Federalistlerin Güneyi, Anti-Federalistlerin Kuzeyi

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ

ABD’de “1790 Uzlaşması” olarak adlandırılan olay, kurucu babaların önemli bir testten geçtikleri ve nasıl müzakere ederek uzlaşabildiklerini gösteren bir örnek oluşturuyor.

Kurucu babaların önemli bir testten geçtikleri -sonunda Madison’un Federalist Papers’da güçlerini birleştirdiği Hamilton’dan uzaklaşarak tamamen Jefferson’un yanında yer aldığı sürecin başlarında yaşanan- olay “1790 Uzlaşması” olarak adlandırılıyor. Bu olayın önemi, devrimin en uç temsilcisinin Hamilton olduğu iddia edilen, ama Washington’un da desteklediği Federalist yorumuyla Jefferson yorumu arasındaki uçurumu, uzlaşmaya rağmen, büyüten bir hadise olmasında yatıyor. Ama aynı zamanda kurucu babaların, sonradan entelektüel ve siyasi açılardan memnun kalmadıklarını belirtseler dahi, nasıl müzakere ederek uzlaşabildiklerini gösteren bir örnek oluşturuyor.

Uzlaşmanın ya da pazarlığın son noktası Jefferson’un evindeki akşam yemeğinde, 20 Haziran 1790 tarihinde konuyordu. O akşam yemeğine Hamilton, Madison ve Jefferson katılıyordu. Konu “uzlaşma” ya da Hamilton’un Kongre’ye sunduğu, federal hükümetin eyaletlerin borçlarını devralmasını öngören -mali merkeziyetçilik veya Virginia dâhil pek çok eyaletin kaygıyla kullandığı terimle “konsolidasyon”- önerinin kaderi idi. Hamilton’un mali programının köşe taşı eyalet borçlarının federal devlete aktarılması önerisiydi (assumption)- ki eyalet borçları toplam kamu borcu olan 77,1 milyon doların 25 milyon doları kadardı fakat burada işler çıkmaza girmişti. Toplam borcun 40,4 milyon doları iç borç iken, 11,7 milyon doları yabancı ülkelere olan borçlardı. Bu arada devletin bütçesi 7 milyon dolar kadardı. Konu önemlidir çünkü kısa süre içinde Kongre’ye verilecek köleliğin kaldırılması lehinde Quaker dilekçesi tartışılırken bu öneri kabul edilirse toplam borcun 125 milyon dolara çıkacağı tahmin edilmiştir -en yüksek tahmin 140 milyon dolar olmak üzere. Ellis köle sahiplerine ödenecek tazminatlar ve serbest bırakılan kölelerin Afrika’ya gönderilmesinin 50 milyon dolar civarında bir başlangıç fonuna ihtiyaç duyacağı iddiasını bilgi sahibi bir gözlemcinin tahmini olarak sunmaktadır. Burada asıl konu muhtemelen geri gelmeyecek olan bu fon kadar, masrafı zamana yaymanın sonucu olarak borcun amortizasyonudur.

Bu rakamlar Hamilton’un 9 Ocak 1790’da Kongre’ye sunduğu First Report on the Public Credit raporunda verdiği rakamlardır. Sorun şuydu ki her eyalet eşit derecede borçlu değildi ve borcun merkezi bütçeye aktarılması sonucu artacak federal borcu ödemek için aynı oranda vergilendirilmelerini haksızlık olarak gören çok sayıda eyalet vardı. Bu eyaletler içinde en önemlisi toplam nüfusun 1/5’ini, ticaretinse 1/3’ünü temsil eden Virginia idi. Uzlaşma sonucu Virginia’nın borcu ve vergi yükü tam aynı miktara denk gelecek şekilde ayarlandı ve eyaletin Hamilton planına, Madison’un şahsında, önerinin oylamada az farkla geçmesini sağlayacak şekilde yaklaşması ancak böyle sağlanabildi. 26 Temmuz 1790 günü yapılan oylamada oyların dağılımı şöyleydi: 34 evet, 28 hayır. Uzlaşmanın diğer konusu olan başkentin Potomac nehri kıyısına -eski yazılışla Potowmack- kurulması önerisi de 9 Temmuz 1790 tarihinde 32 evet-29 hayır oyuyla kıl payı geçmişti. Bu iki konu, borçların federal hükümete devredilmesi ve yeni başkentin hangi eyalette olacağı konuları -Philadelphia doğal seçim gibi görünüyordu ve zaten Washington şehri de henüz kurulmamıştı- aynı pazarlığın parçalarıydı. 

