Gıda fiyatları

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ

Felaket demesek bile son derece ciddi bir durumla karşı karşıyayız. FAO reel gıda fiyatı endeksi son 47 yılın en yüksek seviyesine işaret ediyor. Bitkisel yağ, tahıl ve et fiyatları ağustos ayında geçen ağustosa göre yüzde 33 artmış durumda. Maliyetler daha da yüksek ve son 60 senenin tepe noktasına ulaştı. İklim, işgücü eksikliği, gübre fiyatlarında ve taşıma maliyetlerinde artış söz konusu. Küresel tedarik zincirleri de hasar gördü. Tarımın hasar görmüş olmasının etkisi çok şiddetli biçimde hissedilecek. Dünya gıda fiyatları kalıcı biçimde yükseliyor olabilir. Muhtemelen kalıcı biçimde yükseliyor çünkü iklim değişiyor. Bugün her ülke ve her bölge gıdaya/tarıma büyük önem vermek gerektiğini anlamış durumda. Koruma duvarları arkasına alınması gereken bir numaralı sektör tarımdır ve bu konunun liberalizmin ne olduğu tartışmasıyla, küreselleşmeyle veya dış ticaret serbestisiyle ilgisi alakası kalmamıştır. İsterseniz dünyanın en arkaik liberali olun tarımı gümrük duvarlarıyla korumak zorundasınız. Önümüzdeki on yılda gıda, enerji gibi, stratejik bir mala dönüşebilir.

Gıda enflasyonu “resmi” rakamla bile yüzde 29’da seyrediyor –fiilen kaç acaba? Kış aylarında daha da yükselmesi olasıdır. Elbette ne problem market kontrolleriyle çözülebilir ne de yüksek gıda enflasyonu dünya gıda fiyatlarını öne sürerek açıklanabilir. Bu böyle ancak genel olarak da işin şakası yok çünkü küresel bir olguya dönüşmeye başladı. 1970’lerde de bu işin şakası yok denilmişti ama sonradan abartı olduğu savunuldu. Yani Roma Kulübü 1970’lerde haklı çıkmamış olabilir veya o dönemde haklı çıkmadığı düşünülmüş olabilir. Belki de zaman meselesi ve zaman geçtikçe haklılık payı artıyor. 2007 Stern Raporu’na kadar ‘abartmayın’ denildi ama artık hafife almak mümkün değil. Raporun hesapladığı iklim değişikliğine karşı yapılması gereken harcama –her sene dünya GSYH’sının yüzde 3’ü- elbette kabul edilmemişti, yüksek bulunmuştu. Iskonto oranının kaç olması gerektiği tartışması işin matematiksel özünü oluşturuyordu çünkü küresel ısınmaya karşı mücadele hem dışsallıkların hesaplanmasını içeriyor hem de çok uzun vadeli proje finansmanı mantığını gerektiriyor.    

Kaynak: http://www.fao.org/worldfoodsituation/foodpricesindex/en/

Daha kısa vadeli olmakla beraber şiddetle hissedilecek bir şok da enerji cephesinden geliyor. Özellikle Avrupa için geçerli olmakla beraber her ülkeyi ilgilendirecek bir şok söz konusu. Doğalgaz ve yenilenebilir enerjiden üretilen elektrik Avrupa’ya yetmeyeceği için kesintiler bile gündeme gelebilir. Nükleere yeniden dönüleceği beklentisiyle uranyum vadelileri hızla yükseldi ve şu an 2 Haziran 2012 seviyesinde. Daha önceki tepe noktası olan 3 Ocak 2011’den düşük ama son 9 yılın en yükseği. Petrol fiyatı da 76 dolara dayandı. Hal böyleyken enerji ve hatta gıda açığı olan ülkelerin ortalama cari açıklarını düşürebileceklerini düşünmek makul görünmüyor. Ortalama enflasyonu düşürmeleriyse muhtemelen uzun süre söz konusu olamayacak. 

Belki enerjide pandemi sonrası şok yaza doğru absorbe edilebilir ve 2023’e transfer olmaz. Ancak gıda için alarm zilleri çalıyor. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Cumhuriyet ve özgürlük 19 Kasım 2024
Trump 12 Kasım 2024
Geçmişe bir yolculuk 29 Ekim 2024
Laiklik ve sekülarizm 15 Ekim 2024
Devrimlerin devrimi 01 Ekim 2024
Bir kez daha sekülarizm 24 Eylül 2024
Georges Sorel ve ötesi 17 Eylül 2024