"Gerçekten Büyüdük mü?.."
Büyüme rakamı malumlarınız, %7 gibi oldukça yüksek bir seviyede açıklandı. Üretim açısından baktığımız zaman bu yılın ilk çeyrek büyümesine en çok katkı veren sektörün sanayi sektörü olduğu gözüküyor. Büyümesi %11.7 civarında. Tarım sektörü aynı dönemde %7.5 büyümüş. İnşaat Sektörünün büyümesi beklendiği gibi düşük çıkmış: %2.8 civarında.
Hizmetler sektörü ise %5.9 büyüme ile başını suyun üzerinde tutmuş gözüküyor. Finansal Sektörde ise büyüme %2.9 civarında gerçekleşmiş. Tüm bu rakamlara bakarak "ilk çeyreği kazasız belasız atlatmışız" diyebiliriz. Ancak yasaklamaların başladığı ikinci çeyreğin bu kadar neşeli olmayacağı aşikar.
Tabii, harcama yönünden katkı veren kalemler de önemli: Her ne kadar PMI rakamları son iki ayda düşüşe geçmiş olsa da, ilk çeyreğe ait sermaye harcamaları %11.4 civarında gerçekleşmiş. Bu da sanayideki hızlı büyümeyi teyit ediyor diyebilirim.
"İhracatı alkışlamak gerekiyor…"
Hanehalkı tüketimi ilk çeyrekte %7.4 artarken, kamu harcamaları bu sefer % 1.3 gibi mütevaziden de düşük bir seviyede gerçekleşmiş. Bu durum kamu gelir-gider dengesindeki olumsuzluktan kaynaklanıyor olabilir. Kredi desteğiyle yola devam edilmesi bu açıdan şaşırtıcı değil.
Diğer taraftan ihracatın büyümeye net katkısı olmuş: İhracat % 3.3 net büyüme gerçekleştirirken, ithalatta % 1.1 daralma gerçekleşmiş. Geriye dönüp baktığımızda yüksek büyümelerde ihracatın net katkısı hep negatif ya da küçük oluyordu. Türkiye Ekonomisinin adeta kendi kendini zorla "ihracatçı" gibi olmaya dönüştürdüğünü görüyorum. Bu açıdan TİM ve ihracatçı birliklerinin çabası alkışlanmalı.
Bu hafta enflasyon rakamları da açıklanacak. Beklenenden yüksek büyümenin piyasada çok büyük bir heyecan uyandırmadığını ancak Dolar/TL'deki kritik 8.48-8.50 seviyesinin etrafında işlemlere devam edildiğini görüyorum. Yani şimdilik tehlike geçti. Ama şimdilik.
Enflasyon oranları ve Merkez Bankası'nın bu ayki kararı piyasalar için önemli bir test niteliğinde olacak desem yanlış olmaz.