Gezegenin geleceği “COP”larda konuşulur

Servet YILDIRIM
Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

Bundan 30 yıl önce 150’den fazla ülke İklim Değişikliği Birleşmiş Milletler Çerçeve Anlaşması'nı imzaladı ve iklim değişikliğine karşı küresel çapta harekete geçmeyi destekleyecek önemli bir süreç başladı. İşte bu kritik anlaşmanın tarafları her yıl bir konferansta toplanmaya başladılar ve bu toplantılara “Conference Of Parties” (Tarafların Konferansı) yani COP denildi. İlk COP ise 1995'te Berlin’de gerçekleştirildi.

O günden bugüne yapılan 27 zirve arasında çok önemli ve verimli olan COP’lar oldu. Mesela Kyoto’da yapılan COP’ların üçüncüsünde ünlü Kyoto protokolü ortaya çıktı. Paris’te yapılan COP21’de ise Paris İklim Anlaşması imzalandı. Bu tarihi anlaşma küresel ısınmaya karşı atılan en güçlü ve somut adımdı. Evrenseldi ve bağlayıcıydı. İklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine karşı uyum kabiliyetinin ve iklim direncinin arttırılmasını; küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 2°C altında tutulmasını; ayrıca bu artışın 1,5°C’nin altında tutulmasına yönelik küresel çabaların sürdürülmesini hedef olarak belirlemişti. Her ülkeye karbon emisyonunu azaltmak için hedef koyma yükümlülüğü getirmiş ve hedeflerin beş yılda bir gözden geçirilmesini istemişti. Dünyada düşük sera gazı emisyonu yayacak bir kalkınma modeline geçişi öngörmüş ve bu geçişin finansmanının sağlanmasını hedeflemişti. Bunun için tüm ülkelerin imkanları ölçüsünde katkıda bulunmalarını amaçlamıştı. Küresel çapta temiz enerjiye geçişe vurgu yapmış ve kaynakların iklimi kirleten fosil yakıtlara harcanmaması gerektiğini belirtmişti.

COP’ların 26’ncısı ise yine büyük beklentiler ile 2021 Kasım ayında Glasgow’da toplandı. Toplam 197 ülkenin temsilcileri küresel ısınmayı sınırlandırmak için daha fazla şey yapılması gerektiğinde anlaştılar. Glasgow’da bazı kritik konularda ilerleme kaydedildi; daha da önemlisi “1.5 derece” hedefi korunmaya devam edildi. Özellikle temiz enerjiye geçiş ile zarar ve kayıpların finansmanı ve küresel ısınmadan en fazla zarar görecek olan ülkelerin talepleri konusunda ilerleme oldu. Kömür kullanımının ve fosil yakıt sübvansiyonlarının tedricen azaltılması, ormansızlaştırmanın önlenmesi, metan gazı emisyonunun azaltılması gibi konularda kağıt üzerinde de olsa ilerlemeler kaydedildi. Ancak kömür ve fosil yakıtlara uygulanan sübvansiyonların kademeli olarak sonlandırılması yerine azaltılması yolunda karar çıkması Glasgow’un hayal kırıklıklarındandı. Ayrıca çok net bir takvim ve hedef de verilmedi.

Arada “dağ fare doğurdu” dedirten COP’lar da oldu. Mesela 2009’da Kopenhag’da yapılan COP15’ten beklenti büyüktü. Kyoto protokolünün yerini alacak bir anlaşmanın ortaya çıkacağı beklentisi vardı. Olmadı. Oysa Kopenhag’da etkili bir sonuç elde edilebilseydi bugün çok farklı bir noktada olabilirdik.

Mısır’daki COP’tan ne bekleniyor?

Umarım hafta sonu Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde başlayan COP27, Kopenhag’daki COP15’e benzemez. Çünkü COP27’ye dair de önemli beklentiler var. Küresel riskler ve tehditler sıralamasının en önemli başlığı olan iklim değişikliğinin tartışılacağı İklim Zirvesi’nde taahhütler gözden geçirilecek ve belki de yeni bir yol haritası ortaya çıkacak.

Çok sayıda liderin ve 197 ülkeden temsilcinin yanı sıra yüzlerce iklim eylemcisi ve bilim adamının da katılacağı COP27’de geçen yılki COP26 toplantılarından kalan konular da konuşulacak. Tartışmalar geniş kapsamlı olacak ama başlıca üç ana konu ele alınacak: Küresel sera gazı emisyon düzeyinin aşağı çekilmesi, İklim değişikliği ile baş etme ve hazırlık yapma konusunda ülkelere yardımcı olunması ve Gelişmekte olan ülkelere teknik ve finansal destek sağlanması.

Sera gazı düzeyinin aşağı çekilmesi önemli bir başlık. Bunu sağlayabilmek için küresel çapta bir karbon piyasasının oluşturulması ve kömür kullanımının sınırlanmasına ilişkin taahhütlerin güçlendirilmesi gibi hala ilerleme beklenen konular var. Bunlar COP27’ye damga vuracak. Paris anlaşmasını imzalayanlar acilen aksiyon alınması gerektiğini kabul etmişlerdi ama kimse elini taşın altına tam olarak koymadı. Ülkelerin şu ana kadar açıkladıkları taahhütlerin toplamı küresel ısınmayı 1,5 derecenin altında tutma hedefini karşılamaya yetmiyor. Mevcut taahhütler ile 21.yüzyıl sonunda küresel ısınma en iyimser tahminlerle ancak 2,4 derece artış ile sınırlı kalacak. Bu da gezegeni kurtarmaya yetmiyor. Bu nedenle Mısır’da taahhütlerin tekrar gözden geçirilerek daha da güçlendirilmesi gerekiyor.

Finansman konusu da kritik önem taşıyor. Gelişmiş ülkeler 2009’da gelişmekte olanların karbon emisyonunu düşürebilmeleri ve iklim değişikliğine karşı hazırlık yapabilmeleri için kullanılması amacıyla yılda 100 milyar dolar vermeyi taahhüt etmişlerdi. Ancak bu taahhüt de gerçekleştirilemedi. Öte yandan iklim değişikliği ile mücadele çağrılarına, Glasgow’da açıklanan yeni kömür politikalarına ve tüm taahhütlere rağmen kirleten enerjiye para akmaya devam ediyor. Özellikle kömür devre dışı kalmadıkça Paris İklim anlaşması ile ortaya konulan hedefe ulaşılamayacağı, yani küresel ısınmanın sanayi devrimi öncesine göre 1,5 derece  ile sınırlandırılamayacağı kabul edilmiş durumda. Kömürün devre dışı kalmasının en önemli yolu ise kömür endüstrisine sağlanan finansmanın kesilmesi.

Kısacası; Mısır’da sera gazlarının azaltılması, uyum ve finansman konusunda daha net bir yol haritası ortaya konulması gerekiyor. Toplantı öncesi ülkelerden ulusal iklim planlarını sunmaları istendi. Gelişmiş ülkelerin atacakları adımlar önemli. Ancak iklim mücadelesine gelişmekte olan ülkelerin de daha fazla dahil edilmesi gerekiyor. COP27 bu çabanın verileceği bir yer olmalı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Acaba ne demek istedi? 21 Ekim 2024