Evden çalışma (2)
Sevgi ve korona, paylaştıkça artarmış. Koronanın artışını önlemek için evden çalışma, yeni norm oldu. Bu yeni düzen ofis giderlerini azalttığı için işverenlerin işine geldi. Öte yandan çalışan da o trafik keşmekeşine girmediği ve zamanını daha özgür kullanabildiği için “ev, ev, tatlı ev” deyip bu yeni düzeni sevdi. Şimdi “Alan razı, veren razı” gibi bir durum var ortada. İki taraf da memnun görünüyor. Ancak bu yeni düzenin de kendine özgü sorunları var. Aşağıda bu sorunlardan bazılarına değineceğim.
Her ev evden çalışma için uygun değil
Evler, genelde ev olarak tasarlanmıştır; çalışma mekânı olarak değil. Herkesin evinde ayrı bir çalışma odası bulunmayabilir. Ev, “Nohut oda, bakla sofa” türü küçük bir ev olabilir. Bir de aile kalabalık ise, evde çalışmak için sakin bir köşe bulmak zor olacaktır. Eğer evden çalışma sırasında müşteri ile iletişim söz konusu ise durum daha da zorlaşabilir. Örneğin, mutfağın bir köşesinde müşterinin telefonuna cevap veren çağrı merkezi çalışanın, annesine “Anne, tangur tungur bulaşık yıkamanın şimdi sırası mı?” diye serzenişte bulunduğunu duyar gibiyim.
Zaman yönetimi sorunu
Evde çalışmanın önemli zorluklarından birisi de “zaman yönetimi” meselesidir. Ofiste iken çalışma saatleri bellidir. Kişi, bir amirin denetimi ve gözetimi altında çalışır. Çoğu kez amir işlerin önceliklerini de belirler. Ofisten çıktığında, yöneticilerin e-mail ve/veya telefon ile iş tacizleri hariç, kişi kendi özel yaşamına girer. Yani iş yaşamı ve özel yaşamının fiziksel olarak sınırları çizilmiştir. Evden çalışmada bu sınırlar kalkar. Kişi kendini özel yaşam ve iş yaşamının birbiri içine girdiği hür ve belirsiz bir ortamda bulur. Böyle bir ortamda zamanı yönetmek kolay değildir. Kişinin vermesi gereken bir sürü karar ortaya çıkar: Örneğin: Günün hangi saatlerini işe ayıracak? Hangi saatlerde başka işler yapılacak? İşteki öncelikler ne olacak? Ve kişi bu kararları doğru veremez, zamanını iyi yönetemezse evinde ofistekinden daha fazla çalışmış ve kendini tükenmiş olarak bulabilir.
Çocuklar izin verirse
Küçük çocukları olanlar, özellikle anneler, evden çalışmaya başlayınca belki hiç tahmin etmedikleri bir sorunla daha karşılaştılar. Çalışan anneler evde çocuklarına yeterince zaman ayıramamaktan şikayet ederlerdi. Evden çalışma sisteminde bu sorunlarının kalmayacağını sandılar. Ama kazın ayağının öyle olmadığı evden çalışma başlayınca anlaşıldı.
Küçük çocuklar anne ve babayı evde görünce bütün zamanın onlar için olduğunu düşünüyorlar. Küçük haylaza “Covit-19 dolayısıyla evdeyim. Ama evde de çalışmam lazım. Sen şimdi şurada otur, ya da bakıcı ablanla oyna” dendiğinde “Ayıpsın anne. Ne demek, senin de çalışman lazım” demiyor. Annesi çalışma odasına girip (o da varsa) kapıyı kapattığında kapı dışında ağlamaya başlıyor. Anneler , anne olmanın dayanılmaz ağırlığını yaşıyorlar; evde olup, çocukla ilgilenememek.
Zoom’dan zoom’a
Kişi, “Çok şükür evdeyim, hiç olmazsa o anlamsız toplantılardan kurtuldum” diye düşünüyorsa, yanıldı demektir. Meğerse yöneticisi onu “zoom”lamak için pusuda bekliyormuş. Çünkü artık “zoom” tipi uygulamalar sayesinde görüntülü toplantılar yapmak mümkün. Ve evden çalışan kişilerle konuştuğumda en çok şikayet edilen konu, bu artan toplantılar. Yöneticiler de çalıştıklarını kanıtlamak için art arda toplantılar düzenliyorlarmış. Çalışanlar zoom’dan zoom’a koşturuyormuş. Ve toplantılar, kendini göstermek için “Öğretmenim, öğretmenim” diye sürekli parmak kaldıran ilkokul öğrencisi tipi çalışanlar yüzünden gereksiz yere uzuyormuş.
Bu görüşmelerin bir de görüntü boyutu var. Yani evinizi, bir anlamda mahreminizi, dışarıya açıyorsunuz. Siz canlı video görüşmesinde iken ekranda görünecek arka planı da iyi seçmeniz ve kontrol etmeniz gerekiyor. Örneğin kişi, genel müdür dahil şirketinin üst düzey yöneticileri ile görüntülü toplantı yaparken arka planda kayınbiraderin göbeğini kaşıya kaşıya tuvaletten çıkışının ekrana yansıması pek hoş olmayabilir. Kütüphane de resme giriyorsa kitapların ve duvarlardaki fotoğrafların da göründüğünü hesaba katmak gerekir . Kitaplar ve fotoğraflar kişinin profesyonel geleceğine zarar vermeyecek düzeyde olmalıdır. Örneğin, kişi bir devlet dairesinde çalışıyorsa, arka planda devlet büyüklerinin eski ortakları ile olan fotoğrafları varsa derhal kaldırılmalıdır.
Sonuç
Aylarca eve tıkılmış, evlerinde bunalmış kişiler pandemi sonrası ofislerine döndüğünde odalardan şöyle sesler gelebilir “Yumurtaya can veren Allahım, nelere kadir. Bizim bu renksiz müdürü bile özleyeceğim aklıma gelmezdi”
Ancak şurası bir gerçek ki, dünya eskisi gibi olmayacak. Başımızdaki bu pandemi belası sona erdiğinde terk edilen eski mevzilere herkes geri dönülmeyecek. En azından çalışma düzeni olarak dünya aynı kalmayacak. Örneğin, ofis giderlerinden tasarrufu gören işverenler evden çalışma modelini daha fazla benimseyecek. Belki ofis giderlerinden tasarruf ettiği paranın bir kısmını, iş için evini kullanan çalışanlarla paylaşacak. İş yerine uzaklık yakınlık artık mesele olmayacağından, insanlar kiraların daha ucuz olduğu yerlerde, ayrı çalışma odaları bulunan evlerde oturabilecek. Bakalım zaman bize neler gösterecek.
Sağlıklı günler dileğiyle...