Esnaf işletmelerinin şubeleşmesi
İbrahim Yamaner
Ticaret Başmüfettişi
Esnaf işletmeleri haklı olarak yeni pazarlar bulmak için o bölgelerde işletmeye bağlı şubeler açmak istemektedirler. Başka yerlerde şubeler açılması ise, belli düzeyde sermayeye, çalışan sayısına ve faaliyeti yürütecek demirbaş, makine ve teçhizata sahip olmayı gerektirecektir. Diğer bir deyişle şubeleşme, belirli bir kapasiteye ulaşmış işletmeler açısından gündeme gelen bir seçenek olarak ortaya çıkacaktır. Öyleyse kanun koyucu şubeleşmeyi, esnaf işletmesinden ticari işletmeye geçiş için bir eşik olarak görmektedir diyebilecek miyiz?
Şube kavramı hukukumuza, Cumhuriyetin ilk yıllarında çıkarılan Ticaret Kanunu’yla (865) girmesi ile birlikte, bu durum, istisna olarak kalmıştır. Çünkü sonrasında ülkemizde, odalar-borsalar ve bankacılık kanunlarının şubeyi tanımlaması, ticaret kanunlarının bundan kaçınması buna karşın alt normlarından biri olan ticaret sicil düzenlemelerinin ise şube tanımına yer vermesi şeklinde bir gelenek oluşmuştur.
Bu çerçevede şube kavramının, ticari işletme alanına has bir müessesse olduğu kabul edile gelmiştir.
Esasında esnaf için temel kanun niteliğindeki Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nda da (5362) şube tanımı geçmektedir. Ancak buradaki tabir, esnaf birlikleri tarafından oda kurulamayan ilçelerde açılacak ve buradaki esnaf ve sanatkârların işlemlerini yürütecek hizmet birimlerini ifade etmektedir. Diğer bir deyişle ESMKK da esnaf işletmelerinin şube açabilmesine olanak tanıyan bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu görünüm içinde, mülga esnaf sicil düzenlemelerinde herhangi bir hükme yer verilmemişken, 2018 tarihli Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Yönetmeliği (ESSYön), esnaf işletmelerinin şube olarak tescilinin yolunu açmıştır. Şöyle ki düzenleme gereğince, sicilin çalışma bölgesi içerisinde bir esnaf ve sanatkârın aynı meslek kolu ile ilgili birden fazla işyeri açması halinde, açılan diğer işyerleri şube olarak adlandırılacaktır. Yine bu kapsamda, şube açılması ve kapanması tescil edilmiş hususlarda değişiklik olarak değerlendirilmektedir.
Öte yandan ESMKK’da şubenin tanımı yapılmamışken ESSYön’de şube açılmasına olanak tanınması tartışmaların ticari işletme şube tanımı çerçevesinde mi çözülüp çözülmeyeceği sorusunu gündeme getirmektedir. Kanaatimizce,
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (6100) şube işleriyle ilgili şubenin bulunduğu yerde dava açılabilmesine ilişkin yetki kuralı, esnaf işletmelerine ait şubeler yönünden de uygulama alanı bulacaktır.
- Tek başına esnaf işletmesi niteliğinde olan bir işletmenin, şubeleriyle birlikte elde ettiği yıllık gayrisafi gelir, esnaf işletmeleri için öngörülen sınırı aşıyorsa, artık bu işletme ticari işletme niteliğinde kabul edilmelidir.
- Franchasing sözleşmesi varsa artık şube olamayacaktır, çünkü franchise alan, satışı kendi ad ve hesabına gerçekleştirirken, şubenin işlemi, doğrudan bağlı olduğu merkezin sahibine aittir.
- İş hukuku vb. kaygılardan ötürü bir görünüşte acentelik ilişkisi yok ise, bağımsızlık, birden fazla müvekkille çalışma, rekabet yasağı gibi unsurları nedeniyle bir acente, şube olarak tescil edilemeyecektir.
- Merkezin asıl faaliyet alanı sadece satış konusunda değilse, satış mağazasında merkezdeki tarzda bir üretim yapılmıyor sadece satış yapılıyor ise diğer işyerinin şube olmayacağı ancak satış mağazasında üretim yapılmasa dahi merkez dışındaki farklı işletmelerin ürünlerinin satışı da yapılıyor ise bu işyerinin şube olarak tescili mümkündür.
- Türk Borçlar Kanunu (6098) anlamında bir pazarlamacılık sözleşmesi söz konusu ise, bir tacir yardımcısı ve ticari işletme ortaya çıkacaktır ki, velev ki ticari işletme ortaya çıkmasa bile, işvereni izin vermedikçe kendisi veya üçüncü kişiler hesabına işlemler yapamayacağı ve aracılık edemeyeceği için bu yer şube olarak tescili edilemeyecektir.
Nihai olarak, esnaf işletmeleri açısından şube olgusunun hukukumuzda sağlıklı bir zemine oturtulabilmesi için, yasa ile tanımlanmasına ya da mevcut başkaca bir tanıma yapılacak atfa ihtiyaç vardır.