Fiyatlama eğilimleri
Mayıs ayı işlemlerini tamamladık. Farklı varlık gruplarındaki seyir, farklı vadeler açısından, farklı eğilimlere işaret ediyor. Üzerine konuşmakta, kafa yormakta fayda var. Global hisse senetleri mayısın ikinci yarısını satış baskısı ile geçirdi. MSCI dünya endeksi son 2 haftada düzenli şekilde değer kaybederken, ABD hariç sepette de durum farklı olmadı. Özellikle son hafta satış baskısı yüzde 1’e genişledi. Öte yandan gelişmekte olan ülkeler ise geride kalan haftada yüzde 3’ü aşan satış baskısına maruz kalarak ciddi anlamda negatif tarafta dikkat çektiler.
Yerel varlıklar, yukarıdaki kısa vadeli gelişmeler yaşanırken, global emsallerinden ayrışmayı bu kez başaramadılar. BIST 100 endeksi, 3 hafta sonra ilk kez yüzde – 2,59 ile trade ederken, sanayi kesimi hisselerindeki gerilemenin yüzde 5’e yakınsama göstermesi, temelde gelecek dönem beklentileri üzerinden şekilleniyor. Elbette geride kalan 5 aylık dönemdeki zayıf fiyatlama performansının da etkisini büyük.
Şimdi fiyatlamalara ait resim için daha geniş açıdan bakarak konuşmaya çalışalım: Mayısta küresel risk iştahı nisanda verdiği kısmı telafi etmeye çalıştı. Global hisse senetleri nisan ayında yüzde – 3,44 ile kapanış yaparken, mayısta ise yüzde + 3,82 ile izlendi. Benzer durum, ABD hariç sepet, S&P 500 ve GOÜ varlıkları için de geçerli. Fed’i, ABD ekonomisinin sağlığını, enflasyondaki seyri ve ilk faiz indiriminin zamanlamasını konuştuğumuz dönemde, nette risk iştahının kayda değer değil, hiçbir sendeleme sergilemediğini gördük. Keza yerel varlıklar da: BIST 100 endeksi, yedinci ayda da pozitif tarafta karşımıza çıkarken, ekim kapanışında 7686 puan seviyesinde bulunan XBANK, Mayısı 15062 puan seviyesi ile tamamladı.
Son dönem içerisinde, özellikle de yerel seçimleri tamamlamamız ile birlikte, lira ve lira cinsinden değerlenen varlıklardaki gelişmelere çok daha fazla yakın takip gerekiyor. Hatırlatalım: Mart ayında TRYUSD paritesi yüzde – 3,53 ile ciddi bir zayıflık sergilemiş, enflasyon beklentilerini ve yıl sonu kapanışını tehlikeye atar mı sorularını gündeme getirmişti. Bununla birlikte, nisanda, yüzde – 0,16’lık sınırlı kayıp mayısın seyri açısından ilk sinyalleri vermişti. Tamamlanan ay ile birlikte, mayıs performansı da şekillenmiş oldu. Son haftalarda konuştuğumuz üzere, liraya olan yabancı portföy talebi artışı içeride de-dolarize eğilimin de desteğini alarak lirada kısa vadede değerlenme riskini doğurdu. Merkez Bankası’nın 2005 sonrasındaki gelişmelerden şu ana dek ders aldığını gösterir hamleler yaptığı süreçte, net FX pozisyonundaki düzelme döviz alımları ile hız kazandı ve 4 yılın ardından ilk kez artıya geçişi işaret etti. Bu da ağırlıklı swap işlemleri, DİBS talebi, sınırlı hisse senedi pozisyonlanması ve ciddi anlamda lokallerin liraya geçiş yapmaları üzerinden oldu.
Buraya kadar konuştuklarımızın nette karşımıza çıkardığı sonuç esasen gayet basit: varlık performanslarını ya da eğilimlerini konuşurken, zamanlamayı, vadeler arasında geçiş yapmayı ve neyin, neyi, nasıl tetiklediğine bakmak hem faydalı hem de son derece sağlıklı. Tıpkı son 2 haftadaki risk iştahı bozulmasının ay genelindeki performansı daha farklı kılmakta başarısız kalması gibi.