Girişimciliğin ideolojisi olur mu?

D. Ferhat DEMİR
D. Ferhat DEMİR İNOVASYON DELİSİ

Gelişmiş bir ekonomi yaratmak istiyorsak hınç psikolojisini artık bir kenara bırakmamız gerekiyor. Geçmişte yaşayan insanlar, kin ve kötülükten başka hiçbir şey üretemez. Şimdiye odaklanmalıyız ve geleceği tasarlamalıyız. Gelecek hayalimiz farklı olabilir, ama aynı milletin fertleri olarak birlikte yaratmayı ve iş birliği yapmayı öğrenmek zorundayız. Ötekileştirici tutumları ve ayrımcı bir dili çöpe atma zamanı geldi.

Farklı mahalleler, birbirilerine bir başarı kanıtlamak yerine birlikte dünyaya bir armağan sunmalılar. Cumhuriyet 100 yaşında. Binlerce yıllık devlet geleneğimiz var. Artık nevrotik ve ödipal dönemden çıkmalıyız. Kendimizi birbirimize ispatlayacak kabile aşiretleri değiliz. Siyaset eğer felsefe ile bilim ile, sanat ve edebiyat ile beslenmezse sığlaştırır. Sığ tartışmalarda debelenmek sadece vakit kaybı. Birlikte okyanuslara açılmak varken birbirimizi batağa çekmek akıl alır değil. Hayatın her kompartımanına siyaset gözlükleri ile binilmez. Siyah ve beyazın dışında grinin gerçekten 50 tonu var. Daha dönemlisi, yüzlerce rengin yüzlerce türlü tonları var. Hayat çok renkli, görebilene.

Her insan gibi girişimcilerin bir hayat görüşü, ideolojisi ve yaşam şekli olabilir. Hiçbir sorun yok, fakat girişimciliğin ya da inovasyonun dini, ideolojisi, ritüelleri vs olmaz. Neredeyse vapurdaki yolcular için bile iki ayrı bölüm açacağız yakında. Buradan bir sinerji, yeni bir üretim çıkmaz. Hâlbuki Spinoza’nın yüz yıllar önce haykırdığı gibi dayanışma gösteren, etkileşimlere giren, birlikte üretebilenler ancak fark yaratır ve hayatı sevinçli yaşar. Bu tip tartışmaları şimdiye kadar çoktan aşmamız gerekirdi. Her kim toplumsal bölünmeyi ve “sosyal çürümeyi” depreştiren aksiyonlar üzerinden kendi ikbalini inşa ediyorsa, memleketin çocuklarına yazık ediyordur. Ülke her alanda ikiyi ayrıldığı gibi girişimcilik ve inovasyon dünyasında da oraya doğru koşuyor. Başarılı bir işin hemen karşı mahalleden kopyası çıkartılıyor. Girişimcileri seküler ya da dindar şeklinde bölmenin hiçbir faydası yok. Ekosistem zaten fazlasıyla küçük. Kısıtlı enerjimizi bu psikolojik savaş taktikleri ile harcamayalım. Girişimcilik etkinliklerinin, festivallerinin ya da inisiyatiflerinin kamplaşmalardan kaçınması lazım. Hepsi bu güzel ülkenin güzel çocuklarını kucaklamalı. Taraf olarak bu ülkeyi kalkındıramayız. Tek tarafımız; yüksek katma değerli inovasyon ekonomisine sahip gelişmiş bir Türkiye

İnovasyon için çok renkliliğe, çok sesliliğe ihtiyacımız var. İnsan en çok kendisine yabancıdır. Başkalarını sürekli eleştirir ama özeleştiriden hep kaçar. “Yabancı” romanının yazarı Albert Camus’un sisifosu her gün o taşı tepeye çıkartmaya devam eder. Geri yuvarlanacak olsa dahi. Enerjimizi birbirimiz öğütmek için değil taşı ufalamak için harcayalım. Çünkü bu saçmalığı ancak dayanışma halinde taşla mücadele ederek aşabiliriz.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Mutluluk ekonomisi 11 Eylül 2024
Aylaklığa övgü 04 Eylül 2024