Et fiyatları neden yükseliyor?

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Doç. Dr. Özgür Bor

Ülkemizde Aralık 2022 sonlarında 100-110 Kg/TL olan büyükbaş kesim fiyatları arada geçen 4 aylık dönemde 200 lira üzerine çıkmıştır. Bu artış raflara da yansımış ve kıymalık et fiyatı rafta 300 TL/kilo üzerinde seyretmektedir. Et ve Süt Kurumu (ESK) vasıtası ile fiyatlara müdahalenin bile market raflarında et satış fiyatlarını ancak 200 TL bandına çekeceğinin öngörülüyor olması, durumun ne kadar sıkıntılı olduğunu göstermektedir. 

Et üretim maliyetlerinin günümüzde kabaca 140-160 TL olduğu ve önümüzde sonbahara kadar 200-250 TL’leri geçeceğinin öngörülmesi, sektörün içerisinde olanlar tarafından dile getirilmektedir ve hayvan fiyatı, günlük besi maliyeti, veteriner vs. gibi kalemleri kullanıp basit matematik hesabı ile bu sonuca rahatça ulaşılabilir. Kısaca önümüzdeki günlerde et fiyatları kaçınılmaz biçimde artmaya devam edecektir.   

Peki, neden et fiyatları yükseliyor? Spekülasyon dahil pek çok etken dile getirilse de uzun yıllardır özellikle süt sektörüne yönelik yanlış politikaların sonucu azalan hayvan sayısı ve kesilen hayvanların yerine yenisinin konulamaması en önemli nedendir. 

Ülkemizde et arzı yoğun olarak süt sürülerinden sağlanmaktadır. Doğan hayvanların erkek olanları besi için satılırlar ve süt üretimi kesilmiş/yavru da veremeyen anaç hayvanlar da kesime gönderilir. Süt üreticisi temel olarak sattığı sütten, ikincil olarak ta hayvan satışlarından gelir elde eder. Pek çok sanayi/teknoloji/konut/hizmetler üreticisi nasıl ürettiğimiz ürünü maliyetine ya da zararına satalım sonra yedek parçadan ya da servisten kazanırız demiyorlarsa süt üreticisinin birincil geliri de süt satışından elde ettiği gelir olmalıdır. Bu gelirinde hiç değilse maliyetlerini karşılamasını bekleyecektir. 

Sorulması gereken soru 1 litre sütün gerçek maliyetinin ne olduğudur. Bu maliyet içerisinde, her türlü değişken ve sabit maliyetlerin yanı sıra her türlü gelirinde hesaplanması gereklidir. Sektörde her işletmenin (kamu/özel) kendi maliyet ve gelir hesabı vardır. Ancak karar vericilerin kullanabileceği ve çoğunluğun mutabık kalacağı ırk ve bölge hesabına dayalı standart bir maliyet ve gelir analizi bulunmamaktadır. Bu eksiklik gelir ve gider öngörülerinin yapılamamasına yol açmakta ve aynı zamanda kamunun elindeki kısıtlı kaynakların hangi kalemlerin desteği için kullanılacağı konusunda doğru yönlendirmeyi de engellemektedir. Ayrıca politikaların etki analizlerinin de yapılması doğru veri mevcut olmadığından mümkün olmamaktadır.   

Üreticinin en temel maliyeti sürüsünü beslerken kullandığı yemdir ve yem hammaddesi temininde dışarıya bağımlıyız. 2022’de uluslararası piyasalarda düşen hammadde fiyatlarına rağmen ülkemizde yem fiyatları düşmemekte hatta ham süt fiyatı arttıkça yem fiyatları da yükselmektedir. Normalde bir girdinin fiyatı yükseldiğinde ürün fiyatının da yükselmesini bekleriz. Ancak ürün fiyatı yükseldikten sonra girdi fiyatının arttığını gözlemlemek iktisadi olarak ilginç bir durumdur. Sektör temsilcileri, üreticilerin zor durumu nedeni ile erteledikleri gecikmiş zamları yansıttıklarını ve maliyetlerinin yüksek olduğunu dile getirmektedirler. Bunu kabul etmek zorundayız zira yem piyasasında fiyat oluşumuna ilişkin bir analiz mevcut değildir. 

Çiğ süt fiyatları girdi maliyetlerinin altında

Ham sütün fiyat oluşumunda Ulusal Süt Konseyi’nin (USK) tavsiye fiyatları temel alınmaktadır. Ülkemizde sanayicinin piyasa gücünün önemsenmesi gerekir ve USK (hiç değilse teoride) önemli bir düzenleyici görevi görmektedir. Bu nedenle referans/tavsiye fiyatlarının piyasada bir denge sağlaması hatta üretici lehine ağırlık taşıması önemlidir.  

Ancak süt tavsiye fiyatlarının seyrini son 10 yılda pek çok girdi/ürün fiyatı ile karşılaştırabilir ve ham süt fiyatının pek çok göstergedeki artışın altında kaldığını görürüz. 

Süt konseyinin maliyet tablosuna bakıldığında yem giderlerinin toplam giderlerin % 63’üne denk geldiği görülmektedir. Geri kalan %37 ise diğer giderler için hesaplanmaktadır. Buzağı gelirleri de hesaplanarak 1 litre süt maliyeti ortaya çıkarılmaktadır. Yapılan çok yetersiz bir hesaplama olmasına rağmen Süt konseyinin maliyet tablosu, bir referans/tavsiye fiyatı ortaya koymakta ve ilan edilen fiyatlar piyasayı belirlemektedir. 

Ham süte 1 birim zam geldiğinde tüketiciye bu zam 1.8 oranında yansımakta

İngiltere Tarım Kurulu, benzer bir çalışma ile süt-yem paritesini hesaplamış ve bu paritenin toplam değişken maliyetlerin %70’ini gösterdiğini söylemektedir. Ancak bu oranın bir “gösterge” olduğunu ve tüm maliyetlerin analizi yerine geçmeyeceği ve yalnızca maliyet-gelir ilişkisinde bir “kılavuz” olarak kullanılması gerektiği de altı çizilerek vurgulanmaktadır. 

Süt üretimine fiiliyatta süt konseyi vasıtası ile fiyat kontrolü uygulanmaktadır. Ancak girdi piyasalarına ve sütün (ve süt ürünlerinin) tüketiciye ulaştığı market raflarındaki fiyatlara hiçbir müdahale mevcut değildir. Ülkemizde konu ile ilgili yapılmış çok sınırlı sayıda ki çalışmalar ham süte yapılan artışların çok hızlı bir biçimde raflara yansıdığını ve bu artışın rafta 1,60-1,85 oranında olduğunu ortaya koymaktadır. Yani ham süte 1 birim zam geldiğinde tüketici fiyatına bu zam 1.8 oranında yansımaktadır. 

Daha açık olarak anlatmak gerekirse günümüzde süt üreticisi USK’nın fiyatlarını kabul eder ve 1 litre sütünü satarsa, kendi 1 litre sütünü marketten almak için kutu sütte yaklaşık 3 litre, günlük pastörize sütte ise 4 litre süt kullanmak zorunda kalacaktır. 

Peki, market kadar kazanamayan süt üreticisi ne yapar?  Et fiyatlarını takip eder. 2021-2022 yılları arasında elindeki hayvanın süt vererek sağlayamadığı geliri eti ile verebileceğini gören üreticilerin, ellerindeki süt hayvanlarını kesime gönderdikleri dile getirilmektedir. Bugün karşı karşıya olduğumuz yüksek fiyatlarda bunun sonucudur. Talebi karşılayacak yeterli hayvan bulunmamaktadır. Bu durumu TÜİK rakamları da kısmen! doğrulamaktadır. Büyükbaş hayvan varlığımız 2022 yılında yaklaşık % 6 (1 milyon baş) azalmıştır. Süt arzında da 2022 yılında yine TÜİK rakamlarına göre önemli bir azalış olmadığı gibi sanayiye giden süt miktarı da artmaktadır. Elimizde başka veri olmadığı için TÜİK rakamlarını kabul etmek zorundayız ve bu rakamlar aslında süt ve et arzında büyük bir sıkıntı olmadığını da göstermektedir. Ancak sektördeki kayıt dışılığın yüksekliği pek çok kişi ve kurum tarafından dile getirilmektedir. Kayıt dışılık yüksek ise ne yazık ki veriler olanı değil olması gerekeni gösterebilir ve yanlış veri ile yapılan analizler gerçeğin önüne perde çeker.  

Veriler ile desteklenmemesine rağmen, ESK önündeki et kuyrukları ve marketlerdeki fiyatların gösterdiği, et ve süt sektöründe önemli sıkıntıların mevcut olduğudur. Şu dönemde kesim fiyatları bu seviyede devam ederken ham süt fiyatlarının düşürülmesi ihtimali de gündemdedir. Fiyatlar düşerse, sütten kazanamayacak ve ellerindeki süt veren anaç hayvanları et olarak değerlendirdiklerinde daha kazançlı olduklarını görecek üreticilerin ellerindeki hayvanları kesime göndereceklerini öngörmek çok yanlış olmayacaktır. Unutulmaması gereken kesilen bir süt ineğinin yerine konmasının 3-4 yılı bulmasıdır. Ham süt fiyatlarında düşüş olduğu takdirde 2020-2022 yılları arasında olduğu gibi süt sürülerinin kesimi ile et arzı artacağından bu durum et fiyatlarında kısa dönemli düşüşlere yol açacak ancak orta ve uzun vadede, işletmelerdeki hayvan sayısının azalması nedeniyle hem süt hem de et tüketici fiyatlarına artış olarak yansıyacaktır. 

İthalat bir çözüm müdür? Bu soruya cevap vermek için öncelikle dünya da ithal edebileceğimiz yeterli ve ucuz kaynak var mıdır sorusunu sormamız gerekir. Bu soruya cevap verdikten sonra geçmişten de ders alarak çok ciddi öngörülerin yapılmasıyla bu konunun tartışılması gerekmektedir. Kısa vade de ithalat dışında başka bir çözüm de ne yazık ki gözükmemektedir. Ancak yapılacak ithalatın planlı ve kontrollü olması zaruridir. 

Devletin elinde süt üreticisini destekleyecek dolayısıyla et üretimine de istikrar kazandıracak kaynak vardır. Tek gereken sağlıklı bir planlama yapılmasıdır. Ne yazık ki çok gecikmiş doğru adımlar bugün atılsa bile yüksek et fiyatları önümüzdeki birkaç yıl gündemimizde olmaya devam edecektir.   

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yeni yılda yeni zamlar 23 Kasım 2024