Golf sahası ittihaz edilmek üzere ciheti askeriyece işgalinden sarfı nazar edilsin
Türkiye İnsan Kaynakları, Eğitim ve Sağlık Vakfı’nın (TİKAV) düzenlediği “Edinburgh Dükü Kupası” golf turnuvası vesilesiyle yolum Riva MVK Golf Sahası’na düşünce İstanbul Golf Kulübü (İGK) Müdürü İnci Danış Bulcan’dan 1895 yılına uzanan tarihçeyi dinleme fırsatı buldum.
İnci Danış Bulcan’ın rehberliğinde Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, Yönetim Kurulu Üyesi, TİKAV’ın da Yönetim Kurulu Üyesi Pelin Akın Özalp ve Hakan Güldağ’la birlikte rahmetli Mustafa Koç’un satın alarak golf sahasına dönüşmesinin yolunu açtığı alanı gezdikten sonra İGK’nın sitesine girip tarihçesini okudum:
- Bilinenlerin aksine Türkiye’de kuruluş tarihi en eski spor kurumu İstanbul Golf Kulübüdür.
- Sultan II. Abdülhamit döneminde, 1. Meşrutiyet’in ilan edildiği, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanarak dağıtılmaya başlandığı yıllarda, 1895’te“Constantinople Golf Club” kuruldu.
- 1869’da İngiltere’den askeri görevle İstanbul’a gelen, daha sonra Osmanlı Donanmasında“Ferik Koramiral” rütbesiyle görev alan Sir Henry Felix Wood (Woods Paşa), İstanbul’a golfü getiren kişi olarak tanınan İskoç Ernest Thompson kurucuların başında geliyor.
- 1909’da ilan edilen II. Meşrutiyet’le çıkartılan“Cemiyetler Kanunu”na göre 1911’de adı “The Bosphorus Golf Club” şeklinde değişti.
Tarihçede Cumhuriyet dönemi şöyle özetlendi:
- 1923’de Cumhuriyet’in ilanından sonra İngiltere Büyükelçisi Waugah ve ABD Büyükelçisi Ravndal ile 60 kurucu üye, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına uygun olarak kulübün adını“İstanbul Golf Kulübü”ne dönüştürdü.
- O güne kadar sadece yabancı uyruklular ve azınlıkların üye olabildiği kulüp, tüzüğünde gereken değişiklikleri yaparak Türk vatandaşlarına da üyelik kapısını açtı. Nusret Bey, 17 Aralık 1925’te İGK’nın ilk Türk üyesi oldu.
- Konjonktürel olay ve kanuni değişikliklerle 1947’de kulüp yeni tüzükle tekrar kuruldu. Kurucular İngiltere Büyükelçisi Knatcbull, ABD Büyükelçisi Macmurray, The New York Times muhabiri John W. Kernick, Socony Vacuum Oil Umum Müdürü H. Arnold ve Reşat Kemal oldu.
Tarihçede sahalarla ilgili bölüm dikkatimi çekti:
- Eskiden okçuların atış yeri olan“Ok Meydanı” kulübün 12 çukurlu ilk sahası oldu. Ancak, o dönemde Osmanlı askerlerinin burayı talim sahası olarak kullanması sorun yarattı.
- Osmanlı Süvari Alayı, golf sahasının yarısına el koyunca İGK, 1914’te Bebek sırtlarında 9 çukurluk yeni bir sahaya taşındı.
- 1920’de o dönemde“dağ başı” diye nitelenen, bir ucunda askeri çadır kampı yer alan bomboş arazi bulundu, 9 çukurluk golf sahası yapıldı. 1922’de İngiliz Büyükelçiliği finansmanı ile saha 18 çukura genişletildi, ilk kulüp binası da inşa edildi.
- Burası, şimdi Maslak-Levent bölgesi olarak adlandırılan, İGK’nın aralıksız 92 yıl kullandığı yerdi. 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ile arazi devlet Hazinesine geçti. İGK, devlet ile ilk kira sözleşmesini 1923’te imzaladı.
- 1929’da sahanın yanındaki askeri çadır kampını yapılaştırma ve genişletme isteğiyle“Milli Müdafaa Vekaleti” tarafından “İstanbul-Maslak 137 rakımlı tepe” diye tanımlanan golf sahasının “askeriyeye tahsisi” talep edildi.
- Dönemin Başbakanı İsmet İnönü, talebi reddetti ve“Sporun mühim bir şubesi olan golf sahası ittihaz edilmek üzre ciheti askeriyece işgalinden sarfı nazar buyurulması…” notuyla sahayı İGK’nın kullanmayı sürdürmesine karar verildiğini Bakanlığa bildirdi.
Cumhuriyetimizin kurucusu, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün ömürleri cephelerde geçmiş olmasına rağmen 1929 yılında “İstanbul-Maslak 137 rakımlı tepe”de tercihin ordudan yana yapılmaması dikkat çekiyor…
Birinci Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ve dönemin Başbakanı İsmet İnönü, “Golf, sporun mühim şubesi” vizyonunu ortaya koyuyor…
Cumhuriyetimizin 101. Yılı, Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun…
İnsanlık gerçek mutluluğa güç ve iktidar kavgasıyla değil, barışla ulaşabilir
Cumhuriyetimizin 101. yılını kutladığımız hafta vesilesiyle Tekfen Vakfı’nın “365 Gün Atatürk” takviminin yapraklarını taradım.
25 Ekim 2024 tarihli takvim yaprağında ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün diplomatik bir davetten fotoğrafı, arka sayfasında da “Dünya Barışı”na ilişkin sözleri yer almıştı.
Atatürk, İkinci Balkan Konferansı’nın Ankara’daki toplantısı vesilesiyle, 25 Ekim 1931 günü Büyük Millet Meclisi’nde Balkan ülkelerinin temsilcilerine hitap etti.
Atatürk, insanlığın gerçek mutluluğa ulaşmasının tek yolunun güç ve iktidar kavgasından değil, barıştan geçtiğini şu sözlerle dile getirdi:
- İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak gayri insani ve son derece acı veren bir sistemdir.
- İnsanları mesut edecek yegane vasıta, onları birbirine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir.
- Dünya barışı içinde insanlığın gerçek mutluluğu, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve başarılı olmasıyla mümkün olacaktır.
Atatürk, dönemin Romanya Dışişleri Bakanı Antonescu’nun Türkiye’yi ziyareti nedeniyle yaptığı bir başka konuşmada da, bir toplumun huzur ve mutluluğunun, topyekun barışa hizmet etmekle mümkün olabileceğini şu sözlerle ortaya koydu:
- İnsan, mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini düşündüğü kadar, bütün cihan milletlerinin huzur ve refahını da düşünmeli ve kendi milletinin mutluluğuna ne kadar kıymet veriyorsa, bütün dünya milletlerinin mutluluğuna hizmet etmeye de elinden geldiği kadar çalışmalıdır.
- Bütün akıllı insanlar bilirler ki, bu yolda çalışmakla hiçbir şey kaybedilmez.
- Çünkü, dünya milletlerinin mutluluğu için çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve mutluluğunu sağlamaya çalışmak demektir.
- Dünyada ve dünya milletleri arasında sakinlik, aydınlık ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan mahrumdur.