Gerçekleşen ve beklenen enflasyon rakamlarında ayrışma
Hafta başında enflasyon ve büyümenin önemli öncü göstergelerinden olan imalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi Mayıs ayı verileri açıklandı. Beklendiği gibi enflasyon çıkışını sürdürürken, büyümede aşağı yönlü eğilimlerin devam ettiği görüldü.
TÜFE enflasyonu aylık %3,37 artarak yıllık bazda %75,45 değerine ulaştı. Beş aylık enflasyonda %22,72 oldu. Böylece TCMB’nin 2024 yıl sonu enflasyon tahminine ulaşabilmek için 15 puanlık bir enflasyon marjı kaldı. Yedi ayda 15 puanlık enflasyonun çok iddialı bir hedef olduğunu söylemeye sanıyorum gerek yok. Bununla birlikte, hem baz etkisi hem de para politikasının talebi bastırıcı etkisi ile % 45 civarı bir enflasyona inme ihtimalimiz de güçlü duruyor.
Sektörel detaylara baktığımızda, aylık bazda en güçlü artışların yine lokanta, otel, eğitim gibi hizmet sektörlerinde olduğunu izliyoruz. Geçen yıl Mayıs ayında yapılan uygulamayla ortadan kaldırılan doğalgaz fiyat artış etkisinin bu yıl devreye girmesi nedeniyle konut sektöründe %0,65’lik bir artış ilave katkıda bulunmuş görünüyor.
Giyim ve ayakkabıda artan maliyet baskısı
Giyim ve ayakkabı fiyatlarının normal koşullarda Nisan ayında yükseliş göstermesi beklenirken mevsimsel faktörlerin etkisi ile Mayıs ayına kaymış gecikmeli bir artış rakamı dikkat çekiyor. Giyim ve ayakkabıdaki artışın diğer önemli bir nedeni, satınalma yöneticileri endeks verilerinin alt detayında da görüldüğü üzere Mayıs ayında girdi maliyetlerinde artışın en hızlı yaşandığı sektör olarak giyim ve deri sektörü olduğunu söyleyebiliriz.
Gıda enflasyonunda ayrışma
Endekste ağırlığı yüksek olan gıda fiyat artışı aylık %1,69 görünüyor. Bununla birlikte, Türk-İş, İTO, TEPAV, ENAG gibi farklı kurum ve merkezlerin hesapladığı gıda fiyat enflasyonunun %0,90 ile %7 gibi geniş bir aralıkta farklılık göstermesi benzer ürün fiyatlarındaki ayrışmanın büyük boyutta olduğunu bir başka açıdan gözler önüne seriyor. Ev eşyası, eğlence, kültür, ulaştırma gibi döviz kurlarına duyarlı olan sektörlerin %2’nin altında kalan fiyat artışlarının manşet enflasyona olumlu tarafta yansıdığını görüyoruz. Döviz kurlarının hemen hemen yatay seyrettiği bir ortamda bu artışlar da çok düşük bir veri olarak düşünülmemelidir.
Yıllık bazda baktığımızda yine hizmet sektörlerinin %100’ler civarındaki rakamlarla en üstte olduğunu görüyoruz. Vatandaşın algıladığı enflasyon zaten bu civarlarda seyrediyor. Çekirdek enflasyon göstergelerinin manşet enflasyon ile yıllık bazda aynı noktaya gelmesi, hatta bir miktar gerileme göstermesi önümüzdeki süreçte enflasyonun aşağı yönlü hareketinin ilk sinyallerinden birisini de veriyor.
Döviz kurlarının son derece sakin ve yatay seyretmesine rağmen beş aylık enflasyonun %22 üzerine çıkması, talep ve beklentilerdeki katılıkla alakalı olarak enflasyon dinamiklerinin hala ciddi biçimde canlı olduğunu gösteriyor. Resmi rakamlar %75 civarında bir enflasyona işaret ederken Koç Üniversitesi ile Konda’nın yaptığı araştırmaya göre vatandaşın hissettiği Mayıs ayı enflasyonua %113 gibi bir değerde bulunuyor. Bu değer vatandaşın algısının ağırlıklı olarak hizmet fiyatlarıyla daha fazla ölçüldüğünü gösteriyor.
Enflasyon beklentileri ayrışıyor
Üreticilerin enflasyon beklentisini gösteren iktisadi yönelim anketi, 12 aylık beklentilerin %50 lerde olduğuna işaret ediyor. Piyasa katılımcılarının, yani profesyonel ekonomistlerin 12 aylık enflasyon beklentisi ise %35’lere gerilemiş durumda. Vatandaşın yıl sonu enflasyon beklentisi %90‘ların üzerinde. Aynen gıda fiyatlarındaki standart sapmanın yüksek olması gibi, enflasyon beklentilerin de toplumun farklı kesimlerinde farklılaştığını izliyoruz. Merkez Bankası beklentisini hem üzerinde olan hem de farklılaşan bu rakamlar enflasyonla mücadelede zorluk yaratan, enflasyon beklentilerinin henüz çıpalanamadığını gösteren bir veri olarak olarak da karşımızda duruyor.
Kızıldeniz’de kapanma ihracata olumlu yansıdı
Satın alma yöneticileri endeks verileri Mayıs ayında genel anlamda ekonomik büyümenin yavaşladığına dair bir işaret veriyor. Bununla birlikte, iç talepteki zayıflamanın biraz daha ön plana çıktığı, ihracat siparişlerinin ise sektörlerin en azından yarısınıda yukarı yönlü evrilme içinde olduğu görüldü. Kızıldeniz‘in kapanması ve buna bağlı olarak alınan siparişler bu eğilimde önemli faktörlerden birisi olabilir gibi görünüyor. Her ne kadar yükselse bile ihracat siparişlerinin çoğunun endekste 50’nin altında değerde olması talebin genelde zayıf olduğuna işaret ediyor. İhracat pazarının bizim açımızdan ne kadar önemli olduğunu gösteren bu veri bir taraftan da küresel ekonomide büyüme eğilimleri artmasına rağmen bizdeki yansımasının sınırlı olduğunu gösteriyor. Bugünlerde çok sık konuştuğumuz rekabet gücüne ilişkin sıkıntılar olmasa muhtemelen çok daha yüksek bir ihracat artışı ile karşılaşmak mümkün olabilecekti.