FOMC mesajları izlenecek
Bu yılın ana temaları jeopolitik riskler, küresel büyüme, enflasyondaki eğilim ve özellikle ABD olmak üzere seçim sürecine yönelik gelişmeler olmaya devam ediyor. Başta FED olmak üzere merkez bankalarının faiz indirimi zamanlaması ve derecesine yönelik beklentiler, piyasalar üzerinde etkili olmaya devam ediyor. FED, ECB ve BoE faiz indirimi konusunda veriye bağlı yaklaşıma işaret etmeye devam ederken, enflasyondaki gerilemenin kalıcılığı önemini koruyor.
Piyasalarda faiz indirim hızı ve zamanlamasına yönelik tartışmalar sürerken, 2023 yılı sonlarına doğru etkili olan yılsonu rallisinin ardından 2024 yılında yükselişe devam eden ve yeni zirvelerin test edildiği hisse senetlerinde yükseliş hareketinin etkisini sürdürdüğünü takip ediyoruz. Küresel risk barometresi olarak da izlediğimiz S&P500 endeksi Ekim diplerinden bu yana yüzde 25 civarı, MSCI gelişmekte olan ülke hisse endeksi ise yüzde 14 civarı yükselmiş durumda. Hisse senetlerinde yukarı hareket etkisini sürdürürken, Şubat zirvelerinden geri çekilen dolar endeksi ve tahvil faizlerinde tepki yükselişlerinin, uzun vadeli direnç bölgelerini aşan altında sınırlı kar satışlarının etkili olduğunu takip ediyoruz. Dolar endeksi ve tahvil faizlerindeki düzeltmenin trend karşıtı bir hareket olduğunu, daha uzun vadede aşağı eğilimin devam edeceğini düşünüyoruz.
Hatırlanacağı üzere FED, Ocak ayındaki toplantıda beklendiği gibi faizlerde değişikliğe gitmezken açıklamalarında olası ek faiz artışına ilişkin mesajların kaldırıldığını, erken faiz indirimi beklentilerinin ise ötelendiğini takip etmiştik. FED Başkanı Jerome Powell, toplantı sonrası düzenlenen basın toplantısında faiz indirimlerinin Mart'ta başlamasının olası görünmediğini söylemiş ve komitedeki herkesin bu yıl faiz indirimine gitmek istediğini de ifade etmişti. Bazı güçlü makro veriler ve Powell’ın Mart ayında faiz indirimine gidilmesinin olası olmadığına işaret eden açıklamalarının ardından daha erken faiz indirimi beklentileri ötelenmiş, FED’in agresif faiz indirimleri gerçekleştireceğine ilişkin beklentiler törpülenmişti.
FED Başkanı Powell’ın geçen haftaki açıklamalarında bazı güvercince sinyaller dikkat çekiciydi. Powell, geçen hafta Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi’nde ve ABD Senatosu Bankacılık Komitesi’nde konuştu. Powell, faiz indirimleri için aceleci olunmayacağına işaret etse de açıklamalarındaki faiz indirmek için gerekli güven seviyesine uzak olmadıklarına dair ifadesi dikkat çekiciydi. Bu açıklamalar, FED’in faiz indirimlerinin yaklaştığına dair tartışmaların güçlenmesine neden oldu. Powell, “Enflasyonun yüzde 2 hedefinde sürdürülebilir şekilde hareket ettiği konusunda daha güvenli hale gelmeyi bekliyoruz. Bu güvene sahip olduğumuz noktada - ve o noktaya uzak değiliz - sıkılaşmayı azaltmaya başlamak uygun olacak’’ dedi. Faizlerin, muhtemelen “bu yıl bir noktada düşürülebileceği” vurgusunu tekrar etti. Ayrıca ücret artışlarının son zamanlarda yavaşlama eğiliminde olduğunu kabul ettiğini takip ettik.
