Ev kadınlarının sosyal güvenliğine yönelik nasıl bir düzenleme geliyor?
Sosyal güvenlik, insanların doğumundan ölümüne ve öldükten sonra da geride kalanları kapsayacak şekilde hayatın her dönemini kapsayan evrensel bir insan hakkıdır. Ancak, sosyal güvenlik sistemlerinin dünyanın her yerinde bu anlayış çerçevesinde ele alınmadığı da bir gerçektir.
Ülkemizde de, evrensel bir hak temelinden çok, finansmanı primler yoluyla sağlanan sosyal sigorta sistemi olarak hayata getirilmiştir. İstihdama katılımın sınırlı, kayıt dışı çalışmanın yüksek olduğu ülkemizde prim ödemeleri yolu ile sistemin olanaklarından faydalanılması da sınırlı kalmaktadır. Bu durum özellikle kadınlar açısından ciddi sıkıntılara yol açmaktadır.
Türk sosyal güvenlik sisteminde kadınların sosyal güvenliği genel olarak üç şekilde düzenlenmiştir.
Bunlar;
- Kadınların kendi çalışmalarından dolayı sosyal güvenceden faydalanmaları,
- Çalışmayan eş olarak, çalışan erkek üzerinden sosyal güvenlikten faydalanmaları,
- Kız çocuğu olarak anne/baba üzerinden sosyal güvenlikten faydalanmaları şeklindedir.
Kadınların kendi çalışmalarından dolayı sosyal güvenliğe erişimi, kadınlar için en garantili ve sürekli sosyal güvenlik sağlama yoludur. Böyle bir durumda kadınlar, her türlü sosyal sigorta haklarından faydalanmakta; kendi sigortalılıkları dolayısıyla emekliliğe hak kazanabilmektedir.
Evlenme ya da boşanma gibi durumlar, kadınların kendi sigortalılıkları dolayısıyla elde etmiş oldukları bu hakları ortadan kaldırmamaktadır. Ancak, bu durum kadınların çalışma yaşamına girebilmeleri ile yakından ilgilidir.
TÜİK’in 2021 istatistiklerine göre, kadınlar Türkiye nüfusunun yarısını oluşturmakla birlikte, erkeklerin istihdama katılma oranı %62,8 iken, kadınların sadece %28’i istihdama katılmaktadır.
Bu durum, kadınların, çalışmaya ve prim ödemeye endeksli sosyal sigorta haklarından, aktif sigortalı olarak, erkeklere göre daha düşük oranlarda yararlanabildiğini göstermektedir.
Türk sosyal sigorta sisteminde kadınların sosyal güvenceden yararlandığı diğer bir durum ise, çalışmadıkları, dolayısıyla eşleri üzerinden pasif sigortalı olarak sosyal güvenlikten faydalandıkları durumdur. Bu durumda kadın, eşi yaşadığı sürece sağlık sigortasından, öldüğünde ise eşi üzerinden ölüm aylığından faydalanmaktadır. Ancak böylesi bir ilişkinin varlığı eşler arasında resmi evlilik bağını gerektirmektedir. Eşler boşandığında, kadın tamamen sosyal güvencesiz kalmaktadır.
Kadınların sosyal güvenceden yararlandığı diğer bir durum ise “kız çocuğu” olarak anne ya da babaları üzerinden genel sağlık sigortasından ya da ölüm aylığından faydalandığı durumdur. Her iki durumda da kız çocuklarının elde etmiş olduğu hak, bazı istisnai durumlar dışında çalışmaya başladıklarında ya da evlendiklerinde kesilmektedir.
Yukarıda da belirtildiği gibi sosyal güvenlik sistemi içinde yer almak ancak prim ödemesi ile mümkün olabilmektedir. Kayıt dışı çalışan ya da ücretsiz aile işçiliği yapan kadınların bu şemsiye altına girebilmesi için geriye isteğe bağlı sigortalılık imkânı kalmaktadır.
Ancak, hem prim miktarlarının yüksekliği, hem de şartların yerine getirilmesinin zorluğu isteğe bağlı sigortalılığı kâğıt üstünde bırakmaktadır.
Esasen, 2009-2023 dönemindeki SGK isteğe bağlı sigortalı sayılarına bakıldığında, isteğe bağlı sigortalı sayısının giderek azaldığı görülmektedir. Örneğin, 2009 yılında 389.791 kişi olan isteğe bağlı sigortalı sayısı, 2023/Haziran ayı itibariyle 129.621 kişiye düşmüştür.
İsteğe bağlı sigortalı sayısındaki bu azalmanın en önemli nedeni, SGK isteğe bağlı sigortalılığına ödenen primlerin 4/b (Bağ-Kur) statüsünde sayılması, başka bir ifadeyle emeklilik şartlarının 4/a (SSK) statüsüne göre daha zor olmasından, bir diğer nedeni de aylık prim tutarının yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.
