Gerçek bütçe dengeleri aralık ayı sonunda ortaya çıkacak
Ocak - Kasım 2024 dönemine ilişkin merkezi yönetim bütçe verileri açıklandı. Yılın ilk 11 ayında 9 trilyon TL’nin biraz üzerinde harcamaya karşın 7,8 trilyon TL civarında elde edilen gelirin sonucu 1,3 trilyon TL civarı bir bütçe açığı gerçekleşti. Yaklaşık 1,2 trilyon TL’ye ulaşan faiz harcamalarını çıkardığımızda, 11 aylık faiz dışı açık rakamı 81 trilyon TL olarak gerçekleşti. OVP’de güncellenen haliyle 2024 yılı bütçe tahmini olarak yaklaşık 2,145 trilyon TL bütçe açığı, 850 milyar TL faiz dışı açık öngörüldüğünü düşünecek olursak, Kasım ayı sonu itibarıyla bütçe dengelerinin oldukça iyi gittiğini söyleyebiliriz.
Fakat bu tablo her yıl karşılaştığımız bir eğilimin yansımasını gösteriyor. Harcamalarda yıl sonu hedefi 11 trilyon TL’nin üzerinde olmasına rağmen şu anda 9 trilyon civarında olan harcamalar Aralık ayında 2 trilyon TL civarında yeni bir harcama gelebileceğini gösteriyor. Normal koşullarda yılsonuna kadar kullanılmayan bütçe ödenekleri yanmış sayılır. Bu nedenle tüm kamu kurumları aldıkları ödenekleri sonuna kadar kullanma eğilimindedir.
Harcamaların dökümüne baktığımızda, ödeneklerine göre sınırlı harcama gerçekleşmiş iki kalem görüyoruz. Bunlardan birisi sübvansiyonlardan oluşan cari transferler, diğeri dolaylı yoldan kamu yatırımlarını da ifade eden sermaye transferi kalemidir. Yılın tamamı için 4,1 trilyon liralık sübvansiyon öngörülürken, Kasım sonunda rakam 3.4 trilyon civarında gözüküyor. Son ay burada önemli bir artış gerçekleşmesi ve bütçe tahminine yaklaşma olasılığı yüksek görünüyor.
Sermaye gideri dediğimiz harcamalar kamunun gerçekleştirdiği ama henüz ödemesini yapmadığı, ağırlıklı olarak ortak olduğu KİT’lere ve bazı yap işlet - devret modelleri için aktarması gereken transfer ödemelerini içeriyor. Yılsonu ödeneği 720 milyar olan bu kalemde şu ana kadar yapılan harcama 70 milyar TL civarında bulunuyor. Bu çerçevede yaklaşık 650 milyar liralık bir artış gerçekleşebilir. Bunlara ilaveten, kamu personel giderleri ve ve sosyal güvenlik primlerinin de yılsonu hedeflerini aşma ihtimali yüksek görünüyor.
Bütçe gelir kalemlerine baktığımızda, Kasım sonu itibarıyla tahmin edilen bütçe gelirlerinin %92’sine ulaşıldığı, hatta alınan bağış yardım ve özel gelirlerle, döner sermayeli kuruluşlardan elde edilen gelirlerde öngörülerin çok üzerinde tahsilat yapıldığı ortaya çıkıyor. Yılsonu için öngörülen 9 trilyonluk bütçe gelirinin 7,8 trilyon TL’lik kısmı tahsil edilmiş durumda. Kasım ayı vergi tahsilatları gelirlerin 9 trilyon TL altında kalma olasılığına da işaret ediyor.
Özetle, Aralık ayında kamunun 1,2 trilyon TL gelir elde etme ihtimali varken, 2 trilyon TL civarında bir harcama potansiyeli bulunuyor. Dolayısıyla bütçe açığında 800 milyar TL bir artışla yılsonu hedefi olan 2,1 trilyon TL’nin üzerine çıkma ihtimali bulunuyor. Bu çerçevede faiz dışı dengenin de şu andaki düşük olan oranın çok üzerine çıkarak 850 milyar TL’yi bulması sürpriz olmayacak.
Tüm bunları dikkate aldığımızda, son 23 yılın belki en yüksek bütçe açığı ve bunun gayrisafi yurtiçi hasılaya oranına ulaşmış olacağız. Faiz dışı dengenin açık vermesi ve bunun tarihi yüksek bir boyuta çıkması, kamunun tasarruf açığı olduğunu, kamu borcunun artma eğiliminde olduğunu gösterir. Kamunun tasarruf yapamaması dışlama etkisi dediğimiz bir etkiyi ortaya koyar. Bunun anlamı, piyasadaki kaynakların çoğunun kamuya yönlenmesi ve özel sektöre gidebilecek kaynakların azalması demektir. Özel sektöre yatırım için daha az kaynak bırakan bir durumu ifade eder. Büyümede özel sektör yoluyla gerçekleşebilecek potansiyelde azalma anlamını taşır. Kamunun borçlanma ihtiyacındaki yükseklik faizlere baskı yapar. Kamunun harcama eğiliminin yüksekliği talep yoluyla enflasyonist etkiler doğurabilir.
Özetle, faiz dışı açık, borçların artması, faizlerin yükselmesi, özel sektörde yatırımın azalması, enflasyon artması şeklinde makro dengeleri olumsuz etkileyecek sonuçları getirme potansiyeli taşımaktadır Mevcut tabloda makro dengelerimiz de bu bozulmayı görüyoruz. Bu nedenle önümüzdeki yıl kamunun harcamalarda ciddi bir tasarrufa gitmesine, vergi gelirlerinde de dolaylı vergilerin payını azaltıp doğrudan vergilerin payını arttıran, kayıt dışı ile mmücadeleye ağırlık veren önemli bir değişime ihtiyaç bulunuyor.