Kısacası FED, daha fazla veri görmek istiyor ve özellikle ekonomik tahminlerdeki revizyonlar önemli olduğu 20 Mart FOMC’deki mesajlarla birlikte Nisan ve Mayıs ayı verilerinin önemli olacağını düşünüyoruz. FOMC üyelerinin faiz beklentilerinin yer aldığı “dot plot”’ta 2024 için üç faiz indirimi beklentisinin korunması durumunda, ilk faiz indirimi için Haziran ayı beklentisi kuvvetlenebilir. Hatırlanacağı üzere Aralık toplantısında “dot plot”ta beklenenin üzerinde aşağı revizyonlar öne çıkmıştı ve FED, 2024 yılında üç faiz indirimine işaret etmiş 75 baz puan faiz indirimi öngörmüştü. 2024 yılı enflasyon tahmini yüzde 5,1’den yüzde 4,6’ya, 2025 yılı için yüzde 3,9’dan yüzde 3,6’ya indirilmişti. Büyüme tahminleri ise 2024 için yüzde 1,5’ten yüzde 1,4’e revize edilirken; 2025 büyüme tahmini değişmeyerek yüzde 1,8’de kalmış, 2026 için yüzde 1,8’den yüzde 1,9’a yükseltilmişti.
Şu aşamada piyasalarda beklentiler FED'in ilk faiz indirimine Haziran veya Temmuz ayında başlayabileceği yönünde şekilleniyor. Piyasada Mart ayında faiz indirimine gidilmesi yüzde 1, Mayıs ayında yüzde 14, Haziran ayında yüzde 66, Temmuz ayında ise yüzde 85 civarı olasılıkla fiyatlanıyor ve bu yıl toplamda üç veya dört faiz indirimine gidileceğine dair beklentiler öne çıkıyor. Açıklanan verilerde zayıf sinyaller gelmesinin daha erken faiz indirimi beklentilerinin tekrar canlanmasına, güçlü sinyallerin ise FED’in faiz indirimi için aceleci olmayacağına yönelik beklentilerin güçlenmesine neden olabileceğini belirtelim.
Son açıklanan verilere baktığımızda şubat ayı istihdam verisindeki bazı zayıf sinyaller, her ne kadar yeterince zayıf olmasa da Powell’ın güvercince yorumlanan açıklamalarını destekler nitelikteydi. İstihdam artışı ortalama beklentinin üzerinde kalsa da önceki iki aydaki aşağı revizyonlar ve özellikle ücretlerde beklenenin altındaki artış, ayrıca katılım oranı sabit kalırken işsizlik oranındaki yükseliş zayıf tarafta dikkat çekici olan konulardı. Ayrıca istihdam artışının kamu, eğlence konaklama, özel eğitim ve sağlık gibi güçlü ve canlı bir ekonomi ile ilişkilendirilebilir olmayan sektörlerde yoğunlaştığı görüldü. Teknoloji, perakende ve imalat gibi ana sektörlerdeki zayıf eğilim ise devam etti.
İstihdam ardından bu hafta açıklanan Şubat ayı enflasyon verilerinde ise bazı olumlu detaylar görülse de erken faiz indirimi beklentilerini destekleyebilecek nitelikte değildi. Örneğin, özellikle çekirdek TÜFE’nin yüzde 0.36 ile ortalama beklentinin üzerinde geldiğini, yıllık çekirdek TÜFE’nin ise beklentinin üzerinde kalarak yüzde 3.9’dan yüzde 3.8’e gerilediğini takip ettik. Ayrıca Ocak ayında yüzde 0.7 civarı artış gördüğümüz çekirdek hizmetlerde Şubat ayında yüzde 0.5 civarı artış görüyoruz. Verinin detaylarında konut dışı hizmet enflasyonundaki normalleşme sinyalleri, önümüzdeki döneme ilişkin olumlu sinyallerden biriydi. Diğer taraftan ikinci el otomobil fiyatlarındaki düşüş beklentisi de ikinci çeyrek için olumlu beklentiler arasında yer alıyor. FED, daha fazla veri görmeleri gerektiğine işaret ederken Ocak ayı etkisi kaynaklı güçlü artıştan sonra Şubat ayı verilerinde görülen dengelenmenin Mart ayında da devam edeceğini öngörüyoruz. Ayrıca ikinci el araba fiyatları gibi düşüşün devam etmesi beklenen gruplarla birlikte TÜFE endeksindeki aşağı trendin devam edip etmeyeceğinin önemli olacağını, bu yaşanan yükselişin ara bir dönem olup olmadığının faiz indirimi beklentileri açısından önemli olacağını düşünüyoruz.