Filistin derin görüş ayrılıklarını ortaya çıkarıyor

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ

Hamas’ın İsrail’e saldırması karşısındaki ilk tepki, bir bayram günü gerçekleştirilen beklenmedik saldırının herkesçe kınanması oldu. Bazı gözlemciler, böyle bir saldırının İsrail istihbaratının bilgisi olmadan gerçekleşemeyeceğine işaret ederek, acaba bu girişime neden müsaade edildiğini sorguladılar.  Şüpheci çerçevede düşünmeyenler ise ihmal, devlet kurumları arasında iletişim eksikliği ve Netanyahu hükümeti politikalarının yarattığı ve bu kuruluşların personeli arasında amacının ne olduğuna ilişkin sorgulamaların ülkeyi bu sonuca götürdüğünü değerlendirdiler. Tartışmalar uzun süreceğe benziyor.

Saldırıya karşı İsrail’in tepkileri şekillenirken, uluslararası aktörler de olanlara ilişkin düşüncelerini açıklamağa başladılar. Başlangıçta Hamas’ı eleştiren bazı aktörler, bilahare İsrail’in eylemlerine karşı da seslerini yükselttiler. İsrail’e en güçlü destek ABD’den geliyor. Her ne kadar Amerikan hükümetinin izlediği siyasete karşı toplumun bazı kesimlerinden itirazlar gelse de, Biden yönetimi bir yandan silah sevk ederek, diğer yandan ihtiyaç durumunda İsrail’i desteklemek üzere iki uçak gemisini bölgeye göndererek, sınırsız destek veriyor.  Bazı açıklamalara göre, İsrail’in Gazze’ye girerek Hamas’ı haritadan silme tasavvuruna, çok sayıda sivilin öleceğinden, hatta adeta bir etnik temizlik yaşanacağından endişe eden ABD itiraz ediyormuş. Ancak, bölgeye kentsel savaş ve özellikle mağara ve tünellerde savaşma uzmanı bir generali gönderdiğine göre, herhalde İsrail’i Gazze macerasında desteklemeyi planlamaktadır.  

Olaylar karşısında nasıl tepki verileceğine ilişkin ayrışmalar Avrupa’da daha belirgin durumda. Almanya’nın başını çektiği bir dizi ülke, İsrail’i eleştirmenin kendilerine yönelik yahudi düşmanı yaftasını teyit edeceği korkusuyla, İsrail’e koşulsuz destek veriyor.  Daha önceki yazılarımızda da dile getirmeğe çalıştığımız gibi, başta Almanya olmak üzere bu ülkeler İkinci Dünya Savaşında yahudilere yaptıklarının utancından vicdanlarını temizleyemedikleri için, İsrail hükümeti ne yaparsa yapsın onu destekleyerek kendilerini affettirebileceklerini düşünüyorlar. Buna karşılık İspanya ve İrlanda gibi bazı ülkeler, Hamas’ın saldırısını protesto etseler de, İsrail’in tepkisini kaba, toptancı ve genel nüfus içinde çok tahribata sebep olacak nitelikte bularak eleştiriyorlar. Bu görüş farkları, AB’nin uluslararası ilişkilerde ortak tutum benimsemesinin güçlüklerini sergilerken, “Birliğin” uluslararası siyasette bir güç olmaktan ne kadar uzak olduğunu da gösteriyor.

Filistin’e ilişkin tavırların farklılaşması tabii sadece Avrupa ülkeleri ile sınırlı değil. Orta Doğu ülkeleri de Gazze olayları karşısında nasıl bir tepki vermeleri gerektiği konusunda kafa karışıklığı sergiliyorlar. Mısır ve Ürdün gibi İsrail ile sınırdaş olan ülkeler, anlaşılabilir nedenlerle, İsrail ile iletişim ve işbirliklerini tamamen sonlandırmayı, böylece aralarında süren barışı tehlikeye atmayı istemiyorlar. İlaveten, şu anda Gazze’ye giden tüm yardımlar Mısır üzerinden gönderiliyor. İsrail müdahalesine en açık ülke ise, hükümetin İran ile yakın ilişkisi olan ve ne yapacağı belli olmayan Hizbullah’ı denetim altına alamadığı ve bu nedenlerle İsrail’e hedef teşkil eden Lübnan.  Gelişmeler kısa süre önce dış siyasetlerinde değişiklik yaparak İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye girişen ülkelerin de ellerini zayıflatmış durumda. Örneğin, Körfez Ülkeleri kendi içlerinde önemli tartışmalar yaşadıktan sonra İsrail ile diplomatik ilişkiler kurmuşlar ya da kurmayı tasarlıyorlardı. Bu alanda olumlu ilerlemenin kaydedilmesi şimdilik zor gözükmekte. Varılan noktadan geriye gidilmemesi bile önem arz ediyor.

Pekiyi, Türkiye’de durum nedir? Kamuoyunun Filistinlilerin yaşadıkları güçlüklere sempati ile yaklaştığı konusunda kuşku yoktur. Gerek gazetelerde gerek televizyonlarda yer alan haberler, Gazze’ye yardım gönderilmesi konusunda yaygın destek yaratmıştır.  Ancak bunun ötesinde yapılacaklar tartışma konusudur. Kamuoyunun önemli bir kesimi Filistin’in bölgesel mücadelelerde Türkiye’nin karşısında ve Yunanistan ve Kıbrıs’ın yanında yer aldığını hatırlamakta ve Filistin’e insani yardımdan öteye destek verilmesini istememektedir. Dini dayanışmaya önem veren iktidar partisi ve yine sağda yer alan bazı ufak partiler daha fazla bir şeyler yapılması, hatta askeri malzeme gönderilmesine taraftardır. Bazı ufak dini gruplar ise Filistin’i desteklemek için asker gönderilmesini dahi istemektedirler. Hükümet önceleri barış için arabuluculuk yapmayı tasarlıyordu. İsrail ile ilişkilerin Batı ve özellikle ABD ile ilişkileri de yakından etkilediğinin bilincinde olarak ilişkilerde kopuş olmamasına gayret ediyordu. Ancak İsrail’in Gazze’de sert bir siyaset izleyeceği görüldükçe, hükümetin tutumu İsrail’e karşı dönmeğe başlamış bulunuyor. 

Evet, görünüşe göre Filistin davası birçok toplumda ayrıştırıcı bir rol oynuyor; gerek ülkelerin içinde gerek uluslararası kuruluşlardaki bölünmelerin ortaya çıkmasına vesile teşkil ediyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Şerefli yalnızlık 23 Eylül 2024