Esnaf kurye “şahıs şirketi” kurmak zorunda mı?

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Ümit IŞIK

Ticaret Başmüfettişi

Ticaretin küreselleşmesi ve tüketici tercihlerinin değişmesiyle e-ticaret sitelerinin ürün satışları ciddi bir şekilde artmış ve e-ticaret yapan firmalarla çalışan taşıma şirketleri de bu artıştan payını almıştır. Covid-19 salgınıyla daha da artan e-ticaret şirketleri arasındaki rekabet, aynı zamanda ürünleri en hızlı ve en az maliyetle ulaştırma yarışına da dönmüştür. Bu yarışın öznesi ise taşıma şirketleri ve bu şirketlerde çalışan personel olmuştur.

Son dönemlerde sıkça gündeme gelen işçi eylemleri arasında bazı e-ticaret siteleri adına taşıma hizmetlerini yerine getiren kuryelerin de hak arayışına girdiği görülmektedir. Bugüne kadar bu şirketlerin işçisi olarak çalışan motorlu kuryeler yeni bir anlayışla “esnaflaşmış işçi” konumuna getirilmiştir. Büyük taşıma(kargo) şirketlerinin işçi çalıştırma yükümlülüğünden kurtulduğu ancak işçi gibi çalıştırdığı yeni anlayışın sonucu “esnaf kurye” kavramı ve bağlı olarak yeni bir çalışma modeli ortaya çıkmıştır.

Taşıma Şirketlerinin personeli iken “kendi işinin patronu” olma vaadi sunan bu modelin temelinde işçilik haklarından vazgeçmiş “bağımsız işçi”nin yattığını söyleyebiliriz.

Bu modelde yer alan kuryeler, firmaların sözleşmeli işçisi değil kendi adına bağımsız çalışan ve aslında “esnaf” niteliğini kazanmış kişilerdir.

5362 sayılı Kanun’a göre Esnaf ve sanatkâr, “İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler” olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre esnaf ve sanatkar özetle;

- esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olan,

- kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan,

- basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan,

kişilerdir.

Bu şartları taşıyan kişiler vergi mükellefiyeti tesis ettirip esnaf siciline tescil ve ilgili odaya (esnaf kuryeler için özellikle şoförler ve otomobilciler odası) kayıt olmaktadırlar. Bu kişilerin vergi mükellefiyet tesisi sırasındaki NACE kodu ise, “53.20.09-Kurye faaliyetleri (kara, deniz ve hava yolu ile yapılanlar dahil, evrensel hizmet yükümlülüğü altında postacılık faaliyetleri hariç)” ve53.20.10-Paket ve koli gibi kargoların toplanması, sınıflandırılması, taşınması ve dağıtımı faaliyetleri (dökme yükler ve evrensel hizmet yükümlülüğü altında postacılık faaliyetleri hariç)”  olarak belirlenmektedir.

Vergi mükellefiyeti tesis ederek vergi dairesine kayıt olan Kurye, hizmet verdiği firma adına fatura kesmek ve genelde de basit usul vergilendirmeye tabi olarak kazancından gelir vergisi ödemek zorundadır. Aslında bu modelde kişinin bağımsız ve her bir şirkete hizmet verebilme serbestisi olduğu söylenebilecekse de uygulamada, yapılan sözleşmelerle getirilen kısıtlamalar nedeniyle, sadece bir Firma adına hizmet vermesi mümkün olabilmektedir.

İnternette yapılan araştırmada, birçok sitede esnaf kuryenin “şahıs şirketi” kurmasından bahsedildiği görülmüştür. Oysa burada bir kavram yanlışlığına düşüldüğünü belirtmeliyiz. Zira kuryelik yapan ve esnaf siciline kaydolan bir kişinin Şirket kurması mümkün değildir.

Türk Ticaret Kanunu’nun 124’üncü maddesinde Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibaret olduğu belirtilmiştir. Bu Kanuna göre, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılmaktadır. Ticaret şirketleri tüzel kişiliğe sahip tacir konumunda olup şahıs şirketleri de dahil ticaret siciline tescil edilmekle tüzel kişilik kazanmaktadırlar. Kanun, ticari işletme üzerinden de tacirleri, “gerçek kişi tacir” ve “tüzel kişi tacir” olarak ayırmıştır.

Türk Ticaret Kanunu’nun 11’inci maddesinde ise “ticari işletme”;

“(1) Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.”

şeklinde tanımlanmış ve ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınırın, Cumhurbaşkanı kararıyla belirleneceği belirtilmiştir.

Türk Ticaret Kanununun 15’inci maddesinde ise esnaf faaliyeti;

“(1) İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.(…)” şeklinde tanımlanmıştır.

Dolayısıyla kurye olarak faaliyet göstermek isteyen bir kişi “şirket” değil “esnaf işletmesi” kurmuş sayılmakta ve esnaf odasına kaydolmaktadır. Kurye faaliyetlerini yürütmek üzere “Şirket” kurulması da mümkündür, ancak bu kez bu kişilerin esnaf değil “tacir” olduğundan bahsedilecek ve buna bağlı olarak da ticaret siciline tescil işlemi yapılması gerekecektir. Tacir olmanın hükümleri ve sonuçları ise esnaf işletmelerine göre çok farklı düzenlemelere tabidir.

Ayrıca ticaret şirketlerinin “basit usulde vergilendirmeye” tabi olması da mümkün değildir. Zira VUK’un 176’ncı maddesinde tüccarlar defter tutma bakımında birinci ve ikinci sınıf tüccarlar olarak ikiye ayrılmıştır. Anılan Kanunun 177’nci maddesinde sayılanlar ve diğer koşullar yanında “her türlü ticaret şirketleri”  birinci sınıf tüccar sayılarak “bilanço esasına göre” defter tutacakları belirtilmiştir.

Bu itibarla bilanço esasına göre defter tutanların (ticaret şirketleri) esnaf olması ve esnaf siciline tescili mümkün değildir.

İnternet sitelerinde bahsedilen esnaf kuryenin “şahıs şirketi” kurması, bu kişilerin vergi mükellefiyeti tesisinden ve NACE koduna bağlı olarak “esnaf işletmesi” kurularak esnaf siciline tescilin yapılmasından ibaret olduğunu ve bu konuda “ticari işletme” ile “ticaret şirketi”nin aynı olduğu zannıyla kavramsal bir yanlışlığa düşüldüğünü belirtmeliyiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar