Faiz yüzde 40, verilen mesaj net: “Artışta sona yaklaşıldı”
Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 35’ten yüzde 40’a yükseltildi. Doğru olan buydu. Faiz, ağırlıklı tahmin olan yüzde 37.5 düzeyinde belirlenseydi olumlu anlamda hiçbir etki yaratmayacaktı. Ayrıca bu düzeydeki bir faizle birlikte eskiden beri verilmekte olan mesajlar da tekrarlanacağı için o artış tümden anlamsız kalacaktı.
Politika faizinde doğru olan yapıldı ve 5 puanlık artışla yüzde 35’ten yüzde 40’a çıkıldı.
Kaldı ki bu oranın bile yeterli olup olmayacağı tartışmalı; özellikle enflasyonla mücadele açısından. Ama yüzde 40’a bağlı olarak oluşacak diğer faizler, yabancıları iç borçlanma senedine yatırıma yöneltebilir, bunu da zaman içinde göreceğiz. Yabancıları çekmesi muhtemel olan da, faiz kadar, belki ondan daha fazla, önümüzdeki aylarda ne olacağının bilinir hale gelmesi.
Hem zaten yüzde 40, öyle çok şaşırtıcı bir oran değil. Bu oranı anlamlı kılan Para Politikası Kurulu’nun açıklamasındaki bazı detaylar; ilk kez açıklanan yol haritası...
“Faiz artışında sona yaklaşıldı”
PPK’nın dünkü açıklamasında önceki açıklamalara göre dikkati çeken en önemli farklılık kuşku yok ki faiz artışında sona yaklaşıldığına dönük ifade. Bu konuda aynen şöyle deniliyor:
“Kurul, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaşıldığını değerlendirmiştir. (Altı ayda yüzde 8.5’ten yüzde 40’a gelindi.) Bu çerçevede, parasal sıkılaştırma hızı yavaşlatılacak ve sıkılaştırma adımları kısa bir zaman diliminde tamamlanacaktır. Fiyat istikrarının kalıcı tesisi için gerekli parasal sıkılığın ise gerektiği müddetçe sürdürüleceği değerlendirilmiştir.”
Merkez Bankası tabii ki yalnızca geleceğe dönük işaretler veriyor. O işaretleri oransal olarak biraz açmaya çalışalım...
■ Yüzde 40’tan sonra aralıkta 5 puandan düşük bir artış beklenmeli, muhtemelen 2.5 puan. Bu şekilde yüzde 42.5’e çıkılarak parasal sıkılaştırma tamamlanabilir, duruma göre belki ocakta da bir o kadar daha artışla yüzde 45’te durulur. Ama kesin olan artık öyle 5 puan, 5 puan artış yapılmayacağıdır.
■ Muhtemelen aralıkta yüzde 42.5, belki ocakta yüzde 45 olacak faiz, fiyat istikrarının kalıcı olarak tesisi sağlanana kadar yatay götürülecek. O istikrar ne zaman sağlanır, bilinmez. Ama istikrarın seçime kadar sağlanamayacağı ortada, zaten Merkez Bankası bunu açıkça dile getirip enfl asyonda zirvenin mayısta görüleceğini açıklıyor. Dolayısıyla normal şartlarda faiz yerel seçimler sonrasına, hatta yıllık enflasyonda baz etkisiyle keskin bir düşüş yaşanacak ağustos-eylül sonuna kadar değişmeyecektir.
■ Merkez Bankası’nın açıklaması faizin yaklaşık bir yıl boyunca kesinlikle aşağı çekilmeyeceği anlamına gelmektedir. Ama buna Merkez Bankası’nın gücü yeter mi, çok tartışılır. “Faizin düşürülmesi de nereden çıktı” demeyin; çünkü yerel seçime doğru yeniden faiz indirimi gibi bir yola sapılabileceği kaygısı da dile getirilmiyor değil. Ama buna pek ihtimal verilmediğini, yalnızca bir iddia olarak ortaya atıldığını belirtelim. Zaten Türkiye faizi yüzde 19’dan yüzde 8.5’e indirmenin yarattığı tahribatı, yüzde 8.5’ten yüzde 40’a çıkarak bile gidermekten çok uzak. Faiz indirmenin nelere mal olduğunu herhalde görmüşüzdür diye ummak istiyoruz artık.
