Et şirketleri 12 milyar dolar karbon vergisi ödeyebilir
Çiftlik hayvanlarından kaynaklanan emisyonlara karbon vergisi uygulanması durumunda, dünyanın önde gelen 40 et şirketi 2050 yılına kadar 11,6 milyar dolarlık maliyet yükünün altında kalacak. Bu rakam, her bir şirketin kârında ortalama yüzde 5’lik bir düşüş anlamına geliyor.
İklim krizi ile mücadele, alışkanlıklarımızı değiştirmemizi gerektiriyor. Bu yöndeki en etkili adım ise, beslenme düzenimizi değiştirmekten ve daha az et yemekten geçiyor. Dünya genelindeki 1,5 milyar inek ve milyarlarca küçükbaş hayvanın başta metan gazı olmak üzere, birçok kirletici gaz yaydığı biliniyor. Özellikle büyük baş hayvancılık sektörü, dünyadaki tüm uçakların, trenlerin ve arabaların toplamından daha fazla sera gazı salımına neden oluyor. Bir inek günde 100-200 litre arasında metan gazı çıkarıyor. Karbondioksitten 23 kat daha güçlü olduğu belirtilen metan gazı, küresel ısınmanın en önemli unsurlarından biri olarak kabul ediliyor. Amerikan Gıda ve Tarım Dairesi, tarımsal faaliyet kaynaklı metan gazlarının 2030'a kadar yüzde 60 oranında artacağını öngörüyor.
Bu durum, karar vericiler arasında et ürünlerine karbon vergisi uygulanması konusunu gündeme getiriyor. Hatta, Yeni Zelanda hükümeti, 2025 yılından itibaren çiftliklerden kaynaklanan emisyonları ölçmek ve fiyatlandırmak için yasal altyapı oluşturdu bile.
20 trilyon doların üzerinde finansal varlığın yönetildiği küresel yatırımcı ağı FAIRR (Çiftlik Hayvanı Yatırımı ve Getirisi), “Hayvancılık Vergileri: Güncelleme Raporu" isimli bir çalışma yayınladı.
Karlılık yüzde 5 oranında düşebilir
Çiftlik hayvanlarından kaynaklanan emisyonlara karbon vergisi uygulanması hakkındaki tartışmaların karar vericiler nezdinde ivme kazandığını ortaya koyan rapor, karbon emisyonu vergilerinin hayvancılık sektörüne uygulanması halinde oluşabilecek risklere ve mali kayıplara dikkat çekiyor. Raporun bulgularına göre, karbon vergilerinin uygulanması durumunda dünyanın önde gelen 40 et şirketi 2050 yılına kadar yaklaşık 11,6 milyar dolarlık maliyet yükünün altında kalabilecek. Bu rakam, her bir şirketin kârında ortalama yüzde 5’lik bir etki oluşturuyor.
Pandemi sonrası manzara “et teşviklerine son” diyor
FAIRR girişiminin kurucusu ve Coller Capital’ın Baş Yatırımcısı Jeremy Coller, büyük ölçekli hayvancılığa bir alternatif geliştirilmediği sürece, Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerine ulaşamayacağımızı söylüyor.
Coller, “COVID-19 pandemisinin temel nedenine inildiğinde, et ve balık endüstrisinin biyo-güvenlik ve tarama uygulamalarını iyileştirmesi konusunu önceliklendirmesi olası görünüyor. Bu maliyeti kim karşılayacak? COVID-19 sonrasındaki manzara, hükümetlerin hayvancılığa sunulan teşvikleri sonlandırma ve vergi riskine işaret ediyor” diyor.
FAIRR platformu, raporun yanı sıra, yatırımcılar için güncellenmiş bir İklim Risk Aracı da sunuyor. Bu araç, Uluslararası Enerji Ajansı’nın Dünya Enerji Görünümü’nde belirlediği projeksiyonlarını kullanarak, et sektörünün 2050 yılına kadar Kuzey Amerika ve Avrupa'da ton başına 53 dolar karbon vergisi maliyetiyle karşı karşıya kalabileceğini belirtiyor. İklim Risk Aracı, dünyanın önde gelen 40 hayvansal protein şirketinin iklim risklerini ve bu şirketlerin alternatif protein kaynaklarına geçişinin potansiyel riskleri azaltma kapasitesini değerlendiriyor.
Raporda 40 et şirketi değerlendiriliyor
Jeremy Coller Vakfı tarafından kurulan yatırımcı ağı FAIRR Girişimi, küresel gıda sistemi içinde yoğun hayvan üreticiliğinin yarattığı risklere odaklanan bir yatırımcı ağı oluşturmayı hedefl iyor. Raporda değerlendirilen 40 şirket şöyle: AACo, Astral, Bachoco, Bell Food Group, BRF, Cal-maine, Cherkizovo, COFCO, CP Foods, Cranswick, Fucheng GFPT, Great Wall, Grupo Bafar, Grupo Nutresa, Hormel, Inghams, Japfa, JBS, LDC, Maple Leaf Foods, Marfrig, MHP, Minerva, New Hope, NH Foods, PrimaHam, QAF, QL Resources, RCL Foods, San Miguel, Sanderson Farms, Scandi Standard, Seaboard, Shunxin Agriculture, Sunner, Thai Foods, Tyson Foods, Venky's ve WH Group.
Et, hem sağlığa hem çevreye zararlı
"Hayvancılık Vergileri: Güncelleme raporu" isimli raporda öne çıkan bulgular şöyle:
● Hollanda Hükümeti tarafından gündeme getirilen 'adil et fiyatı' konusu ile 2025 itibarıyla çiftlik ölçeğinde hayvancılık kaynaklı emisyonların ülkenin emisyon ticaret sisteminde vergilendirileceği Yeni Zelanda'daki İklim Değişikliği (Emisyon Ticareti Reformu) Yasa Tasarısı gibi güncel politika tartışmaları önem kazanıyor.
● Hayvanlardan insanlara geçen zoonotik bir hastalık olması sebebiyle, COVID-19 pandemisi et tüketimiyle ilgili insan sağlığı sorunlarını daha fazla gündeme getirmiş oldu. Artan sağlık endişelerine ek olarak, etin çevresel etkisi özellikle karar vericiler nezdinde baskı unsuru yaratıyor ve yatırımcıların dikkate almalarını gerektiren önemli riskler barındırıyor.
● Rapor, yenilikçi bir yasal altyapının, gelir vergilerinden elde edilen gelirlerin, düşük meyve ve sebze fiyatı ya da çiftçilerin iklim dostu ürünlere geçişini destekleme gibi, toplum nezdinde fayda sağlayacak konularda gelir yaratabilmesiyle sonuçlanabileceğini belirtiyor.