Fosilden çıkış tarihi yine belirsiz
Dubai kararı, fosil yakıtlara ilk referansı içermesi açısından tarihi bir karar, ancak gerçek emisyon azaltımlarını ve hedeflerini sınırlayabilecek belirsizlikler içeriyor.
İki hafta süren zorlu COP28 müzakerelerin ardından Dubai’de yapılan anlaşma, yatırımcılara ve politika yapıcılara, dünyanın fosil yakıtlardan vazgeçme arzusunda birleştiğine dair güçlü bir sinyal göndermeyi amaçlıyor; ama metin bu hedeften uzak.
Yaklaşık 200 ülkeden temsilci, COP28 İklim Zirvesi’nde, iklim değişikliğinin en kötü etkilerini önlemek için küresel fosil yakıt tüketimini azaltmaya başlama konusunda anlaşmaya vardı. Anlaşma, petrol çağının sona ereceğinin sinyalini verse de, fosil yakıtlardan çıkış ya da azaltım ifadesine yer vermiyor.
100’den fazla ülke, COP28 anlaşmasında petrol, gaz ve kömür kullanımından “aşamalı çıkış” yönünde güçlü bir dil kullanılması için yoğun lobi faaliyetleri yürüttü ancak Suudi Arabistan liderliğindeki petrol üreticisi grup OPEC’in güçlü muhalefetiyle karşılaştı.
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü üyeleri, dünyanın kanıtlanmış petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 80’ini ve küresel günlük petrol üretiminin yaklaşık üçte birini kontrol ediyor ve hükümetleri büyük ölçüde bu gelirlere güveniyor.
İklim açısından savunmasız küçük ada devletleri ise, fosil yakıtlardan aşamalı çıkış talebinin en güçlü destekçileri arasında yer alıyor. Bu ülkeler, ABD, Kanada ve Norveç gibi büyük petrol ve gaz üreticilerinin yanı sıra AB ve diğer birçok hükümetin desteğini alıyor.
Anlaşmada özellikle “bilime uygun olarak 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmak için enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan adil, düzenli ve hakkaniyetli bir şekilde geçiş yapılması” çağrısında bulunuluyor.
Aynı zamanda, 2030 yılına kadar küresel olarak yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması, kömür kullanımını azaltma çabalarının hızlandırılması ve karbondan arındırılması zor endüstrilerde uygulanmak üzere karbon yakalama ve depolama gibi teknolojilerin hızlandırılması çağrısında da bulunuyor.
Bugün; petrol, gaz ve kömür dünya enerjisinin yaklaşık yüzde 80’ini oluşturuyor ve küresel talebin ne zaman zirveye ulaşacağı konusunda tahminler farklılıklar gösteriyor.
Suudi Arabistan’ın Enerji Bakanı, COP28’deki fosil yakıtlardan uzaklaşmayı onaylayan metnin ülkenin hidrokarbon ihracatını etkilemeyeceğini söyledi. 100’den fazla ülke petrol, gaz ve kömür kullanımından aşamalı çıkışı sağlayacak güçlü bir dil kullanmak için lobi faaliyeti yürüttü, ancak dünyanın fosil yakıtlardan vazgeçmeden emisyonları azaltabileceğini savunan Suudi Arabistan liderliğindeki Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) güçlü muhalefetiyle karşılaştı.
Sonuç metni iklim finansmanı ihtiyacına inandırıcı yanıt yeremiyor
En Az Gelişmiş Ülkeler Grubu Başkanı, Küresel Durum Değerlendirmesi’nin, gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçları ile mevcut fi nansman arasındaki büyük uçurumun yanı sıra, borç krizi nedeniyle hızla daralan mali alanın altını çizdiğini söylerken, “Ancak bu zorluğa inandırıcı bir yanıt veremiyor” dedi.
COP28 çıktılarını değerlendiren En Az Gelişmiş Ülkeler Grubu (the Least Developed Countries Group-LDC) Başkanı Madeleine Diouf Sarr, sonucun kabul edebilecek mümkün olan en düşük iddiayı yansıttığını söyleyen Sarr, açıklamasına şu şekilde devam etti: “Paris Anlaşması’nın uygulanmasında kaydedilen ilerlemeyi değerlendirdik ve dünyanın yolundan saptığını gördük. Dubai kararı, fosil yakıtlara ilk referansı içermesi açısından tarihi bir karar, ancak gerçek emisyon azaltımlarını ve hedefl erini sınırlayabilecek belirsizliklerden endişe duyuyoruz.”
Yaklaşık 200 ülke tarafından kabul edilen metinde, fosil yakıtlardan uzaklaşmak için el sıkışıldı ancak fosil yakıtlardan ne zaman çıkılacağına dair net bir tarih ortaya konmadı.
Anlaşmada, “Bilime uygun olarak 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmak için enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan adil, düzenli ve hakkaniyetli bir şekilde geçiş yapılması” ifadesi yer alıyor.
Metinde, iklim değişikliğiyle mücadele için trilyonlarca doların gerekli olduğu kabul ediliyor. Sarr, Küresel Durum Değerlendirmesi’nin, gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçları ile mevcut fi nansman arasındaki büyük uçurumun yanı sıra, borç krizi nedeniyle hızla daralan mali alanın altını çizdiğini de söylerken, “Ancak bu zorluğa inandırıcı bir yanıt veremiyor” diye konuştu.
“Anlaşma iddiasız”
ABD’nin iklim elçisi John Kerry anlaşmanın kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada “Bu, çok tarafl ılığın gerçekten bir araya geldiği ve insanların bireysel çıkarlarını bir kenara bırakarak ortak faydayı tanımlamaya çalıştığı bir andır” dedi. Küçük Ada Devletleri İttifakı’nın baş müzakerecisi Anne Rasmussen ise anlaşmayı iddiasız olmakla eleştirdi. Danimarka İklim ve Enerji Bakanı Dan Jorgensen ise anlaşmanın koşullarını hayretle karşıladı: “Burada bir petrol ülkesinde duruyoruz, etrafımız petrol ülkeleriyle çevrili ve biz petrol ve gazdan uzaklaşalım diye bir karar aldık.”