Ezanların makamlarını kim neden değiştiriyor?
Toplumda bireyler arasındaki ilişkilerin düzenlenmesinden doğan töre, adet, gelenek ve görenekler, din kuralları gibi görgü kuralları da yazılı olmayan normlardır. Gelenek, gelene ek demektir ve toplumun yapı taşlarıdır. Var olan gelenekler sürdürülebilirliktir.
Hassas dengeleri olan konularda taviz verilmemesi gereken alanları da tanımlarlar. Son dönemde din üzerinden verilen toplumsal mesajlar, farklı kesimlerde farklı etkiler yaratıyor. Sahadaki gözlemlerim; basit görülen, ötelenen ayrıntıların ne kadar önemli olduğunu anlatıyor bize.
MÜEZZİNLER GELENEĞİ YIKMA CESARETİNİ NEREDEN BULUYOR?
Sizin de dikkatinizi çekmiş olmalı. Son 1 yıldır İstanbul’da pek çok camide farklı bir ezan okuma akımı başlatıldı gibi… Tuhaf tuhaf makamlar, gazel şarkı formuna kaymalar, arada kafasına göre tatsız tuzsuz makam geçkileri... Yetmezmiş gibi kreşendolar, detone ve surtone okuyuşlar…
Ezan, namaza çağrıdır ve güzel okunmalıdır. Ezan; “haydin namaza” derken yeni yetme müezzinler “bas git” dercesine ezanın manevi çağrısına ters düşüyor. Sanki yeni bir gelenek oluşturuluyor. Bir de bazı yerlerde canı isteyenin ezan okuması var ki bu da kulaklardaki ezan özenine ihanet gibi…
KARAKAYA; “ZERAFET VE ZEVK BUDANIYOR”
Musikiden arkadaşım Bezmara’nın kurucusu Fikret Karakaya’ya bu durumu sordum, söyledikleri endişelerimi teyit ediyor: “Bu yeni yetme müezzinler kendilerini şarkıcı, gazelhan falan sanıyor. Kimse kusura bakmasın ama İstanbul’a özgü zarâfet ve zevk kalmadı. Geleneği korumak gerekir oysa…”
İKİ SORU İKİ CEVAP
Vakit ezanlarının makamları neler?
Geleneğimizde 5 vakit ezanın her birinin farklı makamlarda okunduğu görülür. Bağlayıcı olmamakla birlikte, sıralama şöyledir: Sabah ezanı saba, öğle uşşak, ikindi rast, akşam segâh, yatsı hicaz makamında okunur...
Değişim nasıl başladı?
Zaman olarak son 1 yıldır neredeyse tüm camilerde, ezanı farklılaştırma gayreti söz konusu… Kimi bunun Diyanet İşleri Başkanı’nın talimatıyla yapıldığını söylerken kimi de müezzinlerin eğitiminde bazı hocaların kendi üsluplarını minareler üzerinden yaygınlaştırma saplantıları olduğu kanaatinde…
not
MİNAREDE BAZ İSTASYONUNUN NE İŞİ VAR?
Türkiye’de 96 bin cami var. Selatininden klasik döneme, modern mimariden mescide dek bu camiler içinde harika mimariler var. Ancak öylesi camiler var ki AVM özentisi pasajları, özensiz binaları ve çarpık mimarileriyle dikkat çekiyorlar. Başka bir sıkıntı, minareleri baz istasyonu gibi kullanma geleneği oluşturulmasında… Şerefeler elektronik cihazlarla donatılmış, cep operatörlerine kiralanmış. Fakat benim daha da merak ettiğim, 131 bin din görevlisi olan Diyanet’in, ezanmatik cihazlarını kullandırıyor olması… Zaten şerefeye çıkmayıp cami içinden ezan okunurken şimdi, namaz vakitleri ve Cuma selâlarına programlı ezanmatik cihazları kullanılıyor.
İstikbal göklerde olduğu kadar köklerdedir. Diyanet, ezan geleneğini yok ederek ne yapmaya çalışıyor? Hem ezanı kötü oku hem de işini ezanmatik halletsin. Tuhaf ötesi…