GameStop çılgınlığından çıkarılacak dersler
Geçen haftaki GameStop olayı çok öğreticiydi. Düzenleyici ve denetleyici otoritelere piyasaların aslında her an çatlayabilecek ince bir buz tabakası olduğunu gösterdi. Bu tabaka üzerinde buz pateni yapan yatırımcılara karşı karşıya oldukları riskleri bir defa daha hatırlattı. Toplum bilimciler ise Wall Street’ta başlayan isyanın kapitalizmin sonunun yaklaştığının bir işareti olup olmadığını tartışıyorlar.
Her şey piyasalarda yüzlerce örneğine rastlanan basit bir açığa satış ile başladı. Piyasaların işleyişinin bir parçası olan açığa satış kısaca sahip olunmayan menkul kıymetlerin ödünç alınmak yoluyla satılmasıdır. Haberlere konu olan olayda hissesi satılan GameStop ise oyun ve oyun konsolu satan bir zincir mağaza. Yıllardır zor durumda. Ayakta kalabilmek için durmaksızın mağaza kapatıyor, küçülüyor. Büyük fonlar hisse fiyatının düşeceği beklentisi ile sahibi olmadıkları GameStop hisselerini borçlanarak sattılar. Amaçları hisse fiyatı gerilediğinde düşük fiyattan hisseyi alarak borçlarını ödemek ve aradaki farkı ise kâr yazmaktı. Aslında kuraldışı olan bir şey yoktu. Her şey kitabına, piyasa kurallarına uygun gerçekleşiyordu. Ancak işler bekledikleri gibi gitmedi. Elektronik platformlarda iletişim kuran bir grup küçük yatırımcı büyük fonların hedefi olan GameStop hissesine sahip çıktılar. Onlar aldıkça hissenin fiyatı arttı. Bir haftada dört katına çıktı. Fiyat arttıkça borçlandıkları hisseyi satanlar daha fazla teminat yatırmak zorunda kaldılar. Nakit ihtiyacına düştüler. Ciddi zararlar yazdılar.
Yaşananlar bir boyutu ile küçük bireysel yatırımcıların büyük kurumsal yatırımcılara kafa tutmasıydı. Örneğine çok rastlanır bir durum değildi. Sosyal medya platformları sayesinde birbirinden uzaktaki milyonlarca kişi, birisinin tetiklemesi ile kısa sürede örgütlenip bir amaç için harekete geçmişlerdi. Arap baharına benzetenler var. Benzetilebilir. Birilerinin kıvılcımı ateşlemesiyle kitleler o zaman rejimleri devirmek için harekete geçmişlerdi. Bu defa amaç açığa satış yapan büyük fonlara ders vermekti. Bu arada Elon Musk gibileri de alıma katılmasalar da açıklamalarıyla yanan ateşe benzin döktüler. Sonuçta geçen hafta finans sistemi sarsıldı. Sistemin zayıflıkları bir kere daha görüldü.
- Bu harekete finansın demokratikleşmesi gözüyle bakanlar da var. Her ne kadar “piyasa oligarkları” na karşı geniş bir kitlenin harekete geçmesi bu şekilde yorumlanabilirse de ben bu tür çıkarımların abartılı olduğunu düşünüyorum. Hızla ilerleyen iletişim teknolojilerinin desteğiyle önümüzdeki dönemde diğer alanlarda da bu tip kurulu düzene karşı daha fazla isyan örnekleri görebiliriz. Ancak buradan hareketle kapitalizmin sonunun gelmekte olduğu çıkarımı abartılı bir yorum ve beklenti olur. Bir haftada yüzlerce yıllık sistemin değişmesini beklememek gerekir. Bu hikâyeden çıksa çıksa yatırımcılar için birkaç ders çıkabilir:
1) Bir fiyatın artıyor olması her zaman iyi bir gelişme değildir. Bir hissenin fiyatının istikrarlı bir şekilde artması ile bir anda fırlaması aynı şey değildir. Aksine bir şeylerin yanlış gittiğinin göstergesi olabilir.
2) Açığa satış suç ya da ayıp değildir. Ancak karlı olabildiği kadar riskli de olabilir.
3) Hisse yatırımı emek ister. Yatırımcılar bir hisseye yatırım yapmadan önce ev ödevlerini yapıp, hangi şirkete ortak olacaklarını çalışmalılar.
Önümüzdeki dönemde neler olabilir? Geçen hafta yaşananlar büyük kurumsal yatırımcıları bundan sonra açığa satarken daha dikkatli olmaya itebilir. Bu arada örgütlülüğün getirdiği gücün farkına varan ve özgüven kazanan bazı küçük yatırımcı gruplarının piyasalarda spekülasyon yapma isteği körüklenebilir. Hatta bazılarının manipülasyon yapma cesareti bile artabilir. Ancak şimdiden 1637 yılının Hollandası’ndaki Lale Çılgınlığı ile karşılaştırılıp GameStop Çılgınlığı diye adlandırılmaya başlanan bu olay uzun süre tartışılacaktır.