Girişimci Z kuşağı tarih yazıyor
Ülke olarak tam anlamıyla kenetlenmiş durumdayız. Yaşlısı-genci, kadını-erkeği ile herkes tam bir seferberlik halinden elinden geleni yapmaya çalışıyor. Büyük babaannesi cepheye mermi taşımış birisi olarak söyleyebilirim ki kurtuluş mücadelesini kazandıran Nene Hatunlar bugün yine sahada. Erzurum’da bir ninemiz, belki de tek mal varlığı olan ineğini deprem bölgesindeki insanlara bağışlamış. Yardım dağıtılırken “ben de makarna” var diyerek almayan abimiz, iki üründen birisini “bu çok olur” diyerek bırakan ablamız, göçük altında borcunu düşünen (borç dediği öğrenciler için topladığı yardım) ve kurtulduktan sonra hiçbir desteği kabul etmeyen kardeşimiz bu ülkenin asil ruhunu yansıtıyor. Acımız çok derin. Günlerdir tükendik. Buna sebep olan halleri ve müsebbipleri yaralarımızı saralım, çok yazacağız/çizeceğiz ama bu hafta güzel işlere konsantre olalım. Güzel yürekli insanların yaptığı muhteşem girişimleri konuşalım.
99 Gölcük depremini bölgede üniversite öğrencisiyken yaşayan birisi olarak rahatlıkla şunu ifade edebilirim: Toplumsal psikoloji şu an çok farklı. 24 yılda kaydettiğimiz çok olumlu bir gelişmeye işaret bu. O depremde; kadercilik, kabulleniş ve spiritüel duygular hakimdi. Bugün ise toplum rasyonel açıklamalar istiyor. Bilimin önemi çok daha iyi anlaşılmış durumda. Bilim insanlarının neden dinlenmediği sorgulanıyor. Bu değişimin kök nedenleri, sosyologlar için çok önemli araştırma konuları olabilir. Onların sahasına daha fazla girmeden, ülkemiz adına son derece umut veren bir gelişme olduğunun altını çizelim. STK’ların önemini daha iyi anladık. Onlar bugünler için lazımmış. Sanatçılar ilk günden itibaren konuya çok duyarlı kaldılar. Toplumun tüm kesimleri inanılmaz işler çıkarıyor, ama özellikle yaratıcı ve girişimci Z kuşağı çok kısa sürede mükemmel bir şekilde organize olarak harika işlere imza attılar. Birkaç gün içinde, pek çok insanın yaşamına dokunan girişimleri hayata geçirdiler. Bu hafta bunlardan bazılarını daha çok insana dokunmak adına paylaşmak istiyorum:
afetharita.com: Sosyal medyada paylaşılmış ihbarları harita üzerinde gösteren platform
beniyiyim.com: Deprem bölgesindeki insanların durumlarını diğer insanlara bildiren site
yakinimibul.net: Ailesinden haber alamayanların kontrol edilebileceği kişilerin oluşturduğu site
depremihtiyac.com: Deprem bölgesindeki yardımları tek bir platformda toplayan site
enkazbildirim.org: Türkiye'nin güncel enkaz haritasını gösteren site
deprem.io 500+: gönüllü yazılımcının geliştirdiği tüm yardım taleplerini tek noktada topladığı platform
kalacakyer.org: Depremzedeler için oteller ve gönüllü evler gibi kalacak yerleri gösteren platform
misafirogrenci.org: Tam burslu misafir alabilecek özel okullar ile öğrencileri buluşturan platform
yikilanbinalar.com.tr: Yıkılan binaların adres ve durum bilgilerinin girildiği site
İhtiyaç Haritası depremden önce hayat bulan bir girişim. Onlar da büyük iş başardılar. Açık Kaynak Ağı inanılmaz çalışıyor. Bir ülkenin gücü, yetişmiş insan kaynağı kadardır. Hiçbir ülkenin yüksek yetenekli, yaratıcı ve girişimci sınıflarını kaybetme, küstürme lüksü olamaz. Sanatçılara, girişimcilere, bilim insanlarına, doktorlara, mühendislere tam da şimdi ihtiyacımız var. Bundan sonra daha çok olacak. Gönüllü hekimler sahada ameliyatlara giriyor, can kurtarıyor, doğumlar yaptırıyor. İneğini satan ninemiz gibi 10 gündür arazide birkaç saatlik uyku ile gönüllü çalışan tüm bu insanlara madalya takmamız lazım.
Üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesi son derece yanlış bir karar
Barınmaya öğrenci yurtlarından başlamak anlaşılır değil. Öğretmen evleri, polis evleri, ordu evleri, gönüllü zincir oteller değerlendirilmeli. Belki farkında değiliz ama zincirin en zayıf halkalarına dokunmak acziyetimizi yansıtır. Türkiye sanayisinin ve iş dünyasının birkaç hafta içinde bölgeye binlerce konteyner yığma gücü var. Son olarak, Türkiye Psikologlar Derneği öncülüğünde yüzlerce psikolog ve sosyoterapist bir an önce sahaya inerek insanları rehabilite etmeli. Resmi görevliler, acısı derin insanlarla empati yapabildiğini göstermeli. Sarılmak, birlikte yas tutmak, birlikte ağlamak bu süreçte çok kritik. İnsanlar; acılarına ortak olduğunu hissetmediği, yüzünde hüzün yerine gülücük gördüğü bürokratlara tepkililer doğal olarak.