G20 ve kripto varlık düzenlemeleri

Ussal ŞAHBAZ
Ussal ŞAHBAZ Global İşler

G-20 ülkelerinin maliye bakanları ve merkez bankası başkanları 12-13 Ekim tarihlerinde Washington’da toplandı. Gündem kripto varlık regülasyonları açısından önemli. Batı ülkelerinin Rusya ile itişmesi nedeniyle sonuç bildirisi çıkacak mı belli değil. Ancak G-20’nin bu alandaki sekretaryasını yapan Financial Stability Board (FSB) analiz ve önerilerini görüşe açtı. Seneye G-20 dönem başkanı Hindistan, sonraki başkan ise Brezilya olacak. Gelişmekte olan bu iki ekonomi için dünyadaki kripto varlık düzenlemeleri önemli. Gelin bakalım dünyada neler konuşuluyor ve Türkiye’ye etkileri ne olabilir?

FSB raporu birkaç hususun altını çizmiş: Birincisi, kripto varlıklar küresel finansal sisteme risk oluşturmak için henüz çok küçük. Kriptodaki krizlerin genel finansal sistemi etkileyemediğini bu sene kripto piyasaları çöktüğünde de gördük. Ancak, kripto varlıkların yakın zamanda hızla büyümesi bu durumu değiştirebilir. O nedenle regülasyon hazırlıklarında acele etmemek, ancak gevşek de davranmamak lazım.

İkincisi, kripto varlıklarda “zayıf halka” stabil koinler. Dolar ve Avro gibi para birimleri ile birebir eşdeğer olma iddiasındaki bu kripto varlıklar, kripto ekosistemi ile geleneksel finans sistemi arasındaki bağlantıyı oluşturuyor. Ancak bazı stabil koinlerin yeterli karşılıklara sahip olup olmadığı belli değil. Geçen sene sahip olduğu karşılıkları doğru düzgün gösteremeyen Tether bu nedenle piyasada endişeye yol açmıştı. FSB zaten bu konuda bir rapor yayınlamıştı ve konunun önceliğine dikkat çekmeye devam ediyor.

Üçüncüsü, kripto varlık borsalarının birçok fonksiyonu bir arada yerine getirmesi şeffaflığı azaltıp riski artırabiliyor. Bunda tek başına bir sakınca yok. Bankalar da birçok işi bir arada yapıyor ama bazı fonksiyonların arasında “Çin Seddi” var. Bu setlerin ne kadar alçak veya yüksek olduğu tartışılabilir olsa da en azından belli kurallar mevcut. Geçtiğimiz yıl Bitfinex borsasının kriz anında sahibi olduğu Tether’in değerini korumak için çaba gösterdiğinin raporda altı çizilmiş. Bu örnekten de yola çıkara kripto borsaların fonksiyonunun şeffaf hale getirilmesi manipülasyonların önüne geçmek için önemli.

Dördüncüsü, kripto varlıklar küresel ama regülasyonlar yerel. Bundan dolayı kripto varlık hizmet sağlayıcılar için müthiş “regülasyon arbitrajı” fırsatları var. Mesela Türkiye’de kaldıraçlı işlemler yasak. Ancak Binance, FTX gibi global borsalar, Türkiye web sayfalarında olmayan bu işlemleri global web sayfalarından kullanıma sunuyor. Türkiye’deki kullanıcının bu sayfaya geçmek için yalnızca bir tuşa basması yeterli. İşte bu nedenle kripto varlık düzenlemelerinin global konsensüsle yapılmasında fayda var. Bu açıdan G-20’nin nasıl bir rol oynayacağı önemli. FSB raporunda 2023 yılında kurallar üzerinde anlaşılması ve 2025 yılına kadar regülasyonların çıkarılmasının yerinde olacağı dile getirilmiş.

Türkiye şu ana kadar kripto varlıkların regülasyonu konusunda çok yerinde bir strateji izledi. Zayıf halka olan stabil koinlerin, Merkez Bankası regülasyonu kapsamına alınacağı açıklandı. Bu FSB’nin “aynı faaliyet, aynı risk, aynı regülasyon” genel prensibine uygun. Stabil koinler ödeme aracıysa doğru adres Merkez Bankası. Benzer şekilde tartışılan kanun taslağında, regüle edilmekte olan geleneksel varlıklarla aynı nitelikte olan kripto varlıkların SPK veya Ticaret Bakanlığı’nca düzenlenmesi öngörülmüş. Öte yandan, şu an global anlamda en önemli risk olan kara para aklama konusunda zaten MASAK gerekli düzenlemeleri geçen sene yaptı. Daha fazla düzenleme yapacak yeni bir kanun için G-20’den çıkacak uzlaşmayı bekleyerek doğru yapıyoruz. G-20 de zaten 2025’e kadar bekleyin diyor.

Peki yeni düzenlemeler çıkınca kripto varlıkları kim regüle edecek? ABD’de, oranın SPK’sı SEC ile emtia piyasaları regülatörü CFTC ben regüle edeceğim diye kavga ediyor. Geçen hafta Biden Yönetimi’nin çeşitli kurumlara yaptırdığı ortak açıklamada bu kavga sonuçlanmamış görünüyordu. Dubai, Bermuda gibi küçük yerler, geleneksel regülatörlere yeni görevler vermek yerine yeni dijital varlık regülatörleri kurmayı tercih etti. Bu yaklaşımın avantajı, geleneksel kurumlardaki “kurumsal hafıza” ile yeni piyasaların tabiatı arasındaki çatışma riskini azaltmak. Türkiye’de Rekabet Kurumu’nun kuruluş kanunu 1994’te çıktığı zaman bir sene içinde diğer kamu kurumlarından bu kuruma uzman atanması hükme bağlanmıştı. O zaman koalisyon hükümeti dağılıp bu atamaları vaktinde yapamayınca, tüm uzmanların sıfırdan sınavla alınması gerekti. Bu sayede ülkemizin en yetkin ve prestiji regülatörlerinden biri ortaya çıktı. Benzer bir yaklaşım dijital varlıkların regülasyonu için de uygulanabilir. Bu kurumun diğer düzenleyici kurumlar ile iyi koordinasyon sağlaması lâzım. Tabii personele makul maaş da vermek lazım. Geçenlerde Kore’nin SPK’sı kripto varlık borsalarının transferleri nedeniyle personelimiz kalmadı diye açıklama yapmıştı. Bu örneği de göz önünde bulundurarak işe hem dijital varlıkların hem de diğer piyasaların regülasyonunu yapan kamu görevlilerimizin maaşlarını düzelterek başlayabiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar