Fiyat artışına fiyat etiketi gibi oranlar denk geldi

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Enflasyonda yıllık oranların özellikle TÜFE'de politika faizinin yalnızca 0.05 puan altında oluşması TÜİK açısından talihsizlik sayılmalı. Herhalde TÜİK'in Merkez Bankası'nı ağustos ayında bir faiz artırımına gitmekten kurtarmak amacıyla yıllık TÜFE artışını yüzde 18.95'e denk getirdiği düşünülemez.

✔ Üretici fiyatlarındaki aylık artış ise önceki aylara göre biraz hız kesti. Ancak gelinen yıllık düzey yine de yüzde 45 ve çok ama çok yüksek.

Temmuz ayında TÜFE yüzde 1.80, Yİ-ÜFE yüzde 2.46 artış gösterdi. Böylece TÜFE ve Yİ-ÜFE'de yıllık oranlar yüzde 18.95 ve yüzde 44.92 oldu.

İşte fiyat etiketi gibi dediğimiz bu yıllık oranlar...

TÜFE, yüzde 19’un yalnızca 0.05 puan, Yİ-ÜFE de yüzde 45’in 0.08 puan altında.

10 liraya değil 9.99’a satılan herhangi bir ürün gibi; 5 bin liraya değil, 4.999 liraya satılan herhangi bir eşya gibi...

Oysa TÜFE’de temmuz için tam da beklentiler doğrultusunda gelen bir oran söz konusu. Temmuzdaki artışın yüzde 1.5 dolayında gelmesi bekleniyordu. Buna göre yıllık oran da yüzde 18.5-19.0 arasında gerçekleşecekti.

Ne var ki yıllık oranın yüzde 19’un hemen altında kalması, haklı ya da haksız, bir dizi değerlendirmeyi de beraberinde getirdi.

TÜFE’nin beklentiler doğrultusunda geldiğini söylerken Yİ-ÜFE'de bir sapma olduğunu ima ediyor değiliz, bu endekste pek tahmin yapılmıyor çünkü.

Tam hesaplansa da pek önemi kalmadı

TÜFE ve Yİ-ÜFE'de yıllık oranların böyle tam sayıların çok az altında kalmış olması aslında TÜİK adına bir şanssızlık. Özellikle TÜFE artışında yüzde 19’un çok az altında kalınmış olması...

Doğrusu TÜİK’in “Şu TÜFE’yi, yıllık artış yüzde 19'un altında kalacak şekilde ayarlayayım” diye bir çaba içine girdiğini düşünmüyoruz. Amaç yüzde 19’un altını hedeflemek olsaydı, neden böyle kıl payı bir oran sonucu verecek türde hesaplama yapılsın ki... Aylık artış daha düşük tutulur (tutuluyorsa eğer), böylece yıllık oran da yüzde 18.95 olmaz, örneğin yüzde 18.75 ya da daha düşük açıklanır, bu eleştiriler de hiç gündeme gelmezdi. Ayrıca Merkez Bankası da daha rahat bir nefes alırdı.

Ama kamuoyunu açıklanan verilere güvenmemeye, hele hele böylesine kıl payı düşük kalan veriler karşısında iyice güvensizliğe iten de bu kuruluşlardan elini çekmeyen siyasetçiler. TÜİK’te ve Merkez Bankası’nda tepe yöneticilerin öylesine sık değiştirilmesinin bir sonucu olacaktı ve nitekim oluyor da.

Bu kurumların da yaşanan güvensizlikte tuzu biberi yok değil. Örneğin TÜİK 2020’nin ölüm istatistiklerini hala niye açıklamadı, bilen yok. Bu açıklamama kararı ister istemez korona ölümlerini gizleme gibi bir amaca bağlanıyor sonuçta.

MERKEZ BANKASI “KURTULDU”!

TÜFE’de yıllık artışın yüzde 18.95'te kalmasıyla birlikte, bu durumun, sürekli olarak politika faizinin enflasyonun üstünde tutulacağını dile getiren Merkez Bankası için adeta can simidi olduğu yorumları yapılmaya başlandı. Söylenen şu:

“TÜFE’de yıllık oran yüzde 18.95 olarak gerçekleşince Merkez Bankası yüzde 19 olan politika faizini ağustos ayında da artırmaktan kurtulmuş oldu.”

Eğer temmuz ayındaki TÜFE artışı yüzde 1.80 değil de yüzde 1.85 olsaydı, yıllık oran yüzde 19.01 düzeyinde oluşacak ve o durumda “Politika faizi enflasyonun altında kalmayacak” diyen Merkez Bankası ağustosta belki bir faiz artırımına gidecekti. Merkez Bankası faizi öyle kendiliğinden artırabilir miydi, o ayrı bir konu ama en azından şimdiye kadarki söylemi bir artış gerektirecekti.

Dolayısıyla yüzde 1.80’lik aylık oran ve buna göre oluşan yüzde 18.95’lik yıllık oran Merkez Bankası’nı bir anlamda kurtarmış oldu.

BEŞ AYLIK ARTIŞI YÜZDE 3.34’TE TUTMAK GEREKİYOR

Tüketici fiyatları ilk yedi ayda yüzde 10.41 arttı. Merkez Bankası’nın 2021 TÜFE artışına ilişkin son tahmini yüzde 14.1.

Yedi aydaki yüzde 10.41'lik artışın, 2003’ten beri hesaplanan TÜFE’de ilk yedi ay için şimdiye kadar gerçekleşmiş en yüksek oran olduğunu da belirtelim.

Şu durumda yılın tümünde yüzde 14.1’lik tahminde kalmak, son beş aydaki artışı yüzde 3.34’te tutmakla mümkün olacak.

2003-2020 döneminin, yani son 18 yılın ağustos-aralık artışı ortalama yüzde 4.82. Biz bu yıl ne yapacak da yüzde 4.82’lik ortalamadan yüzde 3.34’e inebileceğiz?

Bir tarafta kur baskısı varken, kur baskısından kaynaklanan Yİ-ÜFE kaynaklı müthiş bir birikim varken...

Dolayısıyla kalan beş aylık dönem için yüzde 3.34 mucize ötesi bir oran olarak çıkıyor karşımıza. Her ne kadar Merkez Bankası yılın son aylarında fiyatların gerileyeceği gibi bir beklenti içindeyse de, bunun inandırıcı yönleri bayağı bir eksik görünüyor.

Bu arada son beş yıllık dönemin son beş ayındaki ve bu yılların tümündeki TÜFE artışlarını da aktaralım da yüzde 3.34'ün gerçekleşme olasılığının nasıl düşük olduğunu bir başka yönden görme şansımız olsun; herkes hesabını ona göre yapsın.

2016-2020 döneminde son beş ayda kaydedilen artışlar: (Parantez içindeki oranlar o yılın tümündeki artışı gösteriyor.)

2016 yüzde 3.52 (8.53), 2017 yüzde 5.53 (11.92), 2018 yüzde 9.59 (20.30), 2019 yüzde 5.07 (11.84), 2020 yüzde 7.74 (14.60).

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar