Gazze’yi Filistinsizleştirmek, Kürt sorununu bölgesel yapmak
Suriye'de Esad rejiminin devrilmesi ve Bağdat'ta kontrolün HTŞ'nin eline geçmesi Ankara'da bir kesim tarafından "zafer" olarak nitelendirdi. Ancak özellikle hükümete yakın gazeteci ve sosyal medya fenomenlerinin ilan ettikleri bu "zafer", beraberinde başka "yenilgileri" de getiriyor gibi;
Türkiye'de sağ ya sol, devrimci ya da muhafazakar, laik ya da İslamcı tüm kesimlerin son dönemde üzerinde ortaklaştığı tek bir konu vardı; Gazze'de soykırıma varan İsrail askeri operasyonlarına karşı durmak ve Filistinli sivil halkın haklarını korumak. Ancak gerek hükümet kanadının yaptığı "Filistin'e destek" yürüyüşleri, gerekse muhalefetten gelen İsrail kınamaları suya yazı yazmaktan öteye geçmedi. Filistin meselesinde işler Türkiye'de hemen herkesin "yenilgi" olarak niteleyebileceği bir yere evrildi.
Gazze'nin Filistinsizleştirilmesinde açılışı ABD'deki bir önceki Demokrat Biden yönetimi İsrail'in soykırıma varan operasyonlarına ses çıkarmayarak yaptı. Ölümcül adımı ise yeni Cumhuriyetçi Başkanı Donald Trump atacak gibi duruyor; Trump Başkan olduktan sonra Filistin meselesi konusunda yaptığı ilk kapsamlı açıklamada Gazze’de kalan yaklaşık bir buçuk milyon Filistinli'nin Ürdün ya da Mısır'a gönderilmesi gerektiğini söyledi.
Gazze'deki Filistinliler'in komşu ülkelere gönderilmesi fikri ilk olarak İsrail Başbakanı Netenyahu tarafından ortaya atılmış, Mısır bunu "savaş nedeni" kabul edeceğini açıklamış, Ürdün ise çok sert tepki göstermişti. Ancak şimdi bunu söyleyen ABD Başkanı olunca Mısır ya da Ürdün'ün ne kadar direnebileceği büyük soru işareti.
Üstelik Trump'ın "dünyanın jandarması" koltuğuna oturmasıyla birlikte, Filistinsizleştirilen sadece Gazze'de kalmayacak gibi; ABD'nin bir önceki yönetimi Batı Şeria'da yasadışı yollarla Filistinliler'i evlerinden edip, bu bölgeye yerleşen Yahudilere karşı yaptırım kararı almıştı. Trump'ın Başkan olur olmaz attığı ilk imzalardan biri de bu yaptırım kararını kaldırmak oldu. İsrail-Filistin meselesinde "iki devletli çözüm" giderek daha da silikleşirken, Filistinliler'e ancak İsrail içinde "ikinci sınıf vatandaşlık" kalacak gibi görünüyor; O da eğer evlerini Yahudi yerleşimci işgalinden koruyabilir, komşu Arap ülkelerinden birine sürgüne yollanmazlarsa.
Kürt meselesinde Barzani ana aktör haline geliyor
Ortadoğu'da bir başka teknonik gelişme Kürt meselesinde yaşanmakta; İran, Irak, Suriye ve Türkiye'de dört parça halindeki Kürt nüfusundaki yakınlaşma hareketleri Esad'ın düşmesinin yarattığı kaosla birlikte iyiden iyiye görünür hale geldi.
Türkiye tarafında adına "süreç" denmeyen bir "süreç" yaşanıyor PKK terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan üzerinden; Amaç PKK'ya silah bıraktırmak olarak açıklanmış durumda.
PKK'nın üslendiği Kuzey Irak'ta da büyük hareketlenme var bugünlerde; Irak'ta PKK ile mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları ilk kez Barzani yönetiminin Peşmergelerini de yanlarında gördü geçen hafta. PKK militanlarına karşı düzenlenen bir operasyonda permergeler de kayıp verdi.
Buna ek olarak, Kuzey Irak Kürt Yönetimi'nin fiili lideri konumundaki Mesud Barzani'nin Suriye'deki Kürt meselesine tam göbekten dalmasını da koymak gerek elbette; Türkiye'nin "PKK'nın Suriye kolu" olarak nitelendirdiği PYD-YPG'nin elebaşı Mazlum Abdi'yi Erbil'de ağırlayan Barzani, "hakları verilmezse, Suriye'deki Kürt kardeşlerine askeri yardıma hazır olduklarını" duyurdu. Suriye'deki Kürtlerin "bağımsızlık" peşinde koşmadıklarını söyleyen Barzani, ancak federal bir yapıdan yana olduğunu şu sözlerle ifade etti; "Suriye gibi çok milletli bir devlet için federalizm en uygunudur ama “federalizm” kavramı hakkında bazılarının itirazları olacaksa başka bir tanımlamayı da seçebilirler. Karar onlarındır. Federalizmin alternatifi baskı değildir."
Barzani'nin Abdi ile görüşmesinden sonraki bir başka cümlesi de kritik önemde; PKK'nın Suriye'deki varlığına son verilmesi gerektiğini de altını çizerek söyledi Barzani.
Türkiye'de Öcalan'dan gelecek çağrı; Irak'ta Peşmerge-Türk askeri ortaklığı;
Suriye'de hem ABD'den hem de Barzani'den gelen "PKK bu ülkeden çıksın" söylemi;
Hepsi alt alta sıralandığında, PKK terör örgütü için sonun başlangıcı olarak nitelenebilecek gelişmeler.
Ancak PKK'nın bitirilmesi ile Kürt meselesinin "bölgeselleşmesi" birlikte yol alıyor gibi; Kuzey Irak'taki Federal sistemin benzerinin Suriye'de kurulmasının önü açılıyor.
Türkiye buna karşı çıksa da, Suriye'deki Kürtler yanlarına daha şimdiden İsrail'i "müttefik" olarak almış durumdalar. İsrail'in peşinden Trump yönetiminin de gelmesi ise an meselesi. Taşlar böylesine yerinden oynadığında, nereye kadar sürükleneceklerini kestirmek ise çok güç...