Namlusu enflasyona değil kafamıza çevrili silah!
Bildik kuralı hatırlatayım; havuza dalmadan önce derin nefes almak iyi fikirdir. Ama havuza daldıktan sonra derin nefes almak kötü fikirdir. Bir fikri iyi veya kötü yapan, fikrin ne olduğu değil, zamanlamasıdır. Tıpkı yağmur dindikten sonra şemsiye araman gibi… Kazadan sonra tedbir gibi…
Şu anda toplum; Merkez Bankası’nın rekor zararını konuşuyor. Ancak sorun şu ki bu zararı oluşturan süreçleri mercek altına alamadık. Çok azımız; enflasyon mücadelesinde faiz silahının kullanılması gerektiğini söylerken, içimizdeki malum ekonomistler, ısrarla faizi indirme yolunu seçti ve %8,5 yaptı.
NAMLUSU ENFLASYONA DEĞİL KAFAMIZA ÇEVRİLİ SİLAH
“Faiz sebep enflasyon sonuç” diyerek; tarihimizin en maliyetli iktisadi deneyinin “rekor faiz, rekor enflasyon” durağına vardık. İş işten geçtikten sonra faiz silahını devreye soktuk fakat çoktan havuz suyunu ciğerlere çekmiş olduk. Oysa faiz silahını yerinde kullanan dünya enflasyonu dizginleyebildi.
Tam bu aşamada faiz indirimi konuşulurken, Amerikan Merkez Bankası, bu yıl yapacağını ilan ettiği 6 indirimi önce 2’ye çekti. Yetmedi; indirme sürecinin bu yıl olamayacağı, hatta gelecek yıl ile birlikte yeniden faiz artımına geri dönülebileceği konuşulur oldu. Bizim Merkez mi? O hala faizi nas sanıyor.
İKİ SORU İKİ CEVAP / Faiz enstrümanına dair…
Faiz indirimini ürküten riskler neler?
En büyük risk, enflasyonun depreşebileceği ihtimali… Fed’in enflasyon hedefine (%2) varılamayacak olması halinde, bırakın indirimi, gerektiği kadar artırılabileceği konuşuluyor. Enflasyonun yapışkan hale gelmesi durumunda, bu yıl planlanan 2,5 puan indirimden vazgeçip 50 baz puan arttırılabilecek.
Jeopolitik kaygılar neler?
En önemlisi, uluslararası ilişkilerde her geçen gün tırmanan gerilimler… Dünya sanki savaş bulutları biriktiriyor. İsrail-İran çatışması son anda mola alabildi, İsrail’in Filistin’i yok etme gayreti, Güney Çin Denizi’nde her an sıcak çatışmaya dönebilecek ABD-Çin gerilimi ve 17 farklı ilan edilmemiş savaş…
not - BİZ İSE ARTIRDIĞIMIZ FAİZİN HAYRINI GÖREMEDİK GİTTİ
Herkes gider mersine, biz gittik tersine… Heterodoks sevdasıyla 1,9 trilyon TL’lik bütçe açığı, 818 milyar liralık Merkez Bankası zararı ve hala ufkumuzu karartan KKM ilave yükleri… Geç alınmış tedbir yüzünden %8,5’ten %50’ye çıkardığımız politika faizi…
İşin trajikomik yanı, diğer uluslar enflasyonu indirebilmek için faize katlandılar ve başardılar. Biz ise nas takıntımız yüzünden faizi çok geç arttırdık, bu yüzden kura, enflasyona hiçbir katkı sunmadan, ekonominin damarlarına faiz zehrini zerk ettik.
Mademki faizin yükünü çekecektik, bari yüksek faizin bir hayrını görebilseydik. Peki neden? Bunu ben gaflet, cehalet ile açıklama noktasını aştım ve şimdi ihanet, hıyanet arar oldum. Zira bu kadar büyük hatayı cehalet başaramaz. Ekonomi bilmiyor olmak dahi mazeret olamaz. Bu, düpedüz hıyanet…
Yetmezmiş gibi ABD’den ilanla; “faiz artışına son verdik” kabilinden finansal efelenmeler de yaptık. İyi de arttırdığın faiz, enflasyona çare olamamış, kuru yönetmeyi becerememiş ise bu yanlış politikaların hesabını kim verecek?
Finansmana erişemediği için yavaşlayan sanayici mi? Kur yüzünden yaralı ihracatçı mı? Piyasayı kasıp kavuran maliyetler altında ezilen üretici, enflasyonun elsiz ayaksız kurbanları halk mı?
Sahi, kim?