Ev ve araba fosile bağımlı kaldıkça, hiç kurtuluş yok
REN21 Genel Müdürü Rana Adib, “Yenilenebilir enerjilerde izlenen büyüme ve rekabet gücündeki artış, diğer tüm kaynaklardaki artışın önüne geçiyor. Ancak, küresel ölçekte enerji talebi artmaya devam ettikçe sektörde yaşanan bu olumlu artış sadece talepteki artışı doyuruyor. Enerji sisteminin tamamı değişmediği takdirde sadece kendimizi kandırıyoruz” diyor.
REN21 tarafından yayınlanan 2020 Yenilenebilir Enerji Küresel Durum Raporu (Renewables 2020 Global Status Report, GSR) küresel enerji sektöründe yaşanan gelişmeleri ortaya koyuyor. Rapora göre, yenilenebilir enerji üretimindeki artış, sadece artan enerji talebine cevap verebiliyor. Oysa küresel iklim krizi ile mücadele için, enerji sisteminin tamamen fosil yakıtlardan arınması gerekiyor.
Rapora göre, 2013-2018 yılları arasında küresel enerji talebi, yıllık yüzde 1,4’lük artışla yükselmeye devam etti. Yenilenebilir enerji üretiminde önemli bir artış izleniyor, fakat bu artışa rağmen, yenilenebilir enerji kaynaklarındaki ilerleme elektrik sektörüyle sınırlı kalıyor. Isınma, soğutma ve taşımacılık sektörlerinde ise yenilenebilir enerjilerin payı oldukça sınırlı. Yenilenebilir enerjilerin toplam enerji talebindeki payı 2013 yılında yüzde 9,6 iken, 2018 yılında yüzde 11’e yükseldi. Bu oran elektrik üretiminde yüzde 26, ısınma ve soğutma sektörlerinde yüzde 10, ulaşım sektöründe sadece yüzde 3 seviyesinde.
İklim grevleri ve yenilenebilir enerjide rekor büyüme
Raporda yer alan verilere göre, yenilenebilir enerji sektörü, 2018 yılında dünya çapında yaklaşık 11 milyon kişiye istihdam sağlamış durumda. Özel sektör 2018-2019 arasında, yeni inşa edilen yenilenebilir enerji kurulu gücünde rekor büyüme sağlayarak, enerji satın alım anlaşmalarında yaklaşık yüzde 43 artışa ulaştı. Yenilenebilir enerji üretimindeki farkındalığın yükselmesinde önemli bir pay da küresel iklim grevlerine ait. 150 ülkede milyonlarca insanı bünyesine katarak eşi görülmemiş boyutlara ulaşan gösteriler, hükümetleri iklim konusunda gerçek adımlar atmaya zorladı. Nisan 2020 itibariyle 29 ülkede, 822 milyon vatandaşı temsil eden bin 490 otorite, birçoğu yenilenebilir enerjiye dayalı enerji sistemleri planlayan ve hedefleyen ‘’iklim acil durumu” deklarasyonları yayınladı.
Fosil yatırımlar da devam ediyor
Bazı ülkeler kömürü aşamalı olarak sonlandırma kararı alsa da, kömürden vazgeçmeyenler de var. Paris Anlaşması'nın imzalanmasından bu yana, özel bankaların fosil yakıt projelerine aktardığı finansmanda her yıl artış yaşanıyor. Fosil yakıtlara aktarılan finansmanın son üç yıldaki toplamı 2,7 trilyon dolara ulaşmış durumda. Öte yandan, fosil yakıtların gerçek maliyeti, sebep olduğu hava kirliliği, iklim değişikliğine katkı ve trafik sıkışıklığı gibi kalemler de hesaba katıldığında tahmini olarak 5,2 trilyon doları buluyor.
Salgında gösterilen “liderlik” devam etmeli
REN21 Genel Müdürü Rana Adib’in rapora yönelik yorumları şöyle: “Yenilenebilir enerjilerde izlenen büyüme ve rekabet gücündeki artış, diğer tüm kaynaklardaki artışın önüne geçiyor. Ancak yayınladığımız rapor bu konuda uyarı niteliği taşıyor: Elektrik üretiminde gelinen nokta, büyük resmin yalnızca bir bölümünü oluşturuyor. Küresel ölçekte enerji talebi artmaya devam ettikçe sektörde yaşanan bu olumlu artış ancak talepteki artışı doyuruyor. Enerji sisteminin tamamı değişmediği takdirde sadece kendimizi kandırıyoruz. Evlerimizin ısınmasını ve arabalarımızı fosil yakıtlardan arındırmalıyız. Isınma, soğutma ve ulaşım sektörleri başta olmak üzere, fosil yakıt ekonomisini destekleyen her türlü teşviği sonlandırmamız gerekiyor. Hükümetlerin, piyasa koşullarında ve kurallarda köklü değişiklik yapmaları ve COVID-19 salgını sırasında gösterdikleri liderliği devam ettirmeleri gerekiyor.”
EKONOMİK KURTARMA PAKETLERİ FOSİL YAKIT EKONOMİSİNE MUHTAÇ BIRAKIYOR
COVID-19 sonrasına yönelik kurtarma paketleri, düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş için fırsat sunuyor. Rana Adib'e göre, bu önemli şansı yitirme riskimiz var. Adib, “Belirtilen kurtarma paketlerinin birçoğu kirli fosil yakıt sistemine bağımlılığımızı güçlendiren birçok detay içeriyor. Bazıları doğrudan doğalgaz, kömür veya petrol kullanımını teşvik ediyor. Diğerleri, yeşil bir odak olduğunu iddia etseler dahi, dolaylı olarak bu sektörleri destekliyor. Örneğin elektrikli araçlar ve hidrojen teknolojileri yalnızca yenilenebilir enerji kaynakları tarafından destekleniyorsa yeşil olarak nitelendirilebilir” diyor.