Bununla birlikte sosyal güvenlik alanında kadınlar açısından yapılan çoğu düzenleme ise
kadınları çalışma hayatından uzaklaştırıcı ya da kayıt dışı çalışmaya teşvik edici niteliktedir.
Örneğin, anne ya da babasından ölüm aylığı alan kız çocuğunun çalışmaya başladıktan sonra almış olduğu bu aylığın kesilmesi, çoğu kadını kayıt dışı çalışmaya sevk etmekte ya da kadınlar ölüm aylığının kesilmesi endişesi ile çalışma hayatına girmekte gönülsüz davranmaktadır.
Sosyal güvenlik alanında getirilen düzenlemelerin bir kısmı ise kadınlar açısından eksik ve eşitlikçi olmayan uygulamaları barındırmaktadır. Örneğin; erkeklerin askerlik borçlanmasından yararlanabilmesi için askere gitmeden önce sigortalı olması koşulu aranmazken; kadınların doğum borçlanması yapabilmesi için doğumdan önce sigortalı olması koşulu aranmaktadır.
Kısacası Türkiye’de kadınların sosyal güvenliği konusunda pek çok sorun olup, sosyal devlet ilkesi ve sosyal güvenliğin temel bir insan hakkı olduğu noktasından hareketle sorunun çok yönlü olarak ele alınıp çözüm üretilmesi gerekmektedir.
Ev kadınlarının sosyal güvenliği için öngörülen düzenleme
Hükümetin “Türkiye Yüzyılı İçin Doğru Adımlar” isimli 2023 yılı Seçim Beyannamesinde,
Ailelerin evdeki yükünü çeken, aileyi ayakta tutmak için en fazla fedakârlık gösteren ev hanımlarının evdeki emekleri karşılığında herhangi bir ücret almaksızın ülke ekonomisine katkı sağladıkları ve aile refahını artırdıkları ev hanımlarının bu emeğinin karşılığında emeklilik gibi bir güvenceye sahip olmalarının en temel hakları olarak görüldüğü, bu çerçevede, ev hanımlarının isteğe bağlı ödeyecekleri primlerin üçte birinin devlet olarak karşılanacağı, bazı meslek gruplarının iş yükü ağırlığı nedeniyle sahip oldukları yıpranma payı hakkının ev hanımlarına da sağlanacağı kamuoyu ile paylaşılmıştır.
Söz konusu açıklamalardan, ev kadınlarının sosyal güvenliğinin “isteğe bağlı sigortalık” yoluyla sağlanmaya çalışılacağı, bu bağlamda ödenecek primlerin üçte birinin Devlet tarafından karşılanacağı, ayrıca şu anda bazı meslek gruplarının yararlandığı fiili hizmet zammı uygulamasından ev kadınlarının da yararlandırılmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Sosyal güvenlik mevzuatına göre, isteğe bağlı sigortalılık, kişilerin isteğe bağlı olarak prim ödemek suretiyle uzun vadeli sigorta kollarına (malullük, yaşlılık ve ölüm) ve genel sağlık sigortasına tâbi olmalarını sağlayan sigortadır.
İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için;
- Türkiye’de ikamet etmek,
- 18 yaşını doldurmuş olmak,
- Zorunlu sigortalı (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı) olarak çalışmamak,
- Kendi sigortalılığı nedeniyle aylık bağlanmamış olmak ,
- İsteğe bağlı sigortalılık için SGK’ya başvuruda bulunmak,
şartları aranmaktadır.
Yukarıda belirtilen şartları yerine getirenler daha önce sigortalılık başlangıcı ve prim ödemesi olmasa dahi isteğe bağlı sigortalı olabilmektedir.
İsteğe bağlı sigortalılıkta ödenecek olan prim tutarını kişinin kendisi belirlemektedir.
Buna göre, isteğe bağlı sigortalılıkta prim tutarı; sigorta primine esas kazanç alt sınırı (asgari ücret) ile üst sınır (asgari ücretin 7,5 katı) arasında kişinin kendisi tarafından belirlenen kazancın %32’sidir.
2023 yılı ikinci altı aylık dönemi için en düşük ve en yüksek aylık prim tutarları aşağıda gösterilmiştir.
SGK İsteğe Bağlı Prim Tutarları (2023/Temmuz-Aralık Dönemi) | |
En düşük prim tutarı | 4.292,64 TL/aylık |
En yüksek prim tutarı | 32.194,85 TL/aylık |
Yukarıdaki bilgiler bize, şu anda bir ev kadınının sosyal güvenliğini isteğe bağlı sigortalılık yoluyla sağlamak istemesi durumunda bir yıl için alt sınırdan 51.511,68 TL ödeme yapması gerektirdiğini göstermektedir.
