Gri listeden çıktık ama…
O listeye bizi sokanların yine aynı listeden çıkınca “başardık” demesi bir yana, olumlu gelişmeler içinde olumsuzu fiyatlamaya devam ediyoruz. Ekonominin ufkunu öylesine karartmışız ki hafif bir griliği dahi “alacakaranlık kuşağı” gibi algılıyor ve daha aydınlık bir gelecek umuduna yapışıyoruz.
Sahi, biz bu gri listeye nasıl ve neden girmiştik? Mali Eylem Görev Gücü (FATF) bizi; kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanını engellemede yeterli çabayı göstermediği gerekçesiyle gri listeye sokmuştu. 3 yıl bu listede tutulduk ve Şimşek’in erken müjdesiyle listeden aklanıverdik.
HENÜZ BİR HAYRINI GÖRMEDİK
Gri listedaşlarımız kimler miydi? Bulgaristan, Burkina Faso, Kamerun, Hırvatistan, Demokratik Kongo, Haiti, Jamaika, Kenya, Mali, Mozambik, Namibya, Nijerya, Filipinler, Senegal, Güney Afrika, Güney Sudan, Suriye, Tanzanya, Vietnam ve Yemen… Beraber tatile çıkılası ülkeler değiller açıkçası…
İyi de listeden çıkmanın faydaları? Saymakla bitmez dendi ve son 1 haftadır sürekli kamuoyuna müjdeler pompalandı. Fonlar ülkemize yatırım için adeta birbiriyle yarışacak, ekonomimiz daha üst düzeye gelecek, uzun dönemli istikrara olan inanç yükselecek, not artışı gelecek, bize güven artacak.
İKİ SORU İKİ CEVAP / Gri listeden çıkışa dair…
Peki, griden çıktık da ne oldu?
Olan biten bir şey yok henüz. Gri listeden çıktık ama yabancı hissede satış yapıyor. Kredi notlarında iyileşme var ama yabancı yüksek faize rağmen tahvil alımlarını sınırlı tutuyor. Rezervler artıyor ama halkın rezervi hızla azalıyor. Halka bir “müjde” diye sunulan “ak listenin” kimleri aklayacağı meçhul.
İyi de Şimşek’in dili neden gri?
Mehmet Şimşek’in her söylemi, eyleme dönüşmeden sönümleniyor. Büyük bir “anti-vergi lobisi” var ve işi asla kolay olmayacak. Ayrıca neden tam olduğunda açıklamıyorlar da piyasada bu kadar spekülasyon dönmesine yol açılıyor? Giden yabancıya “daha düşük fiyattan gel” demek için mi?
not / ÇIKILASI O KADAR ÇOK GRİ LİSTE VAR Kİ…
Dış güçlerin (!) derdi, terörizmin finansmanı ve kara paranın aklanması olabilir fakat iç güçlerin yani bizlerin derdi çok daha büyük ve çeşitli… Yolsuzluktan nepotizme, verimsizlikten kamu israfına dek o kadar grileştik ki, bizi değil Mali Eylem Görev Gücü (FATF), ancak kendi iç temizliğimiz aklayabilir.
NEPOTİZM: Kara listedeyiz bana göre… Bilen insan yerine bizden insan tercih ediyor ve yetenek sahibi gençlerimizi, mülakatlarda eliyor, itiraz edip seslerini yükselttiklerinde “giderlerse gitsinler” diyoruz.
VERGİSİZLER: Yönetim yandaşlarının 1,5 trilyon liralık vergisini silebiliyor, fakir fukaraya yeni vergiler koymaya çalışıyoruz. Dışarıdaki yandaş tilkiler cirit atarken içerideki biz kazları yolmayı sürdürüyoruz.
ZOMBİLERİMİZ: Hayattan beslenip değer üretmeyen yandaşlara hazineden kaynak aktarıyor, kara listede olması gereken, sürekli zarar yazıp ülkeyi soyan bu şirketleri kamu eliyle besleyip duruyoruz.
AKVAKIFLARIMIZ: Cumhurbaşkanın evlatları ve damatlarına, nedendir bilinmez vakıf üstüne vakıf kurduruyor ve ihale peşinde koşan iş insanlarının buralara yüklü bağışlar yapmasını talep ediyoruz.
ÇAKARLI ÇAKALLARIMIZ: Trafikte imtiyazlı sınıf üreten ülkeler arasında kara listedeyiz. Emniyet şeridi onlar için, trafikte geçiş üstünlüğü onlara, kural ihlalinde müsamaha daima bu çakallar sürüsüne…
MÜSRİF YÜZSÜZLERİMİZ: Altında pahalı makam arabası, cam binada bürosu, 3-5 maaşı, ballı krediyle finansa erişebilen, emekliyi, çiftçiyi dışlayanlar… Kısacası bizim çıkmamız gereken gri listeler çok…