Etrafla kavga etmeyince TL değer kazanıyormuş

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Büyükelçi krizi en azından şimdilik tatlıya bağlandı ve 9.84'ü gören dolar kuru 9.41'e kadar geriledi. Demek ki başka bir dizi olumsuzluk olmasına rağmen etrafla didişmeyince, kavga etmeyince Türk parası değer kazanabiliyormuş...

Cervantes’in dünyaca ünlü eserini ve o eserinin kahramanı olan Don Kişot’u bilmeyenimiz neredeyse yoktur. Don Kişot’un en bilindik macerası da, canavar olarak gördüğü yel değirmenleriyle savaşa tutuşması ve değirmenlerin pervaneleri yüzünden adeta perişan olmasıdır. Cervantes bu romanında haksızlıklara karşı çıkan bir kahraman yaratmak mı, yoksa hayalinde canlandırdığı düşmanlarla savaşmaya kalkışan birini tasvir etmek mi istemiştir? Doğrusu romanı hangi gözle ve özellikle hangi yaşta okuduğunuza bağlı olarak iki sonuca da varabilirsiniz. Ama günümüzde, Don Kişot’un hayali düşmanlarla savaştığı yönündeki kanı çok daha hakimdir.

Şu dönemde hayali düşman yaratmak biraz daha zor.

Ama toplumları böylesine yaygın iletişim araçları sayesinde hayali düşmanların varlığına inandırmak artık çok daha kolay. Zaten siyaset de büyük ölçüde bu hayali düşmanlar üstünden dönüyor.

Don Kişot’tan büyükelçilere...

Birkaç güne sığan bir büyükelçi krizi atlattık. “Atlattık” sözcüğü lafın gelişi değil, gerçekten büyük bir sorundu geride bıraktığımız. Ama sorunun gerçekte tümüyle geride kaldığı da sanılmasın.

Her yönden bir teste tabi tutulduk. Ama bu testin yapılmasını da adeta biz istedik, böylesine bir teste biz zemin hazırladık.

On ülke büyükelçisinin yaptığı açıklamayı iç işlerimize karışılması olarak okuduk.

Sanki bizim iç işlerimize karışılması, bize karşı kurulan bir dizi komplodan, bizi çatışmalara sürükleyen, güvenlik güçlerimizin şehit edilmesine yol açan bir dizi destekten önemliymiş gibi...

Ayrıca sanki biz başka ülkelerin iç işlerine hiç karışmıyormuşuz gibi...

Birden celallendik; “Asarız, keseriz, kovarız” moduna girdik! Son söyleneceği en başta söyleyiverdik.

Ekonomik gidişatı nasıl oluyorsa tüm dünyadan farklı okuyup faiz indiriyoruz. Gri listeye alınıyoruz. Bütün bunlar yüzünden paramız değer yitirecek, belli; sanki bu olan biten yetmiyormuş gibi bir de on büyükelçiyi istenmeyen kişi ilan etmeye kalkışıyoruz.

Dolar önceki gün 9.84’ü buldu, 10 liraya ramak kaldı!

Neyse ki “kalkışma” noktasında durduk. Her ne kadar “Bu ülkeler geri adım attı” diyorsak da aslında bir geri adımın söz konusu olmadığını hemen herkes biliyor.

Yurtiçine oynamaya devam!

Ama önemli olan yaratılan algı. Yurtiçinde estirilen hava, geniş kitlelere ulaşan mesaj başka:

“Türkiye sert çıktı, dünyanın en gelişmiş on ülkesi geri adım atmak zorunda kaldı.” X

Söz konusu on ülke ortak bir açıklama yaptı. Biliniyor ki bu açıklama için de Türk Dışişleri yoğun bir temas trafiği yürüttü. Ve yine biliniyor ki yapılan açıklamada “Aman biz ettik, siz etmeyin” gibi bir ifade tabii ki yok, “Biz aynı noktada duruyoruz” demeye getiriyor bu ülkeler.

Zaten yapılan açıklamanın yurtiçindeki okunuşuyla dışarıdaki okunuşu taban tabana niye zıt sanıyorsunuz...

İşte TL değer kazandı

Geçen de yazdık; bu on ülkenin büyükelçisi sanki kendi başlarına böyle bir metin kaleme almış gibi onları hedef tahtasına oturtmaya kalkıştık. Bu metnin, o ülkelerin görüşü olduğu gerçeğini göremedik ya da görmek istemedik.

Konu, on kişinin gidip yerlerine başka on kişinin gelmesi olabilir mi?

Piyasa “istenmeyen kişi” lafı ağızdan çıktığı an neler olacağını gördü ve dolar önceki gün açılışta 9.84'e tırmandı. Gerginliğin artmayacağı anlaşıldıkça ve biz yeni açıklamayı kendimize göre yorumlayıp bir anlamda “Geri adım attılar, artık istenmeyen kişi uygulamasına gerek kalmadı” deyince dolar dün 9.41’e kadar geriledi. Dolar bu satırların yazıldığı saatte 9.45 dolayında seyrediyordu.

Yani TL iki günde kayda değer oranda değer kazandı. O zaman şunu soralım değil mi:

“Türk parasını bir anda 9.84’e çıkaran ve daha sonra 9.41’e kadar gerileten kim; büyükelçiler mi, yoksa bizim söylemlerimiz mi?”

Ve şunu da herhalde bir kez daha test etmiş olduk:

“Demek ki etrafl a kavga etmeyince, didişmeyince Türk parası değer kazanıyormuş...”

Yabancı TL’nin değer kaybetmesini niye istesin!

Geçenlerde bir televizyon röportajında bir esnaf komşu esnafın gelirinin de çok düştüğünü söylüyor ve “Onlar para kazanabilsin ki benden alışveriş yapsın, hepimizin durumu çok kötü” diyordu.

Uluslararası ticarette de aynı durum geçerli değil mi...

Yurtdışında 1 dolara satılan bir ürünü, dolar kuru 10 lirayken Türk tüketici 10 liraya alabiliyor, kur arttığı ölçüde Türk tüketicinin cebinden çıkacak para da artıyor. Ve öyle bir aşamaya geliniyor ki, kur çok arttığı için artık Türk vatandaşının gücü o ürünü almaya yetmiyor. Örneğin kur yüzde 20 artmış, gelir yüzde 10.

Siz Türkiye’ye satış yapan yabancı bir ihracatçı olsanız Türk parasının değer yitirmesini mi istersiniz, yoksa değer kazanmasını ve bir yerine iki ürün satabilir hale gelmeyi mi?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar