“Fındığın başkenti, kirazın ana vatanı” Giresun’da…
Giresun mutfağına vejetaryen bir mutfak da denilebilir
Uluslararası ve yerel gastronomi festivalleri, yerel mutfağın farklı mutfaklarla buluştuğu, bilgi alışverişini teşvik etmek amacıyla düzenlenen organizasyonlar. Bu festivaller, turizmi teşvik eden önemli faktörler arasında. Lezzet serüvenimize değer katmalarının yanı sıra gastronomide hem yerel hem de global bakış açısıyla sürdürülebilir bir geleceğin inşasına katkıları büyük. Gastronomi festivalleri, turistler arasında tavsiye edilen ve detaylı araştırmaya tâbi tutulan turistik etkinlikler arasında. Bu nedenle de şehirler ve ilçeler gastronomi festivalleri düzenliyorlar. Bu festivallerin nitelikleri ve içerikleri ayrı bir yazı konusu. Bugün, Giresun’da geçtiğimiz haftasonu katıldığım bir festivalden söz etmek istiyorum.
Giresun, Anadolu’nun kuzeydoğusunda, yeşille mavinin kucaklaştığı Karadeniz’in inci kentlerinden birisi. Savaşçı Amazon kadınların üs olarak kullandığı, Herkül’ün Altın Postu aramak için geldiği, Savaş Tanrısı Ares adına yapılan tapınak kalıntılarının, surların, zengin kuş türlerinin ve doğal güzelliklerin bulunduğu, Doğu Karadeniz kıyılarının insan yaşamına elverişli tek adası Aretias da burada.
“Fındığın başkenti, kirazın ana vatanı” Giresun mutfağında neredeyse bölgede yetişen bütün sebze ve otlar bulunuyor. Yani vejetaryen bir mutfak da denilebilir. Otların özellikle kavurması yapılıyor. Turşu da vazgeçilmezlerden; hemen her şeyden turşu kuruyorlar. Ve tabii pide. Birçok Karadeniz şehrinde olduğu gibi Pazar günleri şehrin pide yeme günü…
Bu haberin ve köşemizdeki diğerler yazıların ayrıntıları için lütfen https://www.ekonomim.com/yasam-keyfi adresine geçiniz...
4. Global GastroEkonomi Zirvesi dünya ve Türkiye gastronomisine ışık tuttu
TURYİD tarafından organize edilen “4. Global GastroEkonomi Zirvesi” Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) yapıldı. Toplumsal sanat için tasarlanan kültür merkezi AKM bu zirve ile kapılarını ilk kez gastronomi dünyasına açtı. TURYİD Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer ve TURYİD Zirve Komitesi Başkanı Ebru Koralı’nın ev sahipliğiyle düzenlenen zirveye, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, gastronomi sektörünün temsilcileri, Türkiye'den ve dünyadan çok sayıda akademisyen, sanatçı, basın mensubu ve TURYİD üyeleri katıldı.
TURYİD Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer 4. Global GastroEkonomi Zirvesi’nin açılışında yaptığı konuşmada “yemek bizim için sadece zorunlu bir ihtiyaç değil bir yaşam biçimi, dayanışma, diyalog, fikir alışverişi, birlikte eğlenme, sohbet etme gibi çeşitli aktiviteleri de içeren bir sosyalleşme edinimi ve her coğrafya için bir kültür unsuru teşkil ediyor. Gastronomi ise turizm, kırsal kalkınma, katma değerli üretim ve sürdürülebilir bir ekonomi için güçlü bir kaldıraç. Kırsal kalkınmayı desteklemesi yönüyle de gastronomi önemli bir etken. 2019-2024 rakamları, sosyalleşmeye ne kadar özlem duyduğumuzu anlatan verileri bize sundu. Sektörümüz, bu yıl sonunda 900 milyar TL'lik bir beklenti içinde. İnsan kaynağı bugün gastronomi ve turizmde en büyük kaynak sorunu olarak öne çıkıyor. Maddi ve manevi destek olunmalı” dedi.
