Gazze İsrail’i de dünyayı da bölüyor

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ

 Çok sayıda İsraillinin ölümü ve bir bölümünün de rehin alınması ile sonuçlanan Hamas saldırısına cevaben İsrail’in Gazze’yi işgal etmesi başlangıçta anlayışla karşılanmıştı. Küresel kamuoyu İsrail’in girişiminin nedenlerini anlıyor, hükümetler ise İsrail’i desteklemekte zorluk çekmiyorlardı. Aylar süren çatışmalar ve İsrail kuvvetlerinin Gazze’yi yakıp yıkmasından sonra başlangıçta görülen anlayış yerini farklı tepkilere bırakmış görünüyor. İsrail kamuoyunun bir bölümü Netanyahu’yu desteklerken, diğerleri yapılanları eleştiriyor. Dünyaya baktığınızda da, sadece ülkeler arasında değil, her ülkenin kendi içinde de İsrail’in Gazze’yi işgali karşısında izlenecek siyaset konusunda ciddi farklar ortaya çıkmış bulunuyor.             

İsterseniz önce İsrail’e bakalım. Hamas saldırısının beklenmediği ve tüm İsrail halkını şaşırttığı aşikar. Hemen herkes yapılana bir cevap verilmesi gerektiği konusunda birleşmiş durumdaydı. Üç ayı aşkın süredir devam eden savaş sonrasında İsrail toplumunda ortaya çıkan görüş farkları ise giderek belirginleşiyor. Rehinelerin çoğu henüz kurtarılmadığı gibi, bir bölümünün ölmüş olabileceğinden endişe ediliyor. Hamas henüz mağlup edilmiş değil ama, Hamas ile herhangi ilişkisi olmayan bir çok kişi katledildi. Aşırı Siyonistler Filistinlilerin topraklarına konma fırsatını olumlu karşılarken, birçok İsrail vatandaşı savaşta hangi amacın güdüldüğünün belli olmadığını ileri sürüyor. Birçok İsrailli, Filistinlilerin kendilerine ait bir toprak istediklerini, bu özleme olumlu cevap verilmesi gerektiğini düşünüyor. Yine İsrail kamuoyunun önemli bir bölümü Netanyahu’nun mücadeleyi İsrail’in karşılaştığı sorunu aşmak için değil, iktidarını sona erdirebilecek yargı kararlarından kaçmak için uzattığı kanaatinde. Savaş, Netanyahu’yu kurtarmaya dönük ve yürütmenin yargıyı denetleme gücünü arttıran “anayasa” krizini de ertelemiş bulunuyor.                 

Gazze’de cereyan eden olaylar tüm dünyada da yakından izleniyor. Her ülke mücadeleden şu veya bu şekilde etkilenmiş durumda. Bazı ülkelerde hükümetin İsrail ile yürüttüğü ilişkiler tartışma konusu yapılırken, diğerlerinde değerlendirmeler Israil’in Gazze’de yaptıklarına bakılarak değişiyor. İsrail’in baş destekçisi olduğundan, Amerikan yönetiminin tutumu çok önemli. Olayın başındanberi Amerikan Başkanı ve Dış İşleri Bakanı kendilerinin de siyonist olduğunu ilan etmişlerdi. Her ne kadar Gazze’de İsrail mezalimi tırmandıkça Amerika’nın İsrail’e verdiği desteğin zayıfl adığı ileri sürülse de, Güvenlik Konseyinde kullanılan vetolar, bu desteğin istikrarlı olduğuna işaret ediyor. Başkan Biden, İsrail’e verdiği sınırsız destekle, geçmişte kendisine oy veren Arap kökenli Amerikalıları çok kızdırmış bulunuyor. Gözlemcilere göre, bu durum Başkanın Michigan eyaletinde seçimi kaybetmesinin, böylece Trump’ın iktidara dönmesinin yolunu açabilir. Ancak Amerikan toplumundaki sarsıntı ve kafa karışıklığı, kampüslerinde anti-semitizmi yönetemedikleri için istifaya zorlanan üniversite rektörleri olayının da gösterdiği gibi, oldukça derinlere iniyor.           

İsrail’deki gelişmeler AB’deki anahtar aktörler arasında da ayrışmalara yol açmış durumda. Daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi Almanya, İkinci Dünya Davaşında Yahudilere yaptıklarını affettireceği hissiyati ile İsrail’e kayıtsız şartsız destek verirken, diğer bazı üyeler tavırlarını cereyan eden olaylara bakarak belirliyorlar. Örneğin, Avrupa Komisyonu Başkanı Bayan Von der Leyen kendi ülkesinin milli siyasetine bağlı kalırken, dış işlerinden sorumlu İspanyol diplomat Josep Borrell, Bay Netanyahu’ya daha eleştirel yaklaşıyor. Eğer geçmişteki deneyimlerden yola çıkılacak olursa, AB üyesi ülkeler aralarında tartışmaya devam edecekler, buna karşılık her ülke diğerlerinden farklı bir İsrail siyaseti izleyecektir.         

Netanyahu’nun Filistinliler üzerine sert bir kararlılıkla yürüdüğünü görünce, İsrail’i bir komşu olarak kabul edip, onunla karşılıklı faydayı öngören ilişkiler kurmayı tasarlayan Arap ülkelerinin kafaları karıştı. Çoğu Arap ülkesi bölgeye barışın ancak iki ayrı devletin kurulması ile geleceğine inanmaktaysa da, savaşın sona ermesinden sonra nasıl davranacakları bilinmiyor. Bu koşullar altında, gelişmelerin İsrail ile barış yapmaya karşı çıkarak, bunun imkansız olduğunu ya da sadece İsrail’e teslimiyet anlamına geleceğini ileri sürenler lehine ilerlediğini söylemek kimseyi şaşırtmamalıdır.             

Gelişmeler Türkiye açısından da uygunsuz bir zamana rastlamıştır. Türkiye, İsrail ile ilişkilerde kötü olarak nitelenecek bir dönemin sona ermekte olduğunu ve İsrail ile düzelecek ilişkilerin Amerika ile olan ilişkilere de olumlu yansıyacağı ümidini besliyordu. Gazze sadece İsrail’i bölmekle kalmamış, dünyayı da bölmüştür. Bir süre sonra belki bir ateş kes imzalanabilir. Ancak durumdaki bünyesel istikrarsızlık sürdürülebilir bir çözüm bulununcaya kadar devam edecektir. Bu başarılamazsa, Gazze ve daha genel olarak Filistin, gelecekte de gerek İsrail içinde gerek dünyada bölünmelerin temelini oluşturmaya devam edecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Şerefli yalnızlık 23 Eylül 2024