G20’den iklim stres testlerine eleştiri
Avrupa Merkez Bankası (AMB), bankaların iklim değişikliğinden kaynaklanan finansal ve ekonomik şoklara karşı ne kadar hazır olduğunu ölçmek için geliştirdiği “iklim riski stres testi”nin sonuçlarını Eylül ayı sonunda açıklandı.
Ocak 2022’de başlatılan stres testi, bankaların iklimle ilgili riskleri yönetirken karşılaştıkları zayıf noktaları, iyi yönetim uygulamalarını ve zorlukları belirlemeyi hedefledi.
Şirketlerin ve bankaların yeşil enerji konusunda erken adımlar atmasının yararlarının görüldüğüne dikkat çeken AMB, iklim değişikliği etkilerinin 4 milyon küresel şirket ve bin 600 Euro Bölgesi bankası ölçeğinde ele alındığını aktardı.
İklim stres testleri, Endonezya’nın Bali adasında gerçekleşen G20 Zirvesi’nde de gündeme geldi.
G20’nin finansal konularını koordine eden birimi Finansal İstikrar Kurulu (FSB), bu testlerin, iklim değişikliğinin küresel ekonomi üzerindeki dolaylı etkilerini daha iyi ortaya koymasını talep ediyor.
Daha fazla sınır ötesi eyleme ihtiyaç var
FSB, Finansal Sistemi Yeşillendirme Ağı ile birlikte gerçekleştirdiği ortak bir raporda, merkez bankalarının gerçekleştirdiği ilk iklim testlerinin ‘yerel etki’ ile sınırlı kaldığına dikkat çekiyor. Raporda, “İklim krizine maruz kalma ve savunmasızlık konuları hafife alınmış” yorumu yer alıyor.
Rapora göre stres testleri, iklim değişikliğinin küresel ekonomi üzerindeki etkisini kapsamlı olarak yansıtmıyor. Bankaların bilançolarındaki varlık fiyatlandırmalarında yaşanan ani değişimler gibi büyük riskler bunların başında geliyor. Rapor, stres testlerindeki veri boşluklarının kapatılması gerektiğine dikkat çekerken, daha fazla sınır ötesi eyleme ihtiyaç duyulduğuna da yer veriyor.
Avrupa Merkez Bankası’nın bankacılık sektörünün denetim ve gözetiminden sorumlu ismi Andrea Enria, birkaç ay önce yaptığı açıklamada, AMB’nin devam eden iklim stres testlerinin bankaların daha fazla sermaye tutmaya zorlanmaları için dizayn edilmediğini, ancak testlerden böyle bir sonucun çıkabileceğini söylemişti.
Enria, bankaların yönetişim veya risk yönetimi uygulamalarında ciddi eksiklikler tespit edilmesi halinde bunun bankaların skorlarını etkileyebileceğini de vurgulamıştı.
Kar amacı gütmeyen sürdürülebilirlik kuruluşu Ceres, yakın tarihli bir çalışmada Fed ve diğer düzenleyicilerin istikrar risklerini değerlendirirken finansal sektörün iklimi hesaba katması gerektiğini ortaya koyuyor.
İklim aktivistleri ise karbon yoğun şirketlere kredi verirken bankaların sermaye gereksinimlerini artırmak gibi cezalandırıcı tedbirler alınması gerektiği çağrısında bulunuyor. Aktivistler bu tedbirlerin, iklim riskine maruz kalmayı azaltacağını ve daha düşük karbonlu işletmelere kredi vermeyi teşvik edeceğini savunuyor.