Faiz indirimi bu hafta değil, peki 15 Nisan’da mı?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun ilk açıklamasının “Faiz indirmeyeceğim” anlamına gelecek içerikte olması ne kadar ilginç. Merkez Bankası daha şunun şurasında dört gün önce faiz artırıyor, yeni başkan ise dolaylı olarak apar topar bir kararla faiz indirimine gidilmeyeceğini söyleme gereği duyuyor. Çünkü kamuoyunda kendisinin bu misyonla göreve getirildiği düşüncesi hakim. Piyasalarda bu algının oluşması da Kavcıoğlu’nun bizzat kaleme aldığı bir yazıdan kaynaklanıyor. Yeni Başkan Kavcıoğlu daha 9 Mart’ta Yeni Şafak’ta bakın neler yazmış:

“Pandeminin 2021 yılını da olumsuz etkilememesi için kalıcı büyümeyi hedefleyip, sıkı para politikasından vazgeçerek yatırım ve ihracat odaklı, istihdam sağlayan büyümeyi gerçekleştirmeliyiz. Bunun için, yatırım ve üretim maliyetini doğrudan etkileyen kredi maliyetlerinin makul seviyede olması için faiz artışından vazgeçmemiz gerekir...”

Üstelik bu görüş kaleme alındığında politika faizi yüzde 17 düzeyindeydi, şimdi ise yüzde 19. Yüzde 17'yi sıkı para politikası olarak gören Kavcıoğlu, yüzde 19'u çok daha sıkı olarak niteliyordur.

“Sıkı para politikasından vazgeçilmeli” görüşü de akıllara hemen bu hafta olağanüstü bir PPK toplantısı yapılabileceğini getirmişti.

İşte Kavcıoğlu dün yaptığı açıklamada "Para Politikası Kurulu toplantıları daha önce kamuoyuna ilan edilen takvime uygun olarak yapılacak” deme gereği duydu.

Daha dün bir, bugün iki misali, atamanın ikinci günü bir anlamda “Faiz düşürmeyeceğim” deme durumunda kalmak, göreve artık kaç sıfırsa kesin yenik başlamak demektir.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun bir sonraki toplantısı 15 Nisan’da. “Sıkı para politikasından vazgeçilmelidir” diyen Başkan, ne yapacaksa belli ki o zaman yapacaktır.

 

130 MİLYAR DA İZAH EDİLECEK GİBİ...

Başkan Kavcıoğlu Yeni Şafak’ta 2 Mart’ta yayımlanan yazısında da rezervler konusuna değinirken şunları yazmış:

“Geçen haftanın önemli konularından biri de muhalefet tarafından tekrar gündeme getirilen Merkez Bankası rezervlerinin neden eksiye düştüğü ve bu rezervlerin ne olduğu konusuydu. Aslında bu konunun TCMB tarafından açıklanması yararlı olurdu. Ancak TCMB’den bir açıklama gelmeyince, sanki bu konuşulan 130 milyar dolar bir yerlere uçtu gitti gibi algılanıyor...”

Dikkat ediniz, bu yazıda önemli bir detay var; yeni Başkan Kavcıoğlu rezervlerin eksiye düştüğünü kabul ediyor. Bu kabul, Başkanlık koltuğunu çok dikenli hale getirir, aman dikkat!

Başka ne diyor Kavcıoğlu: “Merkez Bankası keşke bu konuyu açıklasaydı...” Artık makam sizin, karar verme durumunda olan da sizsiniz, buyurun yarından tezi yok, açıklayın bu 130 milyarı...

“BİLSEM SÖYLEMEM Mİ YAVRUCUĞUM”

1990’lı yılların başından 2000’e kadar TRT televizyonlarında çeşitli programlara konuk olarak katıldım. Ardından 2000’den 2010’a kadar yine TRT’de çok sayıda program hazırladım ve sundum. Canlı olarak gerçekleştirdiğim yayın sayısı üç bine yakındır. Televizyon yayıncılığının (buna radyo da dahil) bir konuda hiç affı olmadığını öğrendim. Bir konuyu bilmiyorsanız, vermeniz gereken en tatmin edici yanıt “Bilmiyorum” olmalıdır. Hadi en fazla daha ılımlı bir dille “Bu konuda fazla bilgim yok” diyebilirsiniz ki o da aslında aynı kapıya çıkar. Ama eğer, bilmediğiniz halde bir şeyler biliyormuş gibi ahkam kesmeye başlarsanız izleyici ya da dinleyici bunu anında yakalar ve cezanızı keser, size notunu verir.

Bazen “Bilmiyorum” yanıtı, aslında açıklama yapılmak istenmediğinde kullanılabilecek güzel bir kaçış aracına da dönüşebilir. Çernobil patlamış, Karadeniz nükleer serpintiye maruz kaldı mı, kalmadı mı tartışması sürüyor, çaylarımızda nükleer serpinti var mı, bunun tartışması yapılıyor. Dönemin Sanayi Bakanı merhum Cahit Aral radyasyonlu çayların daha lezzetli olduğunu söyleyerek Bekerel Cahit olarak anılmaya başlamış. Ama radyasyonlu çayın daha lezzetli olduğunu söyleyen Aral, o günlerde ne olduğunu unuttuğum bir soruya ya yanıt vermek istemiyor ya gerçekten o konuda bilgisi yok. Bizler genç muhabirleriz; sorumuz karşısında şu yanıtı alıyoruz:

“Bilsem söylemem mi yavrucuğum...”

Koskoca bakan bilmediğini söylüyor, ne diyebiliriz ki! “Niye bilmiyorsun” diye hesap soracak halimiz yok ya.

★★★

Bütün bunlar nereden mi aklıma geldi, niye mi yıllar öncesine dönüverdim...

Cumartesi sabahından beri telefonum adeta susmuyor:

“Naci Ağbal görevden niye alındı?”

İşte bu soru aklıma hep merhum Aral'ın "Bilsem söylemem mi” yanıtını getiriyor.

Gerçekten de Naci Ağbal’ın niye görevden alındığını bilmiyorum, bilmem de mümkün değil zaten. Kaldı ki bu tasarrufun gerekçesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başka bilen var mıdır, ondan da emin değilim.

 

NİYE GELDİLER, NİYE GİTTİLER, NİYE GELDİ?

Murat Çetinkaya görevden niye alındı, faizi düşürmüyor, diye. Ne demişti Cumhurbaşkanı Erdoğan Çetinkaya için: “Laf dinlemiyor!”

Yerine getirilen Murat Uysal “laf dinledi” ve faizi yüzde 24’ten yüzde 8.25’e kadar çekti. Ama böylesine bir faiz indiriminin kağıt üstünde durduğu gibi durmayıp Türkiye’ye inanılmaz bir fatura çıkardığı da görüldü. Gerçi o faturanın tümü de henüz ödenmiş değil ya...

Uysal gitti, Naci Ağbal geldi. Aslında Ağbal kasım ayında göreve faiz artırsın diye getirilmedi ki, bunu istendiği ya da kendi haline bırakıldığı takdirde Uysal da pekala yapabilirdi. Ama Merkez Bankası farklı bir görünüme kavuşsun, itibarı artsın ve bağımsız çalışabiliyor görüntüsü oluşsun isteniyordu. Yani sonuçta Ağbal faizi artırsın diye değil, itibar sağlasın diye o göreve getirildi. Ağbal bırakın Merkez Bankacı olmayı, bankacı bile değildi ama son yıllarda hiçbir başkana nasip olmayan bir kamuoyu kredisiyle işe başladı. Ayrıca Ağbal’ın faiz artıracağını Erdoğan bilmiyor muydu ya da faiz artırımı kararları Erdoğan’dan habersiz mi alındı, hiç sanmıyoruz. Şu durumda Naci Ağbal’ın görevden alınmasını nasıl izah edeceğiz? Var mı bunun bir açıklaması?

Verilebilecek en samimi yanıt, en azından benim açımdan “Bilmiyorum” olacaktır.

Hem gerçek nedeni bilsem yazmaz mıyım, bundan güzel yazı konusu mu bulacağım. Ama bilmiyorum ki, hem kim biliyor ki!

Peki Şahap Kavcıoğlu’nun seçilme nedeni ne? Onu da bilmiyorum.

 

BAKANLIĞA DÖNÜŞ MÜ?

Naci Ağbal’la ilgili bir takım yeni görev iddiaları var. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ikiye ayrılacağı ve Ağbal’ın eski görevi olan Maliye Bakanlığı’na döneceği, Lütfü Elvan’ın da Hazine Bakanlığı görevini sürdüreceği gibi.

Bunlar Ankara’da konuşulan iddialar. Gerçekleşir mi, onu bu hafta içinde göreceğiz.

Varsayalım böyle bir görev değişikliği oldu, Ağbal yeniden Maliye’nin başına geçti. En azından bu görev değişikliği eş zamanlı gerçekleştirilirdi, öylesi daha şık olurdu. Hem zaten Hazine ve Maliye’nin ikiye ayrılacağına da şu aşamada iddiadan ibaret.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Gerçek enflasyon kaç? 12 Eylül 2024