Fed ve Piyasa

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi

Geride bıraktığımız Salı günü Fed Başkanlarından Waller yaptığı konuşmada içinde bulunduğumuz ekonomik döngüde büyüme ve iş gücü piyasasının sağlıklı bir yapıda olduğunu, enflasyonun ise kademeli bir şekilde 2% hedefine doğru geri çekildiğini ve bundan dolayı önceki örneklerin aksine hızlı bir faiz indirimine gerek görmediğini söyledi. Yıl içinde gerçekleşmesi söz konusu olan faiz indirimlerinin de resesyon korkusundan değil düşen enflasyona paralel reel faizleri kontrol altında tutmak için yapılacağını paylaştı. ABD ekonomisinin gidişatını takip edenler açısından Waller’ın söylediklerinde sıra dışı veya çarpıcı bir şey yok. Ancak 2022’nın ortasından beri ısrarla pek çok felakete paralel olarak resesyon bekleyen piyasa 2024 yılında minimum 6 faiz indirimi geleceğine dair bir inanca sahip(ti) . Önceleri sarsılmaz bir inanç şeklinde fiyatlanan bu durum Ocak ayında geride bıraktığımız dönemde gördüğümüz verilerin ışığında sarsılmaya başladı. Önce Aralık ayı iş gücü piyasasında elle tutulur bir zayıflama olmadığını gördük. Detaylarda elbette önemli zayıflıklar söz konusu. Ama gerek ücret artışları gerekse ekonominin istihdam yaratma potansiyelinde bir kırılmadan bahsetmek henüz mümkün değil. Ardından kısmen takvimin de etkisi ile artan bir enflasyon verisi ile karşılaştık. Sorun ağırlıklı konut sektöründe yaşananlardan kaynaklansa da Fed’in temkinli davranmaya devam etmesini gerektiren bir seviyede açıklandı. Ardından Çarşamba günü perakende satış veri tüketicilerin artan kredi maliyetlerine rağmen harcamadan feragat etmediklerini hem reel hem de nominal artışta gördük. Bu veriler Mart ayında olası bir indirimi tamamen ihtimal dışında bırakmıyor. Zira enflasyonda gerileme devam ederse yukarıda Waller’ın belirttiği tarzda bir ayarlama söz konusu olabilir. Ancak yine bu veriler yıl boyunca 6 indirime gerek olmadığını net bir şekilde vurguluyor. Piyasanın önemli bir bölümü hisselerin yukarı hareketinin sürmesi için getirilerin düşmesi yani faizlerin indirilmesi gerektiğine inanıyor. Bu nedenle kuvvetli verilerin neticesinde ABD 10 yıllık getirisinin 4.10%’a doğru yükselmesi S&P endeksinin de gerilemesine neden oldu. Hayal kırıklığı yaratan bir diğer varlık da jeopolitik gerginliğin artmasında rağmen reel faiz artışı nedeni ile gerileyen altın. Her ikisin de bir iki satırla değinmek isterim. ABD’de kamu harcamaları cari temposunu sürdürdüğü sürece enflasyonun kalıcı bir şekilde 2%’nin altına gerilemesini veya tahvil getirilerinin büyük bir düşüş yapmasını beklemiyorum. Ancak aynı harcamalar S&P’nin daha yüksek seviyeler görmesine neden olacak. Öte yandan altın gerçekten de Ortadoğu'da yaşanan gelişmelere bir tepki vermiyor. Ancak yeterince dikkat çekmeyen bir gelişme G7 ülkelerinin Rus rezervlerine el koymak için harekete geçmesi oldu. Uluslararası bir mahkemenin vs kararı olmadan böyle bir adım atılması durumunda hiç bir ülke Batı’nın finans sistemine güven duymayacak ve rezervlerine Batı’nın menkullerine yer vermeyecektir. Çin çok uzun süredir düzenli bir şekilde altın alıyor ve G7 bu hukuksuz projesini devreye alırsa rezerv yapısını daha hızlı bir şekilde değiştirmek isteyecektir. Bu nedenle altında bir süre daha gerileme söz konusu olabilir ancak büyük bir düşüş beklemiyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump değil ekibi 15 Kasım 2024
Altın ve dünya 18 Ekim 2024
Çin ve coşku 04 Ekim 2024
Sahnede Fed, geride Çin 16 Ağustos 2024
İzin verin tanıştırayım 09 Ağustos 2024
Kolay para 26 Temmuz 2024
ABD siyaseti 05 Temmuz 2024