Faizi düşürmek cesaret ister
Gelişen ülke para birimleri arasında en yüksek faizi Türk Lirası (TL) veriyor. Yabancı yatırımcılar için bu faiz oranı caziptir yorumu sıkça dillendiriliyor. Global piyasalardaki yaz rehavetiyle, oynaklık seviyelerinin düşük kalmasıyla, haziran ortasından eylül başına kadar TL cinsi varlıklara girişler oldu. Yılbaşından itibaren bakılırsa, TL cinsi varlıklara belirgin bir para girişinin olmadığı gözleniyor.
Bahsettiğim haziran-eylül döneminde, para akımlarından faydalanan diğer para birimi Brezilya Reali (BRL) oldu. Zaten TL ile BRL uzun yıllardır aynı sepette değerlendirilir. Brezilya Merkez Bankası’nın, politika faizini bugün 100 baz puanlık artışla yüzde 6,25 yapması bekleniyor. Türkiye’nin politika faizi, artırımdan sonra bile, Brezilya’nın faizinin üç katından fazla olacak. Tabii BRL son bir yılda dolar karşısında yüzde 10 güçlenirken, TL aynı dönemde dolar karşısında yüzde 16 düştü. Oynaklığı çok düşük olan Çin Yuanı’na bakılırsa, son bir yılda kabaca yüzde 3 faiz kazandırdı. Yuan, dolar karşısında aynı zaman diliminde yüzde 6 değerlendi. Her ülkenin kendine özgü bir hikâyesi var. İki hafta önce açıklanan Orta Vadeli Program’da, önümüzdeki dönemde Türkiye’ye para girişinin güçlü olacağı varsayıldı. Cari açığın finansmanı açısından önemli bir alt kalem olarak görülüyor. Sadece döviz açığı için değil, TL cinsi varlıkların fiyatlarında bir yükseliş trendi oluşması için de para girişi gerekiyor. Yerli oyuncuların fiyatları yukarı taşıyacak gücü kalmadı.
TCMB yarın faiz oranını düşürebilir. Bu konuda prensip kararının verildiği anlaşılıyor. Zaten yarın indirim yapılsın. Bir şeyin dedikodusunun yapılması, onun gerçekleşmesinden kötüdür. Faiz indirimini savunmuyorum. Fed tarafından, Çin yönünden, enerji fiyatları evreninden; TL üzerinde baskı oluşturabilecek, çok yüksek olan enflasyonu besleyebilecek riskler varken, Merkez’in senaryosu ‘‘Enflasyon son çeyrekte baz etkisiyle düşecek’’ olmamalıdır. Açıkçası, şu küresel konjonktürde faizi indirmek cesaret ister.