“Gelecek Hatıraları” ve “İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi”

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’nde dün itibariyle yeni iki sergi açıldı. Son dönemde açılışlardan bir süre sonra gidebildiğim Pera Müzesi sergilerinde bu kez şeytanın bacağını kırdım ve o tarihten bir gün önceki özel gösterimde ikisini de gezme fırsatı buldum. Beşinci kattan başladığım müze turunu birçok kez gezdiğim ve her seferinden farklı şeyler keşfettiğim koleksiyon sergileri ile bitirdim.

Yeni sergilerden birisi “Gelecek, geçmişte biriktirilen tanıdık nesneler aracılığıyla hatırlanabilir mi?” sorusundan yola çıkarak düzenlenmişti ve “Gelecek Hatıraları” ismini taşıyordu. Müzenin 4. ve 5. katlarında yer alan sergi, izleyicilerini hafıza ve gelecek tahayyülleri arasında kurulan bağlar üzerine düşünmeye davet ediyordu. Müzenin Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu’nu oluşturan Suna Kıraç anısına hazırlanan sergide, dünyadan ve Türkiye’den güncel sanatçıların koleksiyondan ilhamla hazırladıkları eserler, koleksiyondan bir seçki eşliğinde sanatseverlerle sunuluyordu. Bu sayede de sanatçıların hangi eserlerden yola çıkarak nasıl bir yapıt ortaya koyulduğunu görmek mümkündü. Müzenin Haliç’e bakan pencerelerindeki perdeler, bu etkinlik için açılmış ve izleyicilerin sergiyle dışarıdaki muhteşem manzara arasında ilişki kurabilmeleri de sağlanmıştı.

Küratörlüğünü Ulya Soley’in üstlendiği, arşive gelecek-yönelimli bir bakış açısıyla yaklaşan “Gelecek Hatıraları”, geçmişe nostaljik bir bağlılık yerine geleceği nasıl hatırlayacağımızı düşünmeyi öneriyordu.

Sergide Adriana Varejão, Aslı Çavuşoğlu, Bilal Yılmaz, Burçak Bingöl, Candice Lin, Deniz Eroglu, Elif Uras, Francesco Simeti, Jorge Otero-Pailos, Livia Marin, Metehan Törer, Neven Allgeier, oddviz, Skuja Braden, Taner Ceylan, Volkan Aslan, Yasemin Özcan ve Zsófia Kerezstes’in birbirinden ilginç, düşündürücü eserleri bulunuyordu.

“Motiflerin Hatırlattıkları”, “Nesnelerin Hafızası”, “Bölgenin Hafızası”, “Geleceği Hatırlamak” bölümlerinden oluşan sergi, 24 Mart 2024’e kadar gezilebiliyordu.

Diğer sergi, Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın iki kurumu Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü tarafından hazırlanmıştı. 3. kattaki etkinlikte panoramik temsilin küresel tarihinde İstanbul’un rolü yeni perspektiflerle izleyiciye sunuluyordu. 15. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan bir süreçte üretilen panoramik İstanbul imgelerinin interaktif bir deneyim alanı ve 3D animasyon ile birlikte yer aldığı sergide, varlığı daha önce bilinmeyen bir İstanbul panoraması da ilk kez izleyici karşısına çıkıyordu.

Seutter, Merian, Feraud, Barker, Gudenus, Schranz, Melling, Dunn, Robertson gibi İstanbul’a panoramik bakan sanatçıların çalışmalarından bir seçkiyi bir araya getiren sergi, yangın felaketlerinden sanayileşmeye, panoramaların İstanbul tarihinin farklı unsurlarını belgelemekte nasıl kullanıldığını, üretildikleri döneme atıfta bulunan örneklerle gözler önüne seriyordu. Eski İstanbul’a, çok değil birkaç yüzyıl öncesinin gravürlerine baktıkça insan “neredeeen nereye?” diye sormadan edemiyordu.

Küratörlüğünü Çiğdem Kafescioğlu, K. Mehmet Kentel ve M. Baha Tanman’ın yaptığı serginin ilk tohumları dört yıl önce Suna ve İnan Kıraç Vakfı koleksiyonlarına katılan 3,5 metre uzunluğundaki tarihsiz ve anonim bir İstanbul panoraması sayesinde atılmıştı. İstanbul’u Galata Kulesi’nden bakışla tasvir eden bu benzersiz eserden ilhamla oluşturulan sergide, 360 derecelik tarihi şehir manzarasını merkezine alan interaktif bir dijital deneyim alanı yaratılmıştı.

Üç bölümden oluşan sergi, erken modern döneme tarihlenen panoramik İstanbul görüntülerine bir bakış ile başlıyordu. Döneme ait önemli öğeleri ve anları vurgulayan nesnelerin sergilendiği bu bölüm aynı zamanda, o dönemde kenti bir bütün olarak resmetmenin farklı biçimleri arasındaki bağlantılara dikkat çekiyordu.

Serginin ikinci bölümünü, 19. yüzyıl görsel dünyasına damga vuran panoramik fotoğraflar oluşturuyordu.

Son bölüm ise farklı formatlarda dolaşımda olan imgeler arasındaki geçişlere ve bunların çeşitli görsel temsil biçimlerinde devam eden bağlantılarına odaklanıyordu.

Tam Yerinden: İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi sergisi de 24 Mart 2024 tarihine kadar gezilebiliyordu.

Bu arada en üst kattan başlayarak aşağıya doğru merdivenlerden inerek salonlarını gezdiğim müzenin “Kesişen Dünyalar / Elçiler ve Ressamlar”, “Kahve Molası / Kütahya Çini ve Seramiklerinde Kahvenin Serüveni”, “Osman Hamdi Bey / Suna ve İnan Kıraç Vakfı Koleksiyonu'ndan Yapıtlarıyla Yaşamı ve Sanatı”, “Ağırlık ve Ölçü Sanatı / Suna ve İnan Kıraç Vakfı Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu” sergilerini de yeniden dolaştım.

Onları da gezdikten sonra dışarı çıkıp pastırma yazını yaşayan şehrimde Beyoğlu’nun kalabalığına karıştığımda sergilerin de benimle birlikte geldiğini hissettim. Eserlerde de yan taraflarındaki yazılarda anlatılanlarda da düşündürecek o kadar çok şeyi vardı ki… Biraz anlatmaya çalıştım, mutlaka görmelisiniz…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hamburg izlenimleri 22 Kasım 2024
Benim Yalvaç’ım(*) 01 Kasım 2024