Faizler düştü mü?
Zafer ÖZCİVAN
Ekonomist
Faiz, belirli bir sürede paranın satın alma değeri olarak tanımlanabilir. Günlük hayatımızda normal vatandaş, sanayici, ithalatçı, küçük esnaf, çiftçi, tüccar vd. her kesim faizle iç içedir.
Faiz konusunda millet olarak inançlarımız gereği hassas bir yapıya sahibiz. Bu konuda hiçbirimiz faizin yüksek olmasını istemeyiz ve hatta sıfıra düşmesini de ümit ederiz.
Özellikle kredi kartları günlük yaşamımızın bir parçası haline gelmiş bulunuyor. Bu bağlamda kredi kartı ile yaptığımız her alışverişte faiz ödüyoruz ve bazı vatandaşlarımız da bu yüzden ekonomik darboğaza giriyor. Çünkü gelir ve giderlerimizi organize edemiyoruz. Hâlbuki kredi kartı kullanma zorunluluğumuz olmasa ve yeterli gelire sahip olsak yani gelirimiz kadar harcasak faizde kurtulmamız söz konusu olacaktır.
Ülkemizde bankacılık sektörünün gelişmesi, bilişim sektörünün de öne çıkmasıyla birlikte faiz konusu çeşitli konularda gündemde kalmaya devam ediyor. Taşıt kredisi, konut kredisi, ihtiyaç kredisi hatta tatil kredisi de kullanan vatandaşlarımız bir hayli yüksek sayıda bulunuyor. Tabii ki bu krediler bedava verilmiyor ve belirli bir faiz oranıyla kullanılabiliyor.
Hükümetimiz, yaklaşık dört aydan bu yana düşük faiz uygulamasına geçeceğini ve bunun sonunda da üretim n için gerekli para kaynaklarının daha ucuz kullanımı sağlanacağını, ihracat, üretim, istihdam ve büyümeye odaklı bir ekonomi modelinin uygulanacağını beyan etti. Burada amaç üreticiye ucuz kaynak sağlayarak ihracatı arttırmak, istihdam sağlamak ve ihracata dayalı büyüme gerçekleştirerek cari açık problemini ortadan kaldırmak olarak açıklandı.
Ancak uygulamalara baktığımızda faizlerin öngörüldüğü şekilde düşmediği ortadadır. Ben de bu konunun doğru olup olmadığını irdelemek üzere özel bir bankayı arayarak 100 bin TL ihtiyaç kredisi talep ettim ve koşullarını sorduğumda bana gelen cevap aynen aşağıdaki gibi oldu;
24 ay vadeli 100,000 TL kredi aldığımda;
Ödeyeceğim aylık taksit: 5533 TL
Aylık faiz oranı: %1,99
Yıllık faiz oranı: %26,67
olarak verildi.
Bunun üzerine başka bankaların da internet sitelerinden bilgi almak isteyince yaklaşık benzer oranlarda kredi maliyeti karşıma geldi.
Bu defa ben de 100 bin TL yatıracağımı ve 18 aylık getirisini sorduğumda ise %14 ile %16 arasında değişen oranlarda faiz getirisi alabileceğimi öğrendim. Buradan çıkardığım sonuç vahim olacak ki bankalar %15 ile bizden aldığı parayı %26 ile sattıkları gerçeğini öğrenmiş oldum.
Şunu anlatmaya çalışıyorum: Özel bankalar bizlerden aldıkları para için düşen faiz oranlarını uygulamakta ama alacak olsak düşen faiz oranlarını uygulamıyorlar.
Politika faizlini tanımlamak gerekirse; T.C. Merkez Bankası’nın diğer bankalara genellikle haftalık olarak verdiği kredi faizidir. Yani bankalar merkez bankasından aldığı parayı yaklaşık %7 kâr ile vatandaşa satıyor ve para kazanıyor. Öte yandan devlet tahvillerinin faiz oranı %22,7 olarak belirlendi. Bu durumda bankalar Merkez Bankası’ndan %15 faiz oranı ile aldığı parayı devlete de %22,7 faiz oranı ile satıyor. Devlet bilerek zarar ediyor. Ve de risk olayı hiç yok.
Faizlerin düşmesinin esas amacı üretime yansımasıdır. Çünkü üretici, ucuz maliyetle aldığı krediyi, imalat girdilerinde kullanacak, üretim maliyetlerini düşürerek ürün maliyetine yansıtacaktır. Ayrıca kaynakların ucuz olması, üretim kapasitesini artıracak, üretim çeşitliliği çoğalacak, işsizlik azalacak ucuzlayan maliyet sonucunda enflasyon da aşağı doğru hareket edecektir. Dolayısıyla halkın alım gücü de artacaktır.
Ancak ihraç ürünlerimizin üretiminde yaklaşık %50 düzeyinde ithal ürünler kullanılmaktadır. Dolayısıyla üretimde önceliğimiz ithal ikame ürünler olmalıdır. Aksi halde ucuz üretim yaparak daha fazla üretim yapmamız hayalden öteye gitmeyecektir.
Faizlerin vatandaşın lehine düşmesi için özel bankalarında kurallara uyması kaçınılmazdır. Geçtiğimiz günlerde T.C. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu özel banka temsilcileriyle yaptığı toplantıda bu konu ele alınmış olmalı ama maalesef sonuç göremedik.
Ülkemizde bugün mevduat hesaplarının %60 üzerinde bir oranda döviz hesabında olduğu gerçeğinden hareket edersek her tasarruf sahibi kendini yüksek enflasyondan korumak için TL ye güven duymuyor ve birikimini dövizde tutmayı tercih ediyor. Daha da ötesi TL kredisi alarak döviz alıp kazancını maksimum düzeye çıkarmayı hedefleyen insanlar olduğu söyleniyor.
Sonuç olarak düşük faiz üretimde kullanılmalıdır ki hedefimize ulaşabilelim.