Esas oyuncu sahne alıyor: Fed
Bu köşede yer alan yazıların kaleme alınma sıklığı çok ekstra bir durum yok ise haftalık bazda gerçekleşiyor. Bu, hem güzel hem de riskli. Uzun vadeli düşünmenin maliyetli olduğu yerel varlık değerlendirmelerinde hem kısa vadeye dair fikir paylaşma çabası hem de uzun vadede resmin nereye doğru evrildiğini kestirip anlatma baskısı gibi farklı anlamlar çıkarmak gayet mümkün. İşte yeni haftadaki yoğunluk da tam olarak buna işaret ediyor.
Takip edenlerin mutlaka dikkatini çekmiştir; son 2-3 haftanın yazılarındaki ana tema yaz mevsimi rehavetinden dönüş ve bunun taşıdığı potansiyel riskler üzerine kurulu. O nedenle yarını kestirebilmek için öncelikle bugünde olan biteni iyice kavramak gerekiyor. Buradan sonraki aşamalara geçmeden uzun lafın kısası ekseninde bazı söylenmesi gerekenler var: Yoğun hafta, yoğun takvim, kısmen belirsizlik, kısmen de iyimserlik başlıkları altında toplayabileceğimiz bir haftaya başlamış bulunuyoruz.
Yatırımcı davranışlarını insani eğilimlerden ayırmanın imkanı yok. Bunu daha önce de anlatmaya çalışmıştım. Yatırımcıların da takıntıları, beklentileri, kötümserlikleri, duygusal davranışları gibi farklı ama önemli eğilimleri oluyor. Keza yaz mevsimindeki likidite azalışını, yatırımcıların –büyük rakamlı portföylerin- ekrana daha seyrek bakarak dinlenme isteğinde olmalarını, yine Eylül başlangıcı ile birlikte tam tersi yönde davranışların frekans artırmasını, yeni ve potansiyel beklentilerin farklı pozisyonlanmaları tetikleme riski taşıdığını unutmamak gerek. Özetle, buraya kadar olan edebiyat ağırlıklı duygusal kısım Eylül ayının geride kalan 2 haftalık işlem davranışlarını anlatıyor.
Gündem bir hayli yoğun. Bu hafta aralarında Fed, BoJ, BOE, SNB gibi büyük merkez bankalarının da olduğu; Brezilya, Türkiye, Endonezya ve Tayvan gibi gelişmekte olan ülkelerin de yer aldığı geniş skalada –eğer yanlış hesaplamadıysam toplamda 11- faiz kararını takip edeceğiz. Yani, dinlenmek, soluk alıp kafamızı kaldırmak için pek bir şansımız yok. Haftanın başlangıcında sonunu hayal etmek gibi bir şey bu.
Yoğun takvim demek aynı zamanda hızlı karar alma mecburiyeti anlamı da taşıyor. Yine yoğun takvim ve hızlı karar alma mecburiyeti bu esnada hata yapma şansınızın da olmadığı kadar artma riski taşıması sonucuna da ulaştırıyor. İsterseniz öncelikle bildiklerimizin üzerinden geçelim, devamında da risklere ve hata paylarına kafa yoralım.
Haftanın tartışmasız en önemli gündem maddesi Fed’in gerçekleştireceği FOMC toplantısı olacak. Çeyrek sonlarındaki klasikleşmiş toplantıları gereği makro projeksiyonlar, medyan faiz beklentileri de yine iletişim politikaları gereği kamuoyu ile paylaşılacak. Bu toplantının öne çıkmasının iki farklı sebebi daha var: i) ilk kez 2024 yılına dair beklentilere yer verilecek ii) merakla beklenen tapering sürecine dair yol haritasının açıklanma olasılığının yüksek olması. Bu nedenle öncesi ve sonrasında volatilitenin artış göstermesi sürpriz karşılanmayacak. Bu noktada 2024 ana başlığının altında cevap aranacak farklı sorular da mevcut: i) 2023’teki faiz beklentileri değişir mi? ii) değişmesi/değişmemesi senaryolarından bağımsız 2024 yılı için nasıl bir patika paylaşılır? iii) hepsinin öncesinde 2022 yılı için faiz artırım sürprizi gelir mi? iv) tapering süreci kabul edilmesine edildi de zamanlama ve yol üzerindeki adımların büyüklüğü ne olacak? Bu 4 maddenin cevapları volatilitenin şiddetini ve süresini ayarlayacağından net şekilde önemlidir.
Hikayenin bu kısmından diğer aşamalarına geçelim; gelişmekte olan ülkeler evrenine. Anlaşıldığı üzere takvim yoğun, hata yapma payı yüksek, tüm bunlar da negatif ayrışma riski potansiyeli demek. Yatırımcı, trader, spekülatör, işlemci, ismi her ne olursa olsun masanın diğer kısmındaki tarafın hata yapma alanı karar alıcılara kıyasla her zaman daha fazladır. Ancak, karar alıcıların böylesi lüksleri bulundukları konum gereği neredeyse yok denecek kadar azdır. FOMC’nin tamamlanacağı gün Brezilya’da COPOM’un faiz kararı takip edilecek. Beklenti, 4 toplantıda 325bp artış gerçekleştiren katılımcıların 100bp daha adım atarak yüzde 6.25’e politika faizini yükseltmeleri. 2 hafta öncesinde de Rusya’nın 25bp faiz artışını ve gelecek dönem için gerçekleştirdiği şahane iletişimini takip etmiştik. Hemen ardından Perşembe günü de PPK toplantısı gerçekleştirilecek. Konsensüs, yüzde 19’da olan politika faizinin sabit tutulması ve baz etkisi kaynaklı enflasyon düşüşünün belirginleşeceği kasım-aralık toplantılarından önce herhangi bir adımın atılmaması yönünde. Ancak, eylül ayında bizzat TCMB’den yapılan çekirdek enflasyona odaklanılacağı yönlendirmesi normal koşullarda nötr geçeceği düşünülen bu toplantıya önem atfediyor. Üstelik küreseldeki ciddi yoğun takvimin risk taşıdığı bu ortamda.