Euro’nun seyri bizi germeli mi?
Görünen o ki, Avrupa parasal yumuşamada ABD’den önde gidecek. Reuters’in anketine göre bu yıl Avrupa’da faizlerin üç hamlede 75 baz puan indirilmesi bekleniyor. ABD’de durum ise biraz daha farklı. Dün www.cnbce.com sitesinde yer alan bir haberde piyasaların Fed faiz beklentisi aktarılmıştı. Buna göre bu yıl bir ya da en fazla iki faiz indirimi bekleniyor. Hatta UBS gibi bazı bankalara göre bu indirim için en erken tarih kasım olabilir. Bu yıl iki faiz indirimi bekleyen Goldman Sachs ise ilk hamleyi Eylül ayından önce beklemiyor.
Yani bu beklentiler bize Avrupa’da faizlerin bu yıl ABD’den daha hızlı aşağı çekileceğini gösteriyor. Avrupa Merkez Bankası, ekonomik toparlanmayı desteklemek için gevşek para politikalarını sürdürürse veya faiz oranlarını Fed’den daha hızlı düşürürse, yani iki ülke arasındaki faiz farkı dolar lehine açılırsa Euro değer kaybedebilir; Dolar/Euro paritesi yükselme eğiliminde olabilir. Sadece faiz farklılığı değil, diğer bazı politik ve ekonomik gelişmeler de Euro üzerinde baskı oluşturuyor. Mesela Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire, bu ay sonunda yapılacak seçimlerde aşırı sağcı Marine Le Pen’in kazanması ve kendi programını uygulaması halinde Fransa’nın bir borç krizine gireceği uyarısında bulunuyordu. Böyle bir krizin Euro üzerindeki etkisini tahmin etmek hiç zor değil.
Hikâyenin bundan sonraki kısmı ise bizi daha fazla ilgilendiriyor. Çünkü Euro bizim için önemli paradır. Euro’nun zayıfladığı dönemler Türkiye ekonomisi için sıkıntı verici dönemlerdir. Çünkü bizim ülkeye döviz girişleri genelde Euro ağırlıklı, çıkışlar ise dolar ağırlıklıdır. Bundan dolayı doların Euro karşısında değerleniyor olması can sıkıcıdır.
Türkiye’nin en büyük dış ticaret ortağı Avrupa Birliği’dir. Neredeyse 30 yıldır yürürlükte olan gümrük birliğinin de etkisiyle Türkiye ihracatının önemli bir bölümü Euro ekonomilerine yapar. Euro ABD Dolar’ı karşısında değerliyse ihracatçı mutludur, o malları taşıyan lojistikçiler mutludur.
Ama dış borçlarda ise ağırlık dolar cinsindendir. Yani dolar arttıkça bütçede TL olarak gösterilen borç faiz ödemeleri de artar.
Turizm gelirlerinde de Euro ağırlığı fazladır çünkü gelen turistlerin önemli bir bölümü Euro ülkelerinden gelir ve bunların harcama eğilimleri genellikle diğer ülkelerden gelenlere göre daha fazladır. Euro’nun değerlenmesi Euro cinsi fiyatlandırma yapılan turizm sektöründe işletme sahiplerinin yüzünü güldürür; aksi ise üzer.
Yurtdışında çalışan milyonlarca Türk vatandaşının önemli bir bölümü de Avrupa ülkelerindedir. Bu vatandaşlarımız Euro cinsinden ücret alırlar, tasarruf ettiklerinin hepsini olmasa da bir kısmını Türkiye’ye gönderirler.
Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırımların yarısından fazlası Avrupa kaynaklıdır.
Kısacası, Avrupa Merkez Bankası ve Fed’in faiz indirim döngüleri ve bu döngülerin farklı olacak olması bizi yakından ilgilendiriyor. Kırılganlıkları bulunan ve büyümek için cari açık vermek durumunda olan bir ekonomiyiz. “Çapraz kurdan, bize ne” diyecek durumda değiliz. Ağırlıklı olarak Euro ile kazanan ve dolar ile harcayan Türkiye ekonomisi için iyi olan Euro’nun ve Avrupa ekonomisinin güçlü seyretmesidir.