Fed artırır, TCMB dokunmaz

Servet YILDIRIM
Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

Siz bu yazıyı okuduğunuz sırada Amerikan Merkez Bankası (Fed) faiz kararını açıklamış; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ise birkaç saat içinde açıklıyor olacak. Hedeflediklerinden ve beklediklerinden çok yüksek enflasyon ile karşı karşıya kalan iki merkez bankasının atacağı adımlar az çok belli. Merkez bankalarını yakından takip eden her analist Fed’in faiz artırmasını ve TCMB’nin ise pas geçmesini bekliyor.

Aslında FED’in ne yapacağını tahmin etmek zor değil. Uzun bir süredir yaptığı yoğun iletişim ile piyasalarda bu toplantıda faizleri çeyrek puan artıracağı yolunda güçlü bir beklenti yarattı. Bu yazı yazıldığı sırada henüz karar açıklanmamıştı ama siz yazıyı okuduğunuz an itibariyle Çarşamba gecesi açıklanan kararı öğrenmiş olacaksınız. Büyük bir ihtimalle Fed çeyrek puanlık bir faiz artırımını duyuracak. Böylece ABD’de aşırı gevşek para politikası dönemi resmen sona ermiş olacak ve ekonomi 12 ila 18 ay sürebilecek bir faiz artırım sürecine girecek.

TCMB ne yapacak? Ne yapmalı?

TCMB kararı ise bugünkü Para Politikası Kurulu toplantısında alınacak. "TCMB ne yapmalı?" derseniz cevabı belli. Enflasyon hedeflemesi yapan ve hedefinin çok çok üzerinde bir enflasyon ile karşı karşıya bulunan her merkez bankasının yaptığı gibi sıkı parasal duruş takınmalı ve faizleri artırmalı.

"TCMB ne yapacak?" derseniz onun da cevabı belli. Merkez Bankası, geçen yılın ikinci yarısında ekonomi yönetimine hakim olan “Faiz neden, enflasyon ise sonuçtur. O halde faiz indirilirse enflasyon da geriler” yaklaşımını benimseyerek politik olarak elini kolunu bağladı. Diğer bir deyişle siyasetten gelen “faiz indir” baskısı ile realiteden gelen “enflasyon görünümü” arasında sıkıştı, kaldı. Kağıt üzerinde araç kullanma bağımsızlığı olan Merkez Bankası her geçen ay daha da bozulan enflasyon görünüme rağmen politika faizine dokunamıyor.

Dolayısıyla ABD’den farklı olarak Türkiye’de sorulan soru fiyat istikrarını sağlamakla görevli olan Merkez Bankası’nın enflasyon görünümünün gerektirdiği “uygun” politika araçlarını kullanıp kullanamadığıdır. Piyasalara göre böyle bir imkanı yok. Eğer bugünkü PPK’dan bir faiz artırım kararı çıkarsa bu "Faiz neden, enflasyon sonuç" yaklaşımının inkarı olur. Son 6 ayda kurdaki ve enflasyonda meydana gelen sert artışın yarattığı sıkıntıların sorgulanmasına neden olur.

Buna rağmen Merkez Bankası faiz artırım kararı alır mı?

Sıkıntılı tablo

Tüketici fiyat enflasyonu yüzde 60 dolayında seyrediyor. Üretici fiyat enflasyonu yüzde 100'ü aştı. TCMB anketine göre piyasanın yılsonu enflasyon beklentisi yüzde 40.5. Bankaların mevduat faizleri yüzde 16, kredi faizleri ise yüzde 25 dolayında. Merkez Bankası politika faizi yüzde 14. Bu sıkıntılı bir tablodur. Politika faizinin anlamını ve etkisini yitirdiği, gerçeklikten koptuğu bir tablodur. Yüksek negatif reel faizlerin enflasyonu beslediği bir tablodur.

Fed’in faiz artırımı bir defalık bir aksiyon değildir. “Fed faizi çeyrek puan artıracak ve her şey güzel olacak” diye bir şey yok. Bu hamle bir dizi faiz artırımından ve parasal sıkılaşma adımlarından oluşan bir sürecin ilk adımıdır. Bu konuda piyasaların, halkın ve işletmelerin kafası kristal kadar berraktır. Aynı zamanda beklentileri yönlendirmeye çalışan Fed, yaptığı iletişim ile piyasalara bu mesajı net bir şekilde vermiştir.

Bizim merkez bankamız açısından sorulacak kiritik soru ise TCMB’nin yukarıdaki sıkıntılı tabloyu değiştirecek boyutta bir parasal sıkılaşma sürecini başlatacak bir durumu var mı?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Acaba ne demek istedi? 21 Ekim 2024