Eski normale dönmek yerine “daha iyi bir normal” yaratabiliriz
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) İnsani Gelişme Raporları’nın 30. yıl sayısı “Önümüzdeki Sınır: İnsani Gelişme ve Antroposen” 2020 yılının Aralık ayında yayımlandı. Rapor, insan etkisinin gezegenimizin geleceği üzerindeki baskın güç olduğu yeni bir çağa girdiğimizi ortaya koyuyor ve bu yeni dönemde tüm insanlığı gezegenimiz ile denge içinde yeni bir yol çizmeye çağırıyor. Raporun detaylarını UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Seher Alacacı Ariner’den dinledim:
İnsani gelişme 2020’de büyük bir darbe almış olabilir
“İnsanlık olarak ekonomik kalkınmada son yüzyılda büyük başarılara imza attık. 1 milyardan fazla insan bir nesilde aşırı yoksulluktan kurtuldu. Ancak COVID-19 küresel salgını, 100 milyondan fazla insanı aşırı yoksulluğa itti. Diğer bir deyişle son 30 yılda büyük ilerleme kaydettiğimiz insani gelişme 2020 yılında büyük bir darbe almış olabilir. Her türlü yoksulluğun sona erdirilmesi ve bu süreçte kimsenin geride bırakılmaması önemli birer hedef olmaya devam ediyor. UNDP olarak bu krizi, Küresel Amaçlar’ı pusulamız kabul ederek fırsata çevirmeyi savunuyoruz. Yaşama, çalışma ve iş birliği yapma biçimlerimizi değiştirerek, daha sürdürülebilir, kapsayıcı, eşit, karbon nötr ve yeşil bir dünya inşa edebiliriz. Diğer bir deyişle ‘eski normal’e dönmek yerine gelecek nesillere daha iyi bir normali miras bırakabiliriz.”
Bu durumu düzeltebilecek ilk nesil bizleriz
“Gezegenimize uyguladığımız baskılar öylesine büyüdü ki, bilim insanları yaşadığımız döneme Antroposen, yani insan çağı adını veriyorlar. İnsan Çağı, insanlığın günümüzde doğal çevresinde yarattığı değişimlerle gezegenin geleceğini şekillendiren baskın güç konumuna gelmesi anlamına geliyor. Rapor, bu özelliğiyle ülke liderleri başta olmak üzere küresel kamuoyundaki her bireye doğa üzerindeki ağır baskıları azaltmaları yönünde yapılan bir çağrı niteliği de taşıyor. Raporun bize gösterdiği üzere yüksek insani gelişme, yoğun kaynak kullanımıyla elde edildi ve bu gelişme gezegenimiz pahasına meydana geldi. Bu durumu düzeltebilecek ilk nesil bizleriz.”
İnsan doğaya zarar verebildiği gibi, yeniden can da verebilir
“Rapor, insanlığın yarattığı üretim mekanizmaları, tüketim alışkanlıkları ve davranışların bir trend olarak ekonomik rasyonalite çerçevesinde kısıtlı kaldığını belirtiyor. Rapor, çevre felaketleriyle sosyal dengesizliklerin birbirini beslediğini ve bu durumun bir tür kısır döngüye dönüştüğünü ortaya koyuyor. Ayrık sorunları tekil çözümlerle çözmeye çalışmanın ötesine geçmemiz gerektiğini ileri sürüyor. Bunun yerine doğru bağlantıları kurarak kendimizi karmaşık, birbiriyle bağlantılı sosyal ve ekolojik sistemlerde yönümüzü bulacak biçimde donatmalıyız. İnsan faaliyetleri doğaya zarar verebildiği gibi, yeniden can da verebilir. Bizim görevimiz, bir yanda olumsuz döngüleri önlemek ve sona erdirmek, diğer yanda da olumlu döngüler oluşturmak ve sürdürmektir.
Göçmen sayısı dünya nüfusunun yüzde 3,5’ine ulaştı
UNDP 2020 İnsani Gelişme Raporu’nun (İGR) Takip Etkinliği “Antroposen’de İnsan Hareketliliği, Göç ve Mülteciler” olarak belirlendi. UNDP Türkiye, Habitat Derneği, İNGEV (İnsani Gelişme Vakfı) ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) iş birliğiyle düzenlenen etkinlik hakkında UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Seher Alacacı Ariner, şu bilgileri veriyor: “Hareketliliğin neredeyse tamamen durduğu salgın zamanlarındayız. Ancak alarm zilleri, COVID19’dan önce çoktan çalmaya başlamıştı. Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) 2020 Dünya Göç Raporu’nun analizine göre dünya genelindeki göçmen sayısı 272 milyona yükselerek dünya nüfusunun yüzde 3,5’ine ulaştı. Dünya üzerinde zorla yerinden edilenlerin sayısı ise 80 milyonu aştı. Verilere göre, 2020’de küresel mülteci nüfusu yaklaşık 26 milyona ulaşmıştı. Türkiye hali hazırda 3,6 milyon geçici koruma altındaki Suriyeli ile birlikte, dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda. 2014 yılından bu yana, Suriye krizinin de etkisiyle göç ve mülteciler konusuna eğilmiş durumdayız. Ani ve beklenmedik nüfus artışının menfi etkileri nedeniyle çeşitli açılardan sıkıntılar yaşayan ev sahibi toplulukları, kurumları ve bireyleri güçlendirmeye, krizlere ve şoklara karşı direnç kazanmalarına destek olmaya çalışıyoruz. UNDP Türkiye bünyesinde toplamda yaklaşık 90 milyon dolar büyüklüğünde bir proje havuzumuz var. Projelerimiz kapsamında çevresel ve kentsel altyapı projelerinin yanı sıra, yerel ekonomileri güçlendirmek, yeni istihdam olanakları yaratmak, inovasyonu, girişimciliği ve imalat sanayinde dönüşümü desteklemek çalışmalar yapıyoruz.”
Geleceğin teminatı güçlü bireyler
UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Seher Alacacı Ariner, “İnsani Gelişme Raporu’nda ele alınan sorunları çözmek için hükümetleri ve özel sektör temsilcilerini büyük değişimlere ayak uydurmaları için ikna etmek çok önemli, fakat yeterli değil. Çözümler için tasarlanan taahhütler yasalarda yer alsa dahi bunların uygulanmasının teminatı güçlü bireylerdir. Bunun için bireyler her şeyden önce bu konularda bilgi sahibi olmalı. İkinci adım ise, bu bilgileri herkese anlatmak ve harekete geçmek. Değişim yerelde başlar ve sonrasında genişler” diyor.
3 adımda çözüm Rapor, öne çıkan sorunlara üç kategoride çözüm sunuyor:
- Sosyal normlar ve değerler Eylemliliği genişleterek insanları insani gelişme yoluyla güçlendirmeye çalışırken, aynı zamanda gezegensel denge ve sürdürülebilirliğe daha da ağırlık veren yeni normlar oluşturmalıyız.
- Teşvikler ve düzenlemeler Teşvikler ve düzenlemeler, davranışlar ve değerler arasında köprü kurmaya yardımcı olabilir ve eylemleri teşvik etmekte veya caydırmakta kullanılabilir.
- Doğa temelli çözümler Bu çözümler ekosistemleri koruyan, sürdürülebilir biçimde yöneten ve eski haline döndüren eylemler üreterek ve bunları destekleyerek, insani gelişme ve gezegensel sağlık arasında erdemli döngü yaratabilir.