Ancak konu bu kadar basit değildi. Hamilton’un planı pratikte uygulanabilecek yegâne plan da olsa, prensip açısından can sıkan bir özelliği daha vardı. Çok sayıda gaziye savaştaki hizmetlerinden dolayı askerlik hizmeti karşılığında ücret yerine tahvil verilmişti. Savaş sırasında çıkarılan eyalet tahvilleri –savaş borçları- veteranların elinden çıkmıştı. Gaziler mecburiyetten tahvilleri kırdırmış, nominal değerin altındaki paralara ellerinden çıkarmışlardı. Ayrıca, federal hükümetin borçları üstleneceği söylentisi çıkınca savaş gazilerinin elindeki tahvillere aşırı talep gelmiş, son kalan borç senetleri de spekülatörlerin eline geçmişti. Hamilton, aslında ilk sahiplerinin kimler olduğunu ve tahvilleri kaçtan elden çıkardıklarını bulmak pratikte imkânsız olduğu için, bütün senetlerin üzerlerindeki değerden (at par value) merkezi hükümet tarafından satın alınmasını öneriyordu. Devrimin önde gelenleri için bu bir vicdan meselesiydi çünkü bağımsızlık savaşı gazileri üzerinden vurguncuların büyük kazançlar elde etmesini sağlıyordu. Hamilton’un popülarite yitirmesinde rolü olan bir gelişme sayılabilir.

Aslında Report on Public Credit yazılırken Madison’un Hamilton’la yakınlığı sona ermemişti ve Hamilton’un ilk danıştığı kişilerden birisi hala Madison idi. Hamilton, raporu Eylül 1789’da kaleme almaya başlamış ve durumu Ekim ayında bir mektupla Madison’a bildirmişti. Fakat ikisinin “Publius” oldukları Federalist Papers günleri yavaş yavaş geride kalıyordu. İlginç olan, aynı yoğunlukta –hatta belki daha fazla- bir iş birliğinin Jefferson’la başlamakta olmasıydı. Jefferson da Madison’la “kuşak planını” paylaşmıştı. Buna göre, her kuşak “egemen” olduğu için, bir kuşağın yaptığı yasalar diğer kuşağa devredilemeyecek şekilde sadece 20 yıl geçerli olmalıydı. Yeni bir politik sıralanma başlamıyor muydu?

Ancak bu kadarı, yani genel kanı, yetersiz olabilir. “Kurucu Babalar” ne yazdılar ve Federalist/Anti-Federalist dokümanlar ne diyor sorusunun berisinde ama tanıkların ve ABD Anayasa Mahkemesi yargıçlarının zamanında yazdıklarının ötesinde doğrudan 1787 Philadelphia Constitutional Convention tutanaklarına dayanan yapıtlar var. Madison’un tuttuğu notlar var sanıyorduk ama daha fazlası mevcutmuş. Yeni literatür (çok da yeni değil aslında ama son 15 yılın literatürü) 1790 ve 1800 uzlaşılarını 1787’ye geri çekiyor. Uzlaşı her eyaletin 2 senatörle temsil edilmesi veya seçmen koleji sistemi gibi küçük eyaletlere verilen tavizlerin –fazlası var tabii- ötesinde “köleci eyaletlere” verilen tavizlere de dayalı olabilir. Her durumda Federalist Papers Anayasa eyaletlerde onaylanma sürecindeyken onları ikna etmek, özellikle de etkili NY eyaletini ikna etmek amacıyla yazılan polemik yazılar olarak görülebilir. Asıl temel uzlaşma bizzat Anayasa Meclisi koridorlarında, 1787 yılında olmuşsa anayasa yapım sürecine bakış farklılaşır. Federalist/anti-Federalist ayrımının önemi azalır. İç savaşı aslında ve sonunda Güney’in kazandığı görüşü bir nebze de olsa ciddiyet kazanır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sınır ve piyasa 07 Ocak 2025
Petrol ile ilgili mi? 10 Aralık 2024