Fonlama faizi düştü, borçlanma faizi arttı; makas 5 puan
Diyelim ki, bir kurum negatif faizle para satıyor; sonra aynı kuruma dönüp sattığı bu paraya daha yüksek faiz ödeyerek ona borçlanıyor... Olabilir mi; oluyor... Türkiye’de halihazırda yaşanan tablo da bu...
Devlet negatif faizle bankaları fonlayıp, ardından bu paraya daha yüksek faiz ödeyerek borçlanma ihtiyacını karşılıyor. Bu garip ticaret üç aydan bu yana devam ediyor. Görünen o ki daha da sürecek. Merkez Bankası politika faizini geçen eylül ayında 100, ekimde 200 ve nihayet kasım ayında da 100 baz puan indirdi. Böylece son 3 ayda toplam 4 puanlık indirime gidildi. Peki bu faiz indirimi, kamunun boçlanmasına nasıl yansıdı?
TCMB’nin temel fonlama aracı olarak kullandığı politika faizinin yüzde 19 seviyesinde bulunduğu eylül ayının başında, Hazine’nin 5 yıl vadeli tahvil ihracında ortalama bileşik faiz yüzde 17,67 seviyesinde oluşmuştu. Hazine, o tarihte TCMB’nin bankaları fonladığı faiz oranının altında bir maliyetle borçlandı.Yani olağan tablo içinde kalındı. Faiz indirimlerinin başladığı tarih ise, bugün karşı karşıya bulunduğumuz garip “ticaret”in de belirmeye başladığı tarih oldu. 9 Eylül’den sonra tablo çarpıcı bir şekilde farklılaşmaya, daha doğru bir ifadeyle bozulmaya başladı.TCMB, 24 Eylül’de politika faizini yüzde 18’e çekti. Bu indirimin ardından Hazine’nin gerçekleştirdiği 5 yıl vadeli ilk tahvil ihracında ortalama bileşik faiz yüzde 18,94 oldu. Merkez Bankası 22 Ekim’deki toplantısında politika faizini yüzde 16’ya düşürdü.
Hazine 11 Kasım’da aynı vadedeki borçlanma kağıdı için ihale düzenledi; ortalama faiz yüzde 19,44 oldu. Politika faizi 19 Kasım’da yüzde 15’e çekildi. Hazine’nin, bu faiz indiriminden sonra düzenlediği önceki gün gerçekleştirdiği 5 yıl vadeli tahvil ihalesinde de ortalama bileşik faiz yüzde 22,7’ye çıktı.
Özetle, TCMB’nin son 3 toplantısında politika ve dolayısıyla bankaları fonladığı faiz oranı 4 puan aşağı çekilirken, aynı dönemde Hazine’nin TCMB’nin fonladığı bankalardan aldığı borcun faizi 5 puan arttı. Ekonomide dengesizliklerin, belirsizliklerin ve risklerin arttığı dönemlerde piyasa koşullarına göre oluşan fiyatlamalara zorlama müdahaleler işe yaramıyor. Aksine, risklerin maliyetini daha da yukarı çekiyor.