“Geriye kalanların biricik güzelliği”
Dünyamıza iyi bakmamızın şart olduğundan kuşku duyan var mı? Gitgide büyük bir felâkete sürüklendiğimiz ortada. İklim krizi, çağımızın en önemli sorunlarından biri. Dünya Ekonomi Forumu’nun (WEF) 2020 yılında yayımlanan Küresel Risk Raporu’na göre gerçekleşme olasılığı ve etkisi açısından değerlendirildiğinde ilk on riskin sekizi çevre ve iklim kriziyle ilişkili. Bu konuda farkındalığı artırmak; daha eşit, daha adil ve daha yeşil bir dünya yaratmak amacıyla Kale Grubu “İyi Bak Dünyana” harekete başlatmıştı. Grubun Karaköy’deki ilk genel merkez binasını ruhuna ve özüne uygun şekilde dönüştürerek bu kapsamda hayata geçirdiği Kale Tasarım ve Sanat Merkezi’nin (KTSM) amaçlarından birisi de “Dünyamıza İyi Bakanların Yeni Buluşma Noktası” olmak. KTSM’nin ilkeleri arasında dünyanın sanat ve tasarımla daha iyi bir yer olacağı gerçeği ve bu amaç uğruna çalışanları bir araya getirmek, disiplinlerarası bir üretim ve buluşma noktası olmak yer alıyor. Merkezde cam sanatçısı ve tasarımcı Felekşan Onar’ın halen süren “Artakalan” sergisi de tam buna uygun bir etkinlik. Sergi, güncel tasarımın tüketicilerin günlük yaşam deneyimini zenginleştirmenin ötesinde sosyopolitik, ekonomik ve ekolojik düzlemde yaratabileceği faydaya da değinmeyi amaçlıyor.
Sergisini birlikte gezdiğimiz Felekşan Onar, “bunlar ürettiğimiz işlerden artakalanlar” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Cam eser üretiminde birinci parçayı yaparken üflemenin gereği kapalı bir hazne yaratmak durumundasınız. O kapalı hazneyi bardak veya vazo haline dönüştürürken kesiyorsunuz. Yani artakalan, birincinin kardeşi, birincinin yarısı oluyor. O birinci sonuçta insanların önüne bir ürün olarak çıkarken diğeri, bugüne kadar alışagelmiş bir şekilde kenara atılıyor, artakalıyordu. Geri dönüşüme bile gittiğini düşünmüyorum. Hele özellikle sanatsal stüdyolarda çöp olarak atılıyordu. Bugüne kadar açıkçası bunu çok takip etmemiştim; ta ki daha adetli özel bir üretim yapana kadar… Yoksa ben, kalıba çok üfleyen bir insan değilim. Bir tane, iki tane ki onlardan artakalan bir iki parça bugüne kadar çok ilgimi çekmemişti. Ne zamanki yüzlerce parça bir araya gelince onların geride kalanı benim için çok önemli hale geldi. Bence işin kırılma noktası, geriye kalanların biricik güzelliğini fark etmek, onlara birincil üretimler kadar saygı ve özen göstermek ve tabii hayal kurabilmek.”
Felekşan Onar’ın kurucusu olduğu Fy-shan Glass Studio’da tasarlanıp üretilenlerin “Artakalan”larından yapılan aydınlatma ve servis ürünlerinin yerleşimi, sergi mekânını bir tür sunağa dönüştürmüş. Bir duvarda ürünlerin ortaya çıkış serüveni bir videoyla anlatılıyor. Sergi mekânının sonunda ziyaretçileri karşılayan, işlevsel olmayan tek üretim olan yerleştirme ile üretimi mümkün kılan insan emeğine totemlerden oluşan bir “anıt” ile saygı sunuluyor. Küratörlüğünü Serra Yentürk’ün yaptığı Artakalan, 31 Aralık’a kadar ziyaret edilebiliyor.
Kale Grubu, KTSM içerisinde özel bir mekâna da yer ayırmış: Teras Cafe. Yerli üreticiyi destekleyen, sıfır atık felsefesiyle yola çıkılan kafede Kale Grubu Kurumsal İletişim Müdürü Zeynep Özler'le buluşuyoruz.
Kale Tasarım ve Sanat Merkezi’nin her katı, farklı bir üretim ve öğrenme alanını içerecek şekilde tasarlanmış. Benim uzun yıllardır savunduğum “en güzel mekân bile içinde insan yoksa anlamsızdır, faydasızdır” yaklaşımı “mekâna anlam katan insandır” sözleriyle somutlaştırılmış. Hedef çok kişinin ziyaret etmesi, yararlanması. Sekiz katlı KTSM binasının her metrekaresi farklı bir üretim ve öğrenme platformu olarak tasarlanmış. Bu sayede ‘mimar x sosyal girişimci’, ‘tasarımcı x sanatçı’, ‘sanatçı x usta’, ‘duayen mimar x öğrenci’, ‘tasarımcı x maker’ gibi disiplinler arası karşılaşmalara ve buluşmalara alan açılmış.
Önümüzdeki tarihi yarımada manzarası eşliğinde gerçekleştirdiğimiz sohbette “başta öğrenciler ve yeni mezunlar olmak üzere, dünyanın sanat ve tasarımla daha yaşanabilir olacağına inananlar ve bu amaç uğrunda çalışanlar için bir paylaşım ve buluşma alanı olmayı hedeflediklerini” söylüyor Zeynep Hanım.
Kale Tasarım ve Sanat Merkezi, grubun kurucusu İbrahim Bodur’un anılarına, eşyalarına, deneyimlerine de ev sahipliği yapıyor. Odası, giriş kapısı dahil içindeki eşyalarla birlikte aynen korunmuş. O katta yakın zamanda bir anı müzesi açılması planlanıyor. Merkezin bir katı kütüphane olarak düşünülmüş. Halen tasarım ve sanat ağırlıklı bin 500 kitap, okumayı araştırmayı sevenleri bekliyor. Bir başka katta herkesin kullanımına açık üç boyutlu yazıcı ile farklı maket ve üretim malzemelerinin bulunduğu bir atölye yer alıyor.
KTSM, Karaköy’de Tersane Caddesi üzerinde; ulaşım çok kolay. Sanatla dolu zaman geçirmek; biraz soluklanıp düşünmek, İstanbul’u seyretmek için ben, bundan sonra daha sık uğrayacağım…