PPK açıklaması geçer not aldı
Para Politikası Kurulu toplantılarından sonra yapılan açıklamalar genellikle ucu açık ve yuvarlak ifadelerden oluşurdu. Bu açıklamada da yine öyle ifadeler yok değil. Ancak son dönemlerin içi boş açıklamalarından sonra dünkü toplantının açıklamasında ilk kez önümüzdeki toplantılarda nasıl bir karara varılacağının ipuçlarını görme şansını yakaladık.
Yukarıda özetlediğim gibi artış yavaşlayacak ve bir, belki iki toplantı sonra duracak; ardından da yatay bir gidiş yaşanacak.
Yol haritasını açıklamak iyi mi, kötü mü?
PPK açıklamasında bundan sonrasına ilişkin mesaj verilmesi iki türlü yorumlandı. Bu yorumlar birbiriyle tümüyle zıt...
Bir yoruma göre, ki ben de o görüşteyim, PPK’nın böyle bir mesaj vermesi çok yerinde. Bu mesajla birlikte piyasa ne yapacaksa artık ona göre davranacak, geleceği görebilecek. Bu köşede 22 Kasım’da yazdığım gibi PPK açıklamalarında yer alan “Parasal sıkılaştırmanın gerektiği zaman ve gerektiği ölçüde devam edeceği” yolundaki ifade faizin artmaya hep devam edeceği ve nerede durulacağının belli olmadığı gibi bir düşünceyi pekiştiriyordu. Faiz artacak ve buna bağlı olarak iç borçlanma senetlerinin fiyatı düşecekse yabancı gelir mi? Bekler! Faizin tepe noktaya ulaşmasını ve borçlanma kağıtlarının fiyatının dibe inmesini bekler! Bu beklentiyi körükleyen de hep “Faiz daha da artacak” mesajını veren Merkez Bankası idi.
Şimdi artık faizin hangi düzeye kadar artırılacağı iyi kötü biliniyor. Çok muhtemeldir ki faiz yüzde 42.5 ya da yüzde 45 olacak ve orada bir süre gidilecek.
Herkes hesabını kitabını bu orana göre yapacak.
Bugünden sonra yabancıların devlet iç borçlanma senetlerine ilgi göstermeleri şaşırtıcı olmayacaktır. Son günlerde yüzde 40.5 dolayında seyreden gösterge faiz de politika faizindeki artıştan sonra bir miktar daha yükselebilir ve bu da yabancı girişini destekleyecek bir etken olur.
Olumsuz bulanlar da var
Merkez Bankası’nın bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğine dönük açıklamasını olumsuz bulan da yok değil...
Bu görüşte olanların tezi, Merkez Bankası’na faiz için ancak bu düzeye çıkma izni verildiği yönünde.
Bunun somut bir bilgiye dayandığını sanmıyorum. Bu biraz tahmin, yorum. Ama şu bir gerçek; Merkez Bankası yıllardır zaten faiz kararını kendi başına alabilir durumda değil. Bundan dolayı bu köşede de hep “Merkez Bankası faizi şuraya çıkardı ya da indirdi” yerine, “Merkez Bankası’nın faizi şuraya çıkarıldı ya da indirildi” diyoruz.
Ancak Merkez Bankası’na faizi belli bir düzeye (bu iddiaya göre belli ki en fazla yüzde 45’e) çıkarma izni verilmiş olsa bile, Merkez Bankası’nın adeta bunu açıklamasını nasıl izah edeceğiz?
Varsayalım Merkez Bankası’na faizde bir tavan oran dikte edildi ve “Yüzde 45’i geçmeyeceksin” denildi. Peki Merkez Bankası dünkü toplantıdan sonra bir anlamda “Ben yetki sınırıma yaklaştım” diye niye açıklama yapsın ki! Faizi 5 puan daha artırır, geçen ayların açıklamasına benzer bir açıklamayla yetinir, geçer giderdi.
Dolayısıyla, Merkez Bankası’na faiz tavanı dikte edilmiş olsa bile, dünkü açıklamada gelecek aylara ilişkin yol haritasının çizilmiş olması önemlidir, değerlidir ve yerinde bir yaklaşımdır.