Finansal muhafazakârlık zamanı
Bazı zamanlar vardır, hoplayıp zıplamaya gelmez. Zira koşullar fazla değişken, riskler zor yönetilir ve belirsizlikte yol almak zordur. Bu zamanlarda “izle, bekle, yol al” stratejisi uygulamak gerekir. Aksi halde öngörülemeyen kırılımlar, arabayı yoldan çıkarabilir, deveyi yardan uçurabilir, aman dikkat!
2025, bana göre böyle bir yıldır. Çünkü öngörülemeyeni fazla, gelişmeleri kestirilemez bir yıl olacak. Çin ile ABD arasındaki mücadelenin nereye evrileceği belirsiz, savaş ve çatışmaların hangi yeni oluşumları tetikleyeceği bilinmez. Kaldı ki karmaşada yol alma pratiği olanlar dahi zorlanabilecektir.
İthal klişelerden uzak durmalı
İthal klişelerin şirketleri hayatta tutması işe yaramayacaktır. Dilimize adeta yapışan sürdürülebilirlik, yapay zekâ, inovasyon, çevik şirket, endüstri bilmem kaç sıfır gibi sloganlar, 2025’te adeta hazan yaşayacaktır. Bünyenin doğal yetenekleriyle üretmediği bu ithal klişelerden uzak durulsa iyi olur.
Benim asıl vurgulamak istediğim; 2025’in fetih ruhundan ziyade muhafaza ruhuna daha yatkın olacağıdır. Sonuçta ekonomi sıkıntıda, durgunluk küreyi kaplamış, rekabetin boyutu genişlemiş ve bildik stratejilerin zorlandığı bir yıla girdik. Eski alışkanlıklar ile bu yılda yol almak zor olabilecektir.
İKİ SORU İKİ CEVAP / Stratejiye dair…
Finansal muhafazakârlık nedir?
Sağlam nakit akışının önemsenmesi ve yüksek kâr saplantısının sorgulanmasıdır. En güçlü bünyeye sahip SAS komandosu dahi bir tinerci çocuğun falçatasıyla 20 mt süründükten sonra ölebiliyor. Yüksek kar sağlamak yerine nakit akışını güçlü kılmak önemsenmeli, kan kaybından ölmemeli.
Finansal inovasyon(!) nedir?
Genelde yaratıcı CFO’lar, “erken tahsil et, geç öde” gibi dahiyane(!) formüllerin peşinden koşar. Sorsan, şirketin kârlılığını arttırmak için denenmemiş veya “heterodoks” yöntem keşfetmişlerdir. Ancak tedarikçisini yaşatmayan, müşterisini kazıklayan bu şeytani inovasyon, 2025’te çökecektir.
not/ Dört dörtlük var kalma stratejisi: koru, geliştir, yarat, yok et
Zor zamanlardan geçerken uygulanması gereken 4’lü strateji hatırlanır. Bunlar, “iyi yönlerini koru”, “zayıf yönlerini geliştir”, “olmayan yönlerini yarat” ve artık “işe yaramayan yönlerini de terk et” dörtlemesidir. Eğer var kalmak birinci önceliğin halini almışsa bu dört dörtlük strateji işine yarar.
KORU: Her şirketin temel kabiliyetini koruması gerekir. Ana yeteneği her ne ise bunu muhafaza edip ona yönelik tehditlerden uzak kalması şarttır. Sonuçta rekabet evreninde bu kabiliyeti onu var kılacak ve sonradan edindiği “yeni zenginlik alanları” ana işi kadar önemli olmayacaktır. Olmamalıdır da…
GELİŞTİR: Şirket gelişim sürecinde bazı yeni kabiliyetlere ihtiyaç duyar. İnsan kaynağı genişlemiştir, yönetimsel becerileri artık yetersiz kalmıştır. Teknoloji, rakiplerin atakları ve küresel trendler farklı kabiliyetler kazanılmasına zorlar. Şirketin kendinde olmayan zayıf kalmış yönlerini geliştirmesi şarttır.
YARAT: Özellikle yıkıcı teknolojiler mevcut üretim sürecini dönüştürmeye başlamışsa şirkette hiçbir zaman var olmamış becerileri edinmesi, edinemiyorsa bunları yaratması şarttır. Misal yapay zekâ artık bir iş alanı değil, dönüşmeye başlayan mevcut işimizi korumak için şarttır, yoksa yaratılmalıdır.
YOK ET: Zamanın ruhu eğer bazı alışkanlıklarımızı yararsız hale getirmişse, onları terk edeceğiz, yok edeceğiz. Zira bizler yarınımızı değil, alışkanlıklarımızı belirleriz. Alışkanlıklarımız da yarınımızı şekillendirir. Şayet değer üretmeyen yönetim, üretim alışkanlıklarımız varsa onlar terk etmeliyiz.