Finansman mühendisliği
Finansman mühendisliğini Investopedia şöyle tanımlıyor: “Finansman mühendisliği, finansal sorunları çözmek için matematiksel tekniklerin kullanılmasıdır. Finansman mühendisliği bilgisayar, istatistik, ekonomi ve uygulamalı matematik alanlarındaki bilgi birikimini ve geliştirilen araçları kullanarak mevcut finansal sorunlarla uğraşır ve aynı zamanda yeni ve çığır açıcı finansal ürünler tasarlar.”
Kulağa bayağı hoş geliyor. Meslek seçimi olarak da güzel. Özellikle eğitim süreci oldukça zevkli ve bir o kadar da zorlu olmalı. Farklı alanların bir ortak kümesi çünkü. Mesela Boğaziçi Üniversitesi’nin ilgili yüksek lisans programının ilk döneminde optimizasyon teknikleri, finansal matematik, finansal ekonometri, belirsizlik matematiği gibi dersler var. Sonra sayısal finans dersinde simülasyon modelleri falan gösteriliyor. Finansman mühendislerinin önemli görevlerinden biri de geliştirilen ürünlerin risk analizini yapmak. Mesela Coursera’da Columbia Üniversitesi tarafından verilen ücretsiz kursun adı: “Finansman mühendisliği ve risk yönetimi uzmanlığı.”
Bu çerçevede, son zamanlarda bizde geliştirilen ürünlerin finansman mühendislerince ve tabii ki düzgün biçimde tasarlandığını ummak istiyor insan. Riski bir tarafa bırakıp, salt kurdaki çılgın gidişatı durdurması ve tersine çevirmesi açısından bakarsanız, Aralık ayının sonlarında tasarlanan yeni finansal ürün –kur korumalı mevduat- başarılı bir ürün olarak görünebilir. Elbette “kurdaki gidişatı tersine çevirmesinde sadece onun rolü yok, basında yer alan haberlere göre döviz müdahaleleri de olmuş o dönemde” diyebilirsiniz. Ama şu noktayı unutmamak gerekiyor. Çok büyük haber değeri olan ve ekonomik birimlerin kur artışı beklentisini önleyebilecek bir mekanizma tasarlıyorsanız, bunu açıkladığınızda olumlu etkisini artırmak için eş zamanlı olarak döviz müdahalesi yapabilirsiniz. Bu tür bir müdahale, ortada hiçbir şey yokken yapılan nafile müdahalelerden olumlu yönde ayrışır.
Sorun başka bir yerde. Türkiye ekonomisinin ‘yüksek faiz-yüksek kur-yüksek risk’ gibi çok önemli bir derdi var. Bu sevimsiz üçlü elbette bir sonuç. Bu sonuca yol açan nedenlerle mücadele etmedikçe, geliştirilen yeni finansal ürünlerin olumlu etkilerinin geçici olması ve ileride başka yeni sorunlar doğması riski var. İkisini vurgulamak isterim. Birincisi, kur korumalı mevduat sisteminde Hazine önemli bir risk alıyor. Zaten borcunun önemli bir kısmı döviz cinsinden, şimdi bir de bu sistem nedeniyle ‘potansiyel’ ek döviz borcu ediniyor. Bütçe, olası kur artışlarına karşı hassaslaşıyor. İkincisi, bu sistemin devreye girmesine yol açan neden orta yerde duruyor. Enflasyonla mücadele etmiyoruz. Oysa tasarlanan sistemin sağlıklı işleyebilmesi için de enflasyonu düşürmek gerekiyor. Düşürebilir ve düşüşü de kalıcı hale getirirsek zaten bu tür ürünlere ihtiyaç kalmayacak.