Türkiye İş Bankası’nın 100. Yıl Gala Konseri için ustalar bir araya geldi
İş Sanat’ın #SahneHazır sloganıyla sanatseverlerin beğenisine sunduğu 24. sezon programı dünyaca ünlü müzisyenleri ve müzik topluluklarını binlerce sanatsever ile buluşturdu. Türkiye’den ve dünyadan farklı seslerin izleyicilerin beğenisine sunulduğu sezonun kapanışı ise Volkswagen Arena’da, Türkiye İş Bankası’nın 100. yılına özel Gala Konseri ile gerçekleşti.Bu görkemli gala konserinde İş Sanat, müzikseverlerin uzun süredir büyük bir heyecanla beklediği, dünyanın en büyük seslerinden Plácido Domingo, dünyaca ünlü tenorumuz Murat Karahan ve başarılı soprano Elena Stikhina’yı, şef Carlo Tenan’ın yönettiği Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ile bir araya getirdi.
Solo performanslar ve düetlerle izleyicilere benzersiz bir müzik şöleni sunan solistler ve orkestra, Giuseppe Verdi, Giacomo Puccini, Georges Bizet, Jacques Offenbach, Umberto Giordano, Manuel De Falla, Pablo Sorozábal, Johann Strauss II ve Franz Lehár’ın, operanın farklı tarz ve dönemlerini yansıtan eserlerinden çok geniş bir repertuvarla sahne aldı.
Anadolu ve Balkan halklarının ortak hikâyesi "kaval"la ezgilere dönüşüyor
Binlerce yıllık geçmişiyle kaval, nefesli bir müzik enstrümanı olmanın ötesinde, bulunduğu coğrafyanın ruhunu ve günlük yaşamını yansıtan bir kültür taşıyıcısı olarak öne çıkıyor. "Dünyanın kavalcısı" olarak anılan Theodosii Spassov, her türlü halk ezgisini çalabilen, orijinal fikirleriyle farklı türlerden müzisyenleri bir araya getiren bir kaval virtüözü.
Müziğe henüz 3-4 yaşlarındayken babasının perküsyon çalma hareketlerini taklit ederek başlayan Batuhan Aydın, İTÜ (İstanbul Teknik Üniversitesi) Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nın lise bölümünde kaval çalmaya başladı. 2010-2013 yılları arasında, TRT Gençlik Orkestrası'nda kavalcı olarak görev yapan Aydın, 2014’te Uluslararası Kaval Konferansı’na davet edilen en genç enstrümantalist oldu.
2023’ün en iyi beş filmi İstanbul Modern Sinema’da
İstanbul Modern Sinema’nın Türk Tuborg A.Ş.'nin katkılarıyla hazırladığı “TOP 5” programı, 8 Haziran’da başlıyor. Programda, Cannes’da kazandığı “Büyük Ödül”ün ardından Oscar’da “En İyi Uluslararası Film” ödülüne layık görülen “İlgi Alanı”, Hayao Miyazaki’nin bu yıl Akademi Ödülleri’nde “En İyi Animasyon” seçilen “Çocuk ve Balıkçıl”, usta yönetmen Martin Scorsese’nin son tarihi epik filmi “Dolunay Katilleri”, Film Comment dergisi tarafından 2023’ün en iyi filmi seçilen “Bir Skandalın Peşinde” ve Romanya’nın Oscar adayı “Dünyanın Sonundan Çok da Bir Şey Beklemeyin” filmleri yer alıyor.
Tatar Salim’in Kırım Tatar döneri Ataşehir ve Kadıköy’den sonra Caddebostan’da
1600’lü yıllardan bugüne uzanan ve Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde de bahsettiği Kırım Tatarlarına özgü döneri 2012 yılında Ataşehir’deki ilk mekânlarında sunmaya başlayan Tatar Salim Döner Lokantası’nın yeni şubesi Caddebostan’da açıldı.
Tatar Salim’in lezzet yolculuğuna kaptanlık eden markanın Genel Müdürü Korhan Köserecep, 2012’de, dedesinin adını taşıyan Tatar Salim Döner Lokantası’nı açarak, Tatar döneri için yürüttüğü Ar-Ge çalışmalarının ürünü sunmaya başlamış. Tatar Salim Döner Lokantası açılmadan önceki zaman içinde tam 98 farklı döner denenmiş, 2,5 ton et kullanılmış. Şu anda sunulan döner yüzde 60 dana, yüzde 40 kuzu etinden oluşuyor. Kuzuda kuyrukyağı ve döşün yanında, pirzolası, bonfilesi, küşlemesi de kullanılıyor.