Faiz değişmedi, likidite fazlası için ek önlemler geldi
Merkez Bankası’nın politika faizinde değişiklik yok; oran yüzde 50’de sabit tutuldu. Zaten faizde değişiklik de beklenmiyordu. Merkez Bankası, dünkü Para Politikası Kurulu toplantısına ilişkin açıklamada likidite fazlası için önlemler alınacağını belirtmişti, o önlemler de duyuruldu.
Para Politikası Kurulu açıklamasının faizle ilgili kısmında önceki açıklamalara göre hemen hemen hiç değişiklik yok.
PPK’nın nisan toplantısındaki açıklamada mart ayı enflasyonunun, devam eden zayıflamaya rağmen öngörülenden yüksek gerçekleştiği belirtilmişti. Bu kez dünkü toplantıdan sonra yapılan açıklamada nisanda aylık enflasyonun ana eğiliminin sınırlı bir zayıflama kaydettiği ifade edildi.
Merkez Bankası hep manşet enflasyonu değil de mevsimsellikten arındırılmış enflasyonu izliyor ya, değerlendirmedeki bu fark işte o arındırılmış enflasyondan kaynaklanıyor. Yoksa açıklanan aylık enflasyon martta yüzde 3.16, nisanda yüzde 3.18’di. Yüzde 3.16’yı öngörülenden yüksek, yüzde 3.18’i sınırlı bir zayıflamaya işaret eden bir oran olarak görmenin altında farklı bir değerlendirme yattığı ortada.
Yine de çok açık ki nisandaki bu zayıflama bir faiz indirimini gündeme getirmekten çok çok uzak. Hem zaten öyle yalnızca bir ayda kendini gösteren bir hareket bir eğilim olarak okunamaz, okunsa bile kalıcı görülmediği takdirde faiz indirimi için harekete geçilmesini sağlamaya yetmez.
Ama şu notu düşmek gerek; bu söylediklerim, olması gereken ve Merkez Bankası’nın bugüne kadar dile getirdikleriyle uyumlu bir yaklaşım. Yoksa Merkez Bankası bunu dile getirir de, siyaseten çok farklı bir karar alınır, o başka. Geçmişte bunun örneklerini gördük çünkü.
Faiz de aynı, metinler de...
Para Politikası Kurulu açıklamasında faizin ne zaman indirilebileceğine ve ne olursa yeniden artış yapılabileceğine dönük ifadeler aynen korundu.
PPK açıklamasında geçen ay olduğu gibi önce şu kayıt düşüldü:
“Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelemiştir.”
Peki yüzde 50 olan faizin ne zaman aşağı çekilmesi söz konusu olabilirdi, artık ezberlediğimiz koşullar sıralandı:
“Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir.”
Ya yüzde 50 olan oranı yukarı çekme gereğinin doğması durumu:
“Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır.”
“TL reel olarak değerlenecek”
Merkez Bankası’nın yine aynen koruduğu bir görüşü daha var...
Para politikasındaki kararlı duruşla dezenflasyon yılın ikinci yarısında tesis edilecek. Peki para politikasındaki kararlı duruşun etkileri ne olacak; o da sıralanıyor:
“Yurt içi talepte dengelenme sağlanacak, Türk Lirası reel olarak değerlenecek, enflasyon beklentilerinde düzelme olacak ve enflasyonun ana eğilimi düşecek.”
Bir kez daha dikkat çekmek istiyorum. Bakın; doğrudur yanlıştır, sonra başımıza bela olur olmaz; bütün bunlar bir yana, Merkez Bankası yine üstüne basa basa, ısrarla “Türk parası reel olarak değer kazanacak” diyor. Bu yaklaşımın kısa vadede değişeceğini pek beklememek gerekiyor.
İşte likidite fazlası önlemleri...
Başlangıçta tatlı bela olarak görülen, sonra sonra giderek can sıkmaya başlayan bir durum yaşanıyor. Yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk Lirası finansal varlıklara olan ilgisi ve talebi likidite fazlası oluşması sonucunu doğuruyor ve bu bir takım sıkıntılara yol açıyor.
Merkez Bankası bu konuda yaşanabilecek sorunlara daha önce de dikkat çekiyor ve gereken adımların atılabileceğinden söz ediyordu. Bu kez PPK açıklamasında daha kesin bir ifadeye yer verilerek “Oluşan likidite fazlası ilave tedbirlerle sterilize edilecektir” denildi; denildi ve o ilave tedbirler de alındı.
Yeni kararlar neler?
Merkez Bankası’nın dün aldığı kararlar özet olarak şöyle:
TL mevduatın zorunlu karşılığı vadeye göre 4 ve 8 puan artırıldı.
KKM’nin zorunlu karşılığında yine vadeye göre 8 ve 12 puan artış yapıldı. KKM uygulamasına ilişkin olarak zorunlu karşılık dışında bir takım teknik düzenlemeye de gidildi.
TL kredi yerine döviz kredisine yönelme son dönemde çok hızlanmıştı. Bunun önüne geçmek amacıyla yabancı para kredilere aylık yüzde 2 büyüme sınırı getirildi, sınırı aşan kredi tutarı kadar TL cinsinden zorunlu karşılığın bir yıl boyunca bloke olarak tesis edilmesine karar verildi.