Gıda fiyatlarını düşür(me)mek için neler yapıldı neler

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) her ay enflasyon verilerini açıkladığında, tarım yazan gazeteci olarak doğrudan gıda fiyatlarına bakıyorum. Benim için hiç de sürpriz olmayan sonuçları görmek her seferinde üzücü. Tüm uyarılara, önerilere rağmen yapılan yanlışların faturasını görüyorum. Toplumun her ferdi gibi ben de o faturayı ödüyorum.

Dün ayrıntılarını yazmıştım ama yeniden hatırlayalım. TÜİK’e göre Kasım 2022’de Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yani tüketici enflasyonu yıllık yüzde 84,39 artarken aylık yüzde 2,88 arttı. Gıda enflasyonu yıllık yüzde 102,55’e ulaştı. Aylık gıda enflasyonu ise yüzde 5,75’e çıktı. Yani gıda enflasyonu yıl bazında normal enflasyonun 18,16 puan daha yüksek. Aylık ise tam iki katı yani 2,87 daha yüksek.

Tarımda Avrupa’da ilk sırada, dünyada ilk 10 ülke arasında olmakla övünen Türkiye bu gıda enflasyonunu hak ediyor mu? Kesinlikle hak etmiyor. Bu tamamen beceriksiz, yanlış tarım politikalarının ve çözüm üretemeyen hükümetin başarısızlığı. Kimse dünyada da gıda enflasyonu çok yüksek bahanesinin arkasına saklanmasın. Bizdeki bir aylık enflasyon birçok ülkenin yıllık enflasyonundan daha yüksek.

Gıda enflasyonu ile mücadele ederek fiyat artışlarını önlemek için alınan önlemlere bakıldığında hemen hiçbiri sorunun temel kaynağına inmiyor. Bu nedenle çözüm üretilemiyor. Daha bu yılın başında 15 Şubat 2022’de paylaştığım tedbirlere bazı eklemeler yaparak bir kez daha hatırlayalım:

GIDA FİYATLARINI DÜŞÜRMEK İÇİN NELER YAPILDI?

1- İthalat kapıları sonuna kadar açıldı: Tarımda üretim azaldığı için fiyatlar yükselince, yapılan ilk iş ithalat sopasını kullanmak. Bunun için hükümetin en çok başvurduğu yol, ithalatta gümrük vergilerini sıfırlamak. Hububat, bakliyat, yağlı tohumlar, zaman zaman soğan ve patateste bile gümrük vergileri sıfırlanarak ithalat kapıları sonuna kadar açılıyor. Et fiyatı yüksek denilerek yıllarca canlı hayvan ve et ithal edildi. Yaklaşık 7 aydır karkas et fiyatı yerinde sayıyor hiçbir önlem alınmıyor. Hangi ürünün fiyatı artarsa hemen gümrük vergisi sıfırlanıyor ve ithalat başlıyor. Yani üretimi artırmak yerine ithalat destekleniyor. İthalat arttıkça üretim azalıyor. Üretim azalınca fiyatlar daha çok artıyor. Fiyatlar artınca daha çok ithalat yapılıyor. Hükümet bu sarmaldan kurtulamadı. Faturasını çiftçi, tüketici, toplumun her kesimi ödüyor.

2- Hal Yasası ile fiyat düşecek yanılgısı: Yaş meyve sebze fiyatlarını düşürmek için Hal Yasası değiştiriliyor. Hükümet aynı, bakan değişince hal yasası değiştirilerek fiyatlar düşecek diye toplum aldatılıyor. 2010 yılında kapsamlı bir Hal Yasası çıkarıldı, Yasa, 2012’de yürürlüğe girdi. Dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, “Hal Yasası ile yaş meyve ve sebze en az yüzde 25 ucuzlayacak” dedi. Ucuzlamadı.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 2019’da Hal Yasası’nı değiştirerek komisyonculuğu kaldıracaklarını üreticiden doğrudan ürün alınarak satılacağını ve fiyatların düşeceğini söyledi. Fiyatlar düştü mü? Yine düşmedi. Bugünlerde Hal yasası bir kez daha gündeme getirilmek isteniyor.