Türkiye’deki genel ücret düzeyi ve kişi başı gelir seviyeleri dikkate alındığında ev kadınlarının isteğe bağlı sigortalılık yoluyla sosyal güvenliklerini sağlamalarının ne kadar zor olduğu anlaşılacaktır.
Seçim Beyannamesi’ndeki açıklamalara göre, sosyal güvenliğini isteğe bağlı sigortalılık yoluyla sağlamak isteyen ev kadınlarının aylık primlerinin üçte biri Devlet tarafından karşılanmak suretiyle prim yükünün hafifletileceği anlaşılmaktadır.
Ancak, ülkemizde çalışanların hemen hemen yarısının asgari ücret seviyesinden çalıştığı ve ev kadınlarının çoğunluğunun kırsal kesimde ücretsiz çalışan aile işçisi olduğu dikkate alındığında getirilmek istenen üçte birlik prim desteğinin yetersiz olacağı değerlendirilmektedir.
Ayrıca, isteğe bağlı sigortalılığın 5510 sayılı Kanun ile 4/b (Bağ-Kur) kapsamında sigortalılık olarak kabul edilmesi ve isteğe bağlı sigortalıların yaşlılık aylığına hak kazanabilmeleri için kadınlarda normal emeklilik için 58 yaş + 9000 gün, kısmi emeklilik için 61 yaş + 5400 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödenmiş olması gerektiği dikkate alındığında, emeklilik şartlarının ağırlığına bağlı olarak ev kadınlarının isteğe bağlı sigortalılığı tercih etmemelerine yol açacaktır.
Seçim Beyannamesi’nde, ev kadınlarının isteğe bağlı sigortalılık yoluyla sosyal güvenliklerini sağlamaya teşvik etmek için şu anda sadece bazı meslek gruplarının (kurşun ve arsenik işleri, cam fabrika ve atölyeleri, cıva üretimi işleri sanayii, çimento fabrikaları, kok fabrikalarıyla termik santraller, alüminyum fabrikaları, demir ve çelik fabrikaları, döküm fabrikaları, asit üretimi yapan fabrika ve atölyeler, yeraltı işleri, radyoaktif ve radyoiyonizan maddelerle yapılan işler, su altında veya su altında basınçlı hava içinde çalışmayı gerektiren işler, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, emniyet ve polis mesleğinde, milli istihbarat teşkilatında, itfaiye veya yangın işlerinde çalışanlar, basın ve gazetecilik mesleğinde basın kartı sahibi olmak suretiyle fiilen çalışanlar, TRT’de basın kartı sahibi olmak suretiyle haber hizmetinde fiilen çalışanlar, TBMM yasama organı üyeleri ile dışardan atanan bakanlar, sağlık çalışanları ) iş yükü ağırlığı nedeniyle sahip oldukları yıpranma payı hakkının ev hanımlarına da sağlanacağı belirtilmiştir.
Yapılacak düzenlemelere yönelik önerilerimiz
Ev kadınlarına getirilmesi düşünülen düzenlemelerin etkili olabilmesi için;
- Öncelikle isteğe bağlı sigortalılığa ödenen primlerin 4/b (Bağ-Kur) statüsünde değil, 4/a (SSK) statüsünde kabul edilmesi,
- Ev kadınlarının yaşlılık aylığına hak kazanmaya ilişkin şartların (prim gün sayısı ve yaş yönünden) makul düzeye getirilmesi
- Ev kadınlarının, büyük çoğunluğunun halen eş, çocuk veya anne/babaları üzerinden genel sağlık sigortası kapsamında olduğu dikkate alınarak ev kadınlarının isteğe bağlı sigortalılıklarında sadece %20 malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları (emeklilik) primi alınması ve primlerin yasal süresinde ödenmesi şartıyla ilave 5 puanlık prim indirimi sağlanması,
- Düzenli geliri olmayan (özellikle kırsal kesimdeki) ev kadınlarına primlerini faiz uygulanmaksızın dönemsel olarak ödenme imkânı getirilmesi,
- Ev kadınlarının her 360 günlük isteğe bağlı prim ödemesine fiili hizmet zammı (yıpranma) süresi olarak 60 veya 90 gün eklenmesi ve eklenen süreler kadar emeklilik yaşlarından indirim yapılması,
- Çocuğu olan ev kadınlarına, çocuğun ağır engelli/bakıma muhtaç olup olmadığı üzerinde durulmaksızın sahip olunan çocuk sayısına göre emeklilik yaşından ilave indirim yapılması,
- Ev kadınlarının ilk sigortalılık başlangıç tarihinden önce yapmış oldukları doğumlara da borçlanma imkânı getirilmesi,
önerilmektedir.