Eylül verileri yavaşlama ve enflasyon diyor
Son 10 günde gelen veriler Eylül ayında yavaşlamanın devam ettiğini, enflasyonun ise yükselişini sürdürdüğünü gösteriyor. İktisadi eğilim anketleri önümüzdeki sürece yönelik hem büyüme hem de fiyatlama davranışları hakkında fikir veriyor. Açıklanan farklı enflasyon endeksleri ise gerçekleşen enflasyonun nedenlerini anlattığı kadar geleceğe ilişkin bilgiler de içeriyor.
Sipariş düşüyor, stoklar artıyor ama fiyatlar düşmüyor
Merkez Bankası geçen hafta başında Eylül ayına yönelik iktisadi yönelim anketini yayınladı. 1700’den fazla imalat sanayi firmasına yöneltilen çeşitli sorulardan oluşan ankette, firmalar son aylarda siparişlerinin azalmaya devam ettiğini ve aynı zamanda stoklarının arttığını söylüyor. Böyle bir durumda, normal koşullarda firmaların üretimlerini kısmasını, stokları eritmek için ise fiyatları indirmesini bekleriz. Bu soruların cevabı ankette yer alıyor aslında. Firmalar gelecek üç ayda sipariş, üretim ve istihdam rakamlarında düşüş beklediklerini söylüyorlar. Aynı zamanda maliyetlerin artacağını, satış fiyatlarında da artacağını belirtiyorlar. Yani stokları azaltacağız ama fiyatları düşüremeyeceğiz mesajını veriyorlar. Bunun arkasındaki en önemli neden maliyetlerde artış beklemeleri görünüyor. Tedarik sorunları, hammadde fiyatları, ücret artışları ya da kurlardaki hareketlenme beklentisi bunun nedeni olabilir.
Pazartesi günü açıklanan PMI verilerinde de benzer bir eğilim görüyoruz. İzlenen 10 sektörün tamamında üretim istihdam ve siparişlerde düşüşün yanı sıra girdi maliyetleri ve satış fiyatlarında artış izliyoruz. Tekstil, Giyim, Ana Metal, Elektrik, Elektronik gibi sektörlerde hem üretim, sipariş düşüşü, hem de maliyet artışı daha sert görünüyor.
Enflasyon baz etkisini bekliyor
Pazartesigünü açıklanan enflasyon rakamları yıllık artışın TÜFE ve ÜFE’de devan ettiğini gösteriyor. Döviz kurlarının sakin seyrettiği, emtia fiyatlarının arttığı bir dönemde ÜFE’deki artışın geçen yılın aynı dönemine göre 3 katı bir oranda yüzde 4,78 artması maliyet artışlarının birikimli etkilerinin de güçlü olduğunu gösteriyor. Özellikle doğalgaz fiyatları hem doğrudan hem de dolaylı yoldan elektrik fiyatlarını arttırarak en önemli maliyet unsurlarından birisi olmuş görünüyor. Önümüzdeki süreçte doğalgaz fiyatlarının seyri enflasyon dinamikleri açısından en önemli belirleyenlerden birisi olmaya devam edecek. OPEC+ ülkelerinin petrol fiyatlarındaki düşüşten çok mutlu olmadığını, güçlü arz kısıntısına gitmek gibi adımlar atmaya hazır olduğunu düşünecek olursak doğalgazda da benzer riskler beklenebilir. Son aylarda gerileyen enerji fiyatlarının maliyet enflasyonuna verdiği olumlu katkının sonlarına yaklaşıyor olabiliriz.
TÜFE’de yükselişini sürdürdü ve geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 2,5 katı yüksek bir oranda yüzde 3,08 gelerek yıllık artışını 83,45 seviyesine taşıdı. Yine konut sektöründe izlenen elektrik, doğalgaz fiyatları ile eğitim ve diğer hizmetler ön plana çıktı. Gıda yüzde 1,97 gibi görece sınırlı aylık artış ile manşet aylık enflasyonu frenleyen faktör olmuş görünüyor. PMI verileri gıda endeksine baktığımızda, dış siparişler azalsa da iç talebin arttığı, maliyet baskısının da devam ettiği görülüyor.
Gıda fiyatlarında farklılaşma yüksek
Gıda TÜFE’de en ağırlıklı sektör ve enflasyon algımızı en çok etkileyen sektör. TÜFE’de gıda fiyatlarında aylık artış yüzde 1,97, yıllık artış yüzde 93 görünüyor. İTO Ücretliler geçinme endeksinde Eylül ayında gıda fiyat artışı yüzde 3,64, yıllık artış yüzde 113, 23 olarak açıklandı. TÜRK –İŞ anketinde aylık artış yüzde 5,15, yıllık artış yüzde 130,01 şeklinde duyuruldu. Aylık yüzde 1,97 ile yüzde 5,15 arasında, yıllık yüzde 93 ile yüzde 130 arasında gıda enflasyon rakamlarımız var. Elbette metodoloji farkları var, İTO anketi İstanbul, TÜRK-İŞ verileri Ankara anketine dayanıyor ama nufüsün yoğun olduğu bu bölgelerdeki veriler, hissettiğimiz enflasyon ile gerçekleşen enflasyon farklarını kısmen açıklıyor sanıyorum.