3- Gıda Komitesi, Fiyat İstikrar Komitesi kuruldu: Gıda fiyatlarını kontrol altına almak için 2014 yılında “Gıda Komitesi” olarak bilinen Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi kuruldu. Komite’nin yapısı iki kez değiştirildi. Sonra yerine Fiyat İstikrar Komitesi Kuruldu. Komitede yer alan bakanlar değiştikçe film başa sarıldı her şey yeniden ele alındı. Komite kurmakla fiyatların düşmeyeceği anlaşıldı. Gıda Komitesi, fiyatları düşürmek bir yana uzun süre çiğ süt fiyatını baskı altında tutarak süt-yem paritesinin bozulmasına neden oldu. Yem fiyatındaki artışa rağmen süt fiyatı sabit tutulunca yüz binlerce süt ineği kesildi. Süt üretimi azaldı, fiyat arttı. Kasım 2022’de süt ve süt ürünleri zam şampiyonu oldu. Yani fiyatı durdurmak için kurulan komite, fiyatları patlattı.

4- Erken uyarı sistemi: Gıda Komitesi defalarca toplandı. Gıda fiyatlarını düşürmek için sürekli ithalatın önünü açacak kararlar alındı. Gümrük vergileri sıfırlandı. Erken uyarı sistemi için çalışmalar yapıldı. Erken uyarı sisteminden alınacak sinyallerle gıda fiyatları düşürülecekti. Sinyal bir türlü alınamadı.

5- Tanzim Satışlar kuruldu: 2019 seçimleri öncesinde Ankara, İstanbul ağırlıklı olmak üzere çadırlarda tanzim satış mağazaları kuruldu. Üreticiden alınan ürünler doğrudan tüketiciye sunulacak, fiyatlar düşürülecekti. Halk “ucuz” meyve sebze alabilmek için uzun kuyruklar oluşturdu. Yerel seçim geçince çadırlar kapatıldı. Hükümet İstanbul, Ankara dahil belediye seçimlerini kaybetti. Fiyatlar doğal olarak düşmedi.

6- Depo baskınları: Soğan ve patatesin kilosu 5 lirayı geçti diye 2018 sonu 2019 başında depolara baskınlar yapılarak soğan ve patatesçiler “terörist” ilan edildi. Ağır cezalar kesildi. Gümrük vergisi sıfırlanarak soğan patates ithal edildi. Sonra elde kalan soğan ve patatesler Toprak mahsulleri Ofisi tarafından alınarak dar gelirli yurttaşlara törenlerle bedava dağıtıldı. Bugün soğan ve patatesin kilosu 15 lirayı buldu. Eskiden 3 kilo soğan patates 5 liraydı, bugün 50 lira.

7- Rekabet Kurumu devreye girdi: Gıda fiyatlarını düşürmek için Rekabet Kurumu çalıştırıldı. Ülke genelinde faaliyet gösteren 23 market zincirine, piliç eti üreten 19 firmaya ve Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği’ne, gübre üreticisi 6 firmaya, 34 un fabrikası ve un sanayici derneklerine, zincir marketlere soruşturmalar açıldı, milyonlarca lira ceza kesildi. Fiyatlar yine düşürülemedi. Bugünlerde yeni soruşturmalar gündemde.

8- Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu oluşturuldu: Koronavirüs günlerinde fahiş fiyat ve stokçuluğun önüne geçmek için 17 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7244 sayılı Torba Yasa ile Ticaret Bakanlığı tarafından 13 üyeli Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu oluşturuldu. Bu kapsamda; fahiş fiyat artışı ve stokçuluk yaptığı tespit edilen işletmelere Kasım 2022’ye kadar toplamda 56 milyon 602 bin lira idari para cezası kesildi. Ceza kesilince fiyatlar düştü mü, elbette düşmedi.

9- İhracat engellendi: Belli dönemlerde ihracat engellenerek fiyatlar düşürülmeye çalışıldı. Soğan, patates, limon, nohut, buğday, şeker, domates salçası, domates konservesi, tereyağı ve 60 civarında üründe ihracat belli dönemler ön izne bağlanarak, kısıtlamalar getirilerek veya yasaklanarak fiyatlar kontrol edilmeye çalışıldı. Ama fiyatlar yine de düşmedi, düşürülemiyor.

10- Tarım Kredi Kooperatifi marketleri: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan göstermelik olarak alış veriş yaptığı Tarım Kredi Kooperatiflerinin market sayısını artırarak, zaman zaman 40-50 üründe fiyat indirimi yapılarak ucuzluk sağlanacaktı. Fakat, market açmakla veya market kapatmakla fiyatların kalıcı olarak düşürülemediği anlaşıldı.

11- Modern, teknolojik seralar kuruldu: Devlet seracılığa soyundu. Ziraat Bankası desteği ile Tarım Kredi Kooperatifleri bünyesinde Sera A.Ş. şirketi kuruldu. Devlet seracılıkla fiyatları düşürecekti. Yine düşmedi.

12- Sütte sabit, kırmızı ette tavan fiyat: Gıda Komitesi, peynir, tereyağı, yoğurt, ayran fiyatı artmasın diye çiğ süt fiyatlarını 13 ay sabit tuttu, artırmadı. Süt ürünleri fiyatı düşmedi. Çiftçi ineklerini kesmek zorunda kaldı. Faruk Çelik’in Tarım Bakanı olduğu dönem kırmızı ette tavan fiyat uygulandı. Fiyatlar yine düşürülemedi. Bakan değiştikçe politikalar değişti. Ama fiyatlar yine düşmedi.

13- Sözleşmeli üretim: Fiyatları düşürmek için Tarım Kredi Kooperatifleri Sera A.Ş ve Türk Şeker üreticilerle sözleşmeli üretim yaptırdı. Fiyatlar üreticide baskı altında tutuldu ama tüketicide fiyat artışı durdurulamadı.

14- DİTAP kuruldu: Normal pazarlarda, marketlerde fiyatlar kontrol edilemeyince Bekir Pakdemirli’nin bakanlığı döneminde Tarım Bakanlığı Dijital Tarım Pazarı kurdu. Tarımsal destekler bile bu pazara bağlandı. Tarım İl Müdürlükleri DİTAP’a üye yapmak için yarıştı. Sanal pazarda bile fiyatlar düşürülemedi. Bugün DİTAP’tan söz eden yok.

15- Enflasyon Timleri kurulacak: Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, enflasyonla mücadele için “enflasyon timleri” kuracaklarını açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da buna destek verdi. Enflasyon timleri kurulamadı. Kurulsa fiyatlar düşecek miydi?

16- Mobil uygulama ile ucuz gıda pazarı: Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve şimdi de Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin yüksek gıda fiyatlarına karşı buldukları “mucizevi” bir buluş var. Mobil bir uygulama ile tüketici nerede hangi ürünün daha ucuz olduğunu görecek. Böylece ucuz ürünler teşvik edilecek ve fahiş fiyat uygulayanlar piyasadan silinecek. Bu rekabet ile gıda fiyatları düşecek. Yıllardır aynı projeyi pişirip gündeme koyuyorlar. Bu konuda zaten özel sektörde uygulamalar var. Bu gıda fiyatlarını düşürecek uygulamalar değil. Ucuz yer olmadı için bu proje de işe yaramadı.

17- KDV indirimi: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması ile 13 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren karar ile temel gıda ürünlerinde Katma Değer Vergisi yüzde 8’den yüzde 1’e indirildi. Bu indirim de tüketiciye yansımadı. Gıda sanayi ve marketler için KDV sorununa neden oldu.

Özetle, bugüne kadar farklı zamanlarda birçok önlem açıklandı. Yasal düzenlemeler yapıldı. Denetimler, cezalar, baskınlar yani polisiye tedbirlere başvuruldu. Hiç birisi işe yaramadı. Sorunun kaynağı tarlada başlıyor. Tarımsal girdilerde dışa bağımlılıktan kaynaklanıyor. Dışa bağımlılıktan kurtulmak gerekiyor. Tarlada yaşananları görmezden gelen hükümet, etiket üzerinden markette, pazarda çözüm arıyor. Sorunu doğru tespit edemezseniz, çözüm bulamazsınız. Yapılması gereken, üretim maliyetlerini düşürmek, çiftçinin para kazanmasını sağlamak ve dış ticaret politikasını üretimi destekleyecek şekilde uygulamak. Yoksullaşan halkın alım gücünü yükseltecek önlemler alınması gerekir. Bunun dışındaki hiç bir formül işe yaramayacak. Tarımsal girdilerde yerinde ve zamanında destek sağlayarak, zam yerine destek vererek, üretimi planlayarak ve en önemlisi tarladan sofraya kadar olan sürecin her halkasını birlikte doğru yöneterek gıda fiyatlarını düşürebilirsiniz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar