Gelir dağılımında 14 yıldır yerimizde sayıyoruz

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Önce birey... İnsan kendince daha iyi bir işi ya çok para kazanmak ya daha iyi bir çalışma hayatı sürmek için ister. Çok para kazananın amacı da bu parayla daha iyi yaşama erişmektir.

✔ Bir ülke... Ekonomide çeşitli iyileşmeler sağlanması niye istenir; bu iyileşmeler vatandaşa refah olarak dönsün, gelir dağılımı daha adil olsun diye.

✔ Gelir dağılımımız... 2006-2019 dönemi, yani tam on dört yıl. Ekonomiyi iyileştirmeye dönük araçlar hiç işe yaramamış; yaramamış çünkü gelir dağılımında olduğumuz yerde sayıyoruz.

Bireyden başlayalım. Bir insan niye daha iyi iş sahibi olmak ister ve işin iyi olup olmadığını yalnızca kazanılan paranın miktarı mı belirler?

Daha iyi bir iş kavramı herkese göre değişebilir. Kimine göre güneş altında çalışmamak ve şık ofislerde görev yapmaktır daha iyi iş; kimine göre toprakla haşır neşir olmak. Kimi insan illa çok para kazanacağı bir işin peşinde koşar ama bir başkası daha az paralı ama daha şöhretli ya da itibarlı bir iş için uğraşır.

Araçlar başka başkadır ama amaç aynıdır; mutlu olmak.

Ya da insanlar niye çok para kazanmak ister? Amaçla aracı birbirine karıştırıp para istifleyenleri ayrı tutuyorum; amaç, kazanılan o çok parayı kullanıp refah içinde yaşamaktır çünkü.

Bireyden aileye atlayalım; daha iyi bir evde, belki daha büyük, belki bahçeli bir evde oturmaktır çok para kazanmaya yönelten dürtü. Ya da daha iyi ve lüks bir arabaya binmek.

Büyütelim halkayı, ülkeye gelelim. Enflasyonun düşük olması da, çok üretim yapmak da, ihracatın artması da, cari açıktan fazlaya geçmek de, bütçenin fazla vermesi de hep araçtır. Bu araçların bir kısmı ya da tümü vatandaşı refaha götürecektir; yani amaca.

Araçları düzene koyabilmek için yıllardır uğraşıyoruz. Bu araçlar neredeyse bizim amacımız haline gelmiş durumda. Ama olması gereken amaç başka; refahı sağlamak, geliri adilce pay edebilmek.

O konuda neredeyiz ve daha da önemlisi bir gelişme sağlayabiliyor muyuz?

Araçları halledemedik ki...

Hemen her gün konuştuğumuz konularda, örneğin enflasyonda, örneğin işsizlikte, yani vatandaşın an be an yaşadığı sorunlarda bir iyileşme sağlayabilmiş değiliz ki, araçlar konusunda mesafe alabilmiş değiliz ki amaçla ilgili olumlu şeyler söyleyebilelim.

Söyleyemeyiz, çünkü bu gerçek TÜİK tarafından yapılan resmi çalışmayla da ortaya konuluyor.

Amaca ulaşmak için gerekli araçlarda başarı elde edeceğiz ki amaç yönünde bir gelişme sağlayabilelim; vatandaşın refahını artırabilelim. Ama yok, olmuyor!

Patinaj yapıyoruz!

TÜİK her yıl gerçekleştirdiği gelir ve yaşam koşulları araştırmasının 2019 sonuçlarını yüzde 20’lik gruplar itibarıyla açıkladı. Biz bu verilerde biraz daha detaya indik ve yüzde 5’lik gruplara göre olan duruma baktık.

Nüfusun en yoksul yüzde 5’i toplam gelirden ancak yüzde 0.9 pay alabiliyor. 2006-2019 dönemini kapsayan seride en yoksul yüzde 5’in payı zaten hiçbir yıl yüzde 1’i aşmamış ki...

En zengin yüzde 5’lik grubun gelirden aldığı pay ise 2019 itibarıyla yüzde 21.1 düzeyinde.

Yüzde 5’lik grupların toplam gelirden aldıkları pay yıldan yıla öyle kayda değer bir değişiklik göstermiyor. TÜİK’in bu çalışmasında 2006 yılına kadar gidilebiliyor ve on dört yılda neredeyse küçük iniş çıkışlar dışında her grubun toplam gelirden aldığı pay adeta sabitlenmiş gibi.

Yoksul hep yoksul; orta direk sayılan kesim hep aynı yerde, zengin ise hep zengin...

Yüzde 45=Yüzde 5!

TÜİK verilerine göre nüfusun yarıya yakını, yüzde 45’i toplam gelirden yüzde 20.6 pay alıyor. Nüfusun en zengin yüzde 5’inin aldığı pay ise girişte de belirttik; yüzde 21.1 düzeyinde.

Yani nüfusun yüzde 45’i, toplam gelirden en zengin yüzde 5 kadar pay ancak alabiliyor. Hatta yüzde 45’in payı, yüzde 5’in payından biraz da aşağıda.

Nüfusun yarısının aldığı pay, toplam gelirin dörtte biri. Nüfusun kalan yarısı ise gelirin dörtte üçüne sahip.

Nüfusun yüzde 75’i, gelirden ancak yüzde 47.6 pay alabiliyor, yarıyı bile değil. Yüzde 25’lik kesimin payı ise yarıdan fazla.

Bir çarpıcı detay daha. Nüfusun tam yüzde 95’i, gelirde ancak yüzde 78.9 paya sahip. Kalan yüzde 5'in payı ise yüzde 21.1.

Bu tablo 2019’da böylesine bozulmuş değil. 2006’dan beri neredeyse değişen hiçbir şey olmamış. Yıllardır aynı durumdayız. Öyle dramatik bir kötüye gidiş de yok, iyileşme de. Yerimizde sayıyoruz. Yıllar geçiyor ve gelir dağılımının iyileşmesi anlamında bir arpa boyu yol alamıyoruz.

Ayrıca sanki biraz amaçla araç karışmış gibi. Araçlarda iyileşme olduğunda bile bunu amaca yansıtamıyoruz. Bakın on dört yıl boyunca bunu yapamadık.

Aslında bu apayrı bir konu ve temel bir tercihin sonucu. Biz refahı daha eşit ve adil dağıtmayı istiyor muyuz, yoksa mevcut tablo siyaseten daha mı işimize geliyor?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar