Gençlere kodlama öğretmek artık çare değil
İlk alametler İngiltere’den geliyor. Eğer İngiltere önümüzdeki senelerde elektrikli araç kullanım hedeflerine ulaşırsa 2032 yılında bu araçların bakımını, tamirini yapabilecek 24 bin ustaya ihtiyaç olacakmış. Elektrikli araçların parça sayısı az. Bu nedenle de sık arızalanmıyor. Ancak araçların yazılıma bağımlılığı o kadar yüksek ki, bozulunca tamir etmek için üst düzey beceriler gerekiyor. Şu anda İngiltere’deki ustaların sadece beşte biri bu işten anlıyormuş. Teknolojik dönüşüm, muazzam bir beceri dönüşümü ihtiyacını da beraberinde getirecek
ABD’de otomotiv sektöründeki sendikaların grevi geçen hafta tarafların bir şekilde uzlaşması ile sona erdi. Bu grev o kadar önemliydi ki, uzun bir süreden sonra ilk kez bir Amerikan devlet başkanı fabrikalara gidip grevci işçilere destek verdi. Greve konu olan anlaşmazlıklardan biri de elektrikli araçlara dönüşümde izlenecek istihdam politikalarıydı. Zira bu araçların üretimi de şimdikinden farklı beceriler gerektiriyor. World Resources Institute’a göre ABD’de otomotiv sanayiinin beşiği Michigan’da 2030’a kadar 47 bin iş ortadan kalkacak. Bunların yerine elektrikli araç sektöründe çalışacak 56 bin kişiye yeni istihdam alanları açılması bekleniyor. Ancak sayıları karşılaştırmanın pek bir anlamı yok. Çünkü kaybolan işler nedeniyle işsiz kalanlarla, yeni işlere girecekler aynı kişiler olmayabilir.
ChatGPT’nin icadı, teknolojiyle gelen beceri ihtiyaçlarında oyunu değiştirdi. Eskiden teknolojinin getireceği iş kaybının otomasyona açık, rutin işlerde olacağı düşünülürdü. Bunlar da imalat sanayii işleri ve basit hizmet işleri diye görülürdü. McKinsey’nin 2020 yılında dijital dönüşümün Türkiye’deki istihdam dinamikleri üzerindeki etkilerini incelediği rapora göre ülkemizdeki işlerde otomasyon riski, gelişmiş ülkelerin üzerindeydi. Türkiye daha çok Meksika, Çin ve Hindistan’a yakın seviyelerde konumlanıyordu.
ChatGPT gibi büyük dil modelleri, hizmet sektöründe insanlığın ortak mirasındaki bilgi hazinesini herkesin erişimine açıyor. İlk yapılan araştırmalar, bu modellerin bizim gibi beceri açısından zayıf ülkelerin lehine işleyebileceğini gösteriyor. Mesela, Filipinler’de bir çağrı merkezinde ChatGPT kullanımına dair deneyde, operatörlerin hepsinin verimliliği artmış. Ama verimliliği en çok artanlar daha çok en kıdemsiz ve beceriksiz olanlarmış! Nitekim, Goldman Sachs’ın ChatGPT hangi ülkede ne kadar işi riske soktu konulu araştırmasında Türkiye’nin durumu gelişmiş ülkelerden daha iyi. Mesela İsrail’de varlığı riske giren iş miktarı bizden %25 oranında daha fazla.
Bu hafta dünyanın belli başlı iş idaresi okullarından INSEAD’ın açıkladığı Küresel Beceri Rekabetçiliği endeksine göre Türkiye 81. sırada bulunuyor. Aslında beceri geliştirme veya küresel yetenek yetiştirmekte göreli olarak fena değiliz (50 ve 61. Sıradayız). Ancak iş, yeni yetenek çekmeye gelince 107. sıraya, mevcut yetenekleri kullanmaya gelince 91. sıraya düşüyoruz. Yani zaten şöyle böyle çalışan eğitim sistemimizin yetiştirdiği yetenekleri de kaybediyoruz. Yetenekli nüfus kaybımızın tek sebebi kurumsal yapıdaki problemlerimiz değil. Avrupa Birliği üyesi olan Bulgaristan da hızla yetenek kaybediyor. Son on yılda Bulgaristan nüfusundaki azalmanın %42’si ülkeyi terk edip, çoğunlukla diğer AB ülkelerine yerleşen yetenek göçü nedeniyle olmuş. “Neden bu kadar çok yetenekli genç ülkeyi terk ediyor?” diye düşünürken, ülkemizdeki kira ve özel okul ücretlerindeki anormal artışları da dikkate almak lâzım.
Peki, ne yapmalı? Eskiden bu soruya hemen “herkese kodlama öğretelim” diye cevap veriliyordu. Maalesef artık bilgisayar kodlarını da ChatGPT yazıyor. Dünyada bu konudaki en büyük platform olan Github’ın ChatGPT ile çıkardığı “Copilot” programı bilgisayar yazılımcılarının verimliliğini %50’den fazla artırmış. Demek ki, lise mezunlarına kodlama öğreterek de kurtulamayacağız. Öte yandan şunu da unutmayalım: ChatGPT, kodlama gibi belli alanlarda verimliliği önemli ölçüde artırsa da sanayideki otomasyondan dolayı beceri dönüşümüne yönelik ihtiyacı ortadan kaldırmıyor. Bu nedenle beceri dönüşümü, önümüzdeki yıllarda üzerinde durmamız gereken büyük meydan okumalardan biri.
Yukarıdaki tespitlere rağmen “Ne yapmalı?” sorusuna verecek net bir cevabım maalesef yok. Herhalde bu şartlar altında en önemli şey, eğitim sistemimizin öğrencileri “yeniden eğitilebilir” ve “her şarta uyum sağlayabilir” şekilde yetiştirebilmesi. Artık temel matematik, okuduğunu anlama, beden eğitimi gibi beceriler yeterli olmuyor. Kritik düşünebilme, insani ilişki kurabilme, psikolojik olarak dayanıklılık gibi beceriler de önemli. Almanya gibi bazı ülkeler, bu eğitimin sadece okulda olmayacağını anlayıp, zorunlu askerliği (tabii bildiğimiz askerlikten daha gelişmiş bir şekilde) geri getirmeyi tartışıyor. Öte yandan, ileri seviyede teknolojik beceriye sahip az sayıda bile olsa yetişmiş eleman çok önemli. Daha önce, teknolojik dönüşümü nasıl hizmet ihracatında avantaja çevirdiğini anlattığım Hindistan, kurulduğu ilk 20 yılda yüksek öğretime ilk öğretim kadar bütçe ayırmıştı. Şimdi de ekmeğini yiyor. Elitizm her zaman kötü bir şey değildir.
Mustafa Kemal Atatürk’ü, ebediyete intikal edişinin 85. yıl dönümünde saygı, sevgi ve şükranla